daha önce ne yaptığınıza dair en ufak fikrinizin olmadığı, bu yüzden herkes sizi yargılıyormuş gibi hissettiğiniz bir durumda bulundunuz mu hiç?
çünkü şu an tam olarak öyle hissediyordum.
damatlık bakmak için soyeon'un dediği yere gelmiştik. pahalı ve lüks bir yerdi ve bütçemi aşıyordu ama bunu soyeon'a belirtmemiştim.
zaten düğünün büyük bir kısmını onlar karşılıyorken en azından kendi damatlığımı alabilmeliydim.
"aklınızda bir model var mı efendim?" dedi adam bir saattir dikilmeme acımış gibi. gözlerimi kırpıştırdım ve başımı olumlu anlamda salladım. elimi ön cebime soktuğumda küçük bir şekilde katlanmış kağıt parçasını arıyordum.
"burada." dedim kağıt parçasını adamın eline tutuştururken "nişanlım nasıl bir şey olması gerektiğini yazmıştı."
adam kaşlarını çattı ve avuç içine bıraktığım kağıdı açmaya başladı. taehyung da en az onun kadar kafası karışmış bir şekilde yanımda duruyordu.
"beyaz ya da kahve tonlarında olmayacak." diye okudu adam kağıdı, baş parmağıyla gözlüğünü düzeltti ve kaldığı yerden devam etti okumasına.
"derin gece mavisi, şarap kırmızısı veya zümrüt yeşili gibi zengin tonlar olacak. ceket modern slim fit bir kesim, pantolon ise düz kesimde olacak. yakası yarı italyan kesimde olacak, düğmeleri ise altın rengi. damatlıkta hafif parıltılı ince çizgi desenleri olabilir."
adam okuması bittiğinde başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi "ne istediğini bilen bir hanımla evleniyorsunuz demek?"
"öyle." dedim ve kağıdı işaret ettim "arkasında da bir şablon var."
"ah!" adam kağıdı çevirdi ve şablonu inceledi "damatlığın rengine göre seçeceğimiz kravat ve cep mendili renklerini listelemiş."
"eğer derin gece mavisi ise ; gümüş veya gri, bordo, altın veya bej, beyaz ya da yeşil tonları. eğer şarap kırmızısı ise ; altın veya bej, navy mavi, beyaz, gri veya yeşil tonları. eğer zümrüt ise ; altın veya sarı, bordo, gri, beyaz olacak demiş."
"evet." dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. soyeon'un bütün bunlara nasıl hakim olduğunu merak ediyordum.
"elimizde harika bir zümrüt rengi takımımız var. siz oturun ben hemen getireyim." dedi adam ve kağıdı ön cebine koyup gitti.
taehyung ile deri koltuklara ilerlerken hala etrafıma bakıyordum. açıkçası düğünümde siyah giyeceğimi umuyordum ama madem soyeon bu şekilde istiyordu ben de onun istediği renkleri giyerdim.
"etrafımızdaki insanlara bak." dedim gülerek. "hepsi zengin ve sosyetik insanlar. büyük ihtimalle düğüne katılanlar da bunlar gibi, hatta belki daha fazlası olacak."
"yani?" dedi taehyung gülümseyerek. nereye bağladığımı anlamıyor gibiydi.
"dövme ve piercing tabii normal gelmez bu insanlara." dedim ama daha çok kendimi kandırmaya çalışıyor gibiydim. taehyung ise beni iyi hissettirmeye çalışıyor gibi gülümsemiş ve başını sallamıştı.
"soyeon da bunların farkındadır, düğünde bir şey diyip senin canını sıkmalarını istemiyordur."
"eminim." diye cevap verdim her ne kadar öyle olmadığını adım gibi bilsem de. soyeon istemediği sürece kimse ona bir şey yaptıramazdı ve eğer kendisi sorun etmeseydi dünya yansa bile bana o piercingleri çıkarttırmazdı.
dikkatim, içeri elinde zümrüt yeşili bir takım tutarak giren adamla dağıldı. tanrım, korkunç bir renkti bu.
ayağa kalktım ve adama doğru birkaç adım attım. takımı dikkatlice askıya astı ve boydan görmemi sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
primadonna | taekook
Hayran Kurguiç çekişlerimi bastırmaya çalışıyorum çünkü sana ne zaman baksam kendimi liseli gibi hissediyorum text + düzyazı