Önünde durduğumuz evi kısaca süzdüm. Korkutucu duruyordu ve ormanlık alana yakın bir yerdeydi. Eskimiş görüntüsü korkutucu bir hava katıyordu.
"Burası olduğuna emin misin?"
"Evet Jennie, bir çok kez kontrol ettim. Kağıtta yazan adresle aynı."
"Telefondan atmayacak mıydı konumu, neden kağıtla verdi ki?"
"Bilmem, hem ne önemi var ki?"
"Neyse çok beklemeyelim, korkmaya başladım."
Jennie'yi onaylayarak evin girişine ilerledik.
Jennie ile birlikte geçirdiğimiz bir günün ardından ailemizden zar zor izin almıştık. Okulda ise Hyejin bize bir kağıt vermiş, kağıtta yazan adrese gelmemizi söylemişti.
Şu an ise kağıtta yazan adreste, bahçenin girişine ilerliyorduk.
Kapıyı tıklattığımızda birkaç saniyenin ardından kapı açıldı. Hissettiğim heyecanı dindirmek için yumruklarımı sıktım.
"İçeri geçin."
Dediğini yaptık ve içeri adımladık. Elimde bir el hissettiğimde sol tarafıma baktım. Jennie benden güç almak ister gibi elimi sıkıyordu. Onu biraz da olsa sakinleştirmek adına baş parmağımla elini hafifçe okşadım. Hızlı kalp atışlarımı umursamamaya çalışarak gülümsedim. Gülümsememe, gülümseme ile karşılık verdiğinde önüme döndüm.
Hyejin bizi bir odaya yönlendirdi. İçeriye girdiğimiz anda dehşete kapıldım. Bir çok korkunç silüet vardı. O an kafama dank etti. Ne bu ev Hyejin'in eviydi, ne de evinde olduğumuz kişi Hyejin'di.
Yüzündeki korkutucu gülümseme ile bize dönen Hyejin sandığımız kişi, kalın sesi ile konuşmaya başladı. "Ben söylemiştim," Ve ekledi. "öleceksiniz."
Ben daha ne olduğunu sindiremezken, Jennie odanın içindeki herhangi bir vazoyu aldığı gibi camı kırdı ve ilk önce beni, daha sonra kendisini camdan attı. Elimi tutup koşmaya başlarken arkamızda ki gürültüden, onların da peşimizden geldiklerini anlayabiliyordum.
Bu sikik adreste hiç taksi yok muydu?!
Son hızla koşarken ormanlık alandan uzaklaşmaya başladık. Yavaş yavaş sokaklara ulaşırken hala taksi bulamıyorduk.
Yaklaşık beş dakikalık bir koşturmanın sonucunda taksiye rastladım ve direkt durması için işaret yaptım.
Kendimi taksiye atarken, Jennie'yi de aynı hızda içeri çektim.
"Sür, sür! Asla durma!"
Paniğime anlam veremeyen taksici arabayı sürmeye başladı.
"Hızlanın lütfen!"
"Bir sorun mu var hanımefendi? Hangi adrese gideceğiz?"
Adresi verdikten sonra konuşmaya başladım.
"Takip ediliyorduk, bu yüzden panikledik."
"Anlıyorum, fakat artık güvendesiniz." Dedi ve ekledi. "Yani öyle sanıyorsunuz."
Bir anda arabayı durdurduğunda anlamıştım, o bir insan değildi.
Bir bıçakla bize döndüğünde taksi kapısını açmaya çalıştım fakat kitlemişti.
Bıcağı bana saplamak için bir hamle yaptığında korkuyla gözlerimi açtım.
Jennie bana korku dolu gözlerle bakıyordu.
Bir dakika, bu bir kâbus muydu?
Bütün bu gördüklerimin sadece kötü bir rüya olduğunu düşünüp rahatlayacakken, bulunduğumuz odanın içindeki silüetleri fark etmemle eski korkum geri geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soul Summoning / Chaennie
FanficOkul kampına katılan bir sınıf, ruh çağırmaya karar verir. Fakat, bu aşamada bazı kurallara uymazlar ve bu nedenle başlarına türlü şeyler gelir. Bu olayı çözmek ve başlarına gelen paranormal olaylardan kurtulmak isteyen sınıf birlik olup bunların çö...