Sarhoşluğun verdiği güzellikle kahkaha atıyordu. Bir süreliğine tüm dertlerinden kurtulmuştu. Haz etmediği iş arkadaşlarıyla gülüyor, sohbet ediyor, kadeh kaldırıyordu. Bütün bedenine alkolü tattırmıştı.
"Yeter Jeon, çok fazla içtiniz." Yanında oturan iş arkadaşı elindeki kadehini çekince oldukça sinirlenmişti. "Sizi ilgilendirmez Kim, verin şunu." Elini atıp almaya çalıştığında esmer adam almasına izin vermedi. Jungkook kaşlarını çatmış önündeki adama bakıyordu. Eğlencesini bozması hoşuna gitmemişti.
"Biz gidiyoruz." demişti kalan birkaç kişi ve mekandan ayrılmaya başlamışlardı. Jungkook ise gitmek istemiyor, daha fazla içmek istiyordu fakat yanı başında duran Kim Taehyung engeli buna izin vermiyordu.
"Sizde gidin, ben kalacağım ve bu sakin müzik eşliğinde daha fazla içeceğim." Elini masadaki şişeye attı ve Taehyung engel olamadan kafasına dikmeye başladı. Dudakları arasından çekilen şişeyle birkaç damla içki çenesinden dökülmeye başladı.
"Gerçekten sinir bozucusunuz. Derdiniz ne anlamıyorum." Beyaz gömleğinin kollarıyla çenesindeki ıslaklığı sildi. "Bana karışma lüksünü nereden alıyorsunuz?"
"Fark ettim ki alkole dayanıklı değilsiniz. Hemen çakır keyif oldunuz. Eğer daha fazla içerseniz sonunda pişman olacaksınız. Başınıza ağrılar girecek, bünyenize iyi gelmeyecek."
Karşısındaki adama karşı gözlerini devirdi ve masanın üzerinde kollarını bağlayıp kafasını üzerlerine koyarak yanındaki adama baygın gözlerle bakmaya devam etti. "Hala sizi ilgilendiren kısmı duyamadım."
"Genel olarak çevremdeki insanları önemserim."
"Beni önemsemenize ihtiyacım yok." Gözleri hafifçe kayıyor, karşısındaki adamı zar zor incelemeye çalışıyordu. Oldukça yakışıklı olduğunu düşündü. En çokta ten rengi hoşuna gitti. Sonrasında yüzünün ayrı yerlerine kondurulmuş benleri inceledi. Burnunun ucundaki benden, dudağındaki bene kadar inceledi. Dudağında duraksadı. Uzun bir müddet bakışlarını oraya kilitledi.
Sarhoş olduğundan mıdır bilinmez kanı kaynamaya başladı. Oldukça garip hisler içini kaplamaya, yoğun bir şekilde ruhunu sarmaya başladı. "Çok takıldınız," dedi esmer olan. "Dudaklarım hoşunuza mı gitti?"
Jungkook gözlerini onun kahvelerine çıkardı. "Hmm," diye mırıldandı. "Öpülesi dudaklarınız varmış." Kelimeler ağzından istemsizce çıkıverdi. Böyle konuşan biri değildi daha doğrusu konuşkan biri değildi. Çevresindeki kimseyle iletişim kurmazdı. Zorla getirildiği bu mekanda kendinden geçmişti ve pişman olacağını bildiği şeyler söylemeye başlamıştı. Ertesi güne zihninde tek bir an kalmayacaktı. Utanç duyması gerektiğini hatırlayamayacaktı.
"Erkeklerden mi hoşlanıyorsunuz?" Esmerin sorusuyla omuz silkti. "Kimseden hoşlanmıyorum ama saçma bir şekilde sizi öpme isteğiyle doldum." Kafasını koyduğu yerden kaldırdı ve sandalyesinde yan dönüp Taehyung ile karşı karşıya gelmelerini sağladı. Esmer olan zaten ona dönüktü bu yüzden dizleri çarpıyordu.
"Sarhoşsunuz, gelin sizi evinize bırakayım." Jungkook dediklerini takmadı ve karşısındaki adamın kravatına elini doladı. "Bir kere sarhoşluğun keyfini çıkarmak istiyorum. Benimle eğlenin Kim."
Böyle biri değildi. Alkol onu başka bir zihniyete bürümüştü. Kravatını çekip yüzlerini yaklaştırdı. Deli gibi atıyordu kalbi, ne yaptığını bilmiyordu. "Öpebilir miyim sizi?" Dudaklarına baktıktan sonra esmerin gözlerinin içine yoğunlaştı fakat burnuna çarpan kokusu dikkatini dağıttı. Kokusu içtiği alkolden bağımsız, özel bir parfümü andırıyordu ve ciğerlerine doldurmak istedi tüm kokusunu. Ardından gözlerine yeniden odaklandı ve bir anda tiksintiye bulanan gözler onu bulduğunda yüreğinde ufak bir acı hissetti. "Hayır," dedi Taehyung ve elini Jungkook'un elinin üstüne atıp dokunuşundan kurtuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Eyed | Taekook ✓
FanfictionSevgilisi Taehyung öldüğü için sürekli ağlayan Jungkook'un gözleri en sonunda kör olmuştu. Bunun üzerine kuluna acıyan Tanrı, Taehyung'u melek olarak gönderip Jungkook'a bağışlamıştı. düz yazı