Annemi odaya kapattıktan sonra darmadağın bir şekilde yerde uzanmış, ağlıyorduk. Annemi kaybedecektim, beni dokuz ay karnında taşımış, bana bakmış, beni canından çok sevmiş kişiyi kaybedecektim...
Hava kararmaya başlamış, kara bulutlar toplanmıştı tepemizde. Henüz akşam yemeği yememiştik, çok acıkmıştım, annemin en sevdiği yemeği yaptık ve yedik. O sırada annemin odasından çığlık sesleri gelmeye başladı, üzüntümüz iki katına çıktı. Annem üçüncü belirtiyi gösteriyordu. Yıkıldık, darmadağın olduk, ama bilmiyorduk işlerin daha da kötüye gideceğini...
Gece olmaya başlarken, ölü sayısı on bine çıkmıştı. Sema hâlâ mesajlarıma cevap vermiyordu, korkuyordum, ona bir şey olmuştu. Sema'yı ve annemi düşünürken geceyi sabah ettim, uyuyamamıştım. Sabah kalktığımızda annemin çığlık sesleri azalıyordu, belki iyileşiyordur diye düşündüm. Tam o anda kafamda şimşekler çaktı, annem ölüyordu! Kapının önünde yer yattım. Annem sustu, bende onunla sustum, o anda annem öldü, bende onunla öldüm.
Babam ağladığımı duyunca odasından koşarak çıktı, durumu hemen anladı ve benimle birlikte o da ağladı. Ona sarıldım, o da bana sarıldı, onu bırakmadım, o beni bıraktı...
Biraz yemek yedikten sonra ikimizde yerde bağdaş kurmuş, birbirimize sırtımızı dönmüş oturuyorduk. Babam konuşacak gibi değildi ama yinede ağzını açtı "Işıl, eğer bana bir şey olursa bunu unutma; seni çok seviyorum." dedi babam. "Hayır baba, yanılıyorsun. İkimizde bu evden sağsalim çıkacağız. Ne sen tek başına, ne ben tek başıma." diye yanıtladım onu. "Sen buradan çıkacaksın ama ben kendimi bilemem." dedi sanki bir şey imâ eder gibi. "Hayır baba, bir şey mi oldu? Ağzındaki baklayı çıkar artık." dedim. Hiç birşey söylemeden arkasını döndü, bende döndüm. Ona baktım, o da bana baktı. Ben korktum, o gülümsedi...
Babam arkasını döndüğünde dehşete düştüm, babam gülümsüyordu. O da bu hastalığa yakalanmıştı, tıpkı annem gibi babamı da kaybedecektim. Bu olamazdı, olmamalıydı. Babamı da kaybedemezdim, bu benim için çok korkutucu bir şeydi.
Babam bana odanın anahtarını verdi, odaya girdi ve ardından kitlememi istedi. Bu benim için gerçekten yapması çok zor bir şeydi, ama kitledim. Babam o kapının ardında duruyor ve gülümsüyordu, bunu biliyordum. Benim canım babam annemin cansız bedenine bakıp gülerken acı içinde kıvranıyordu, bunu da biliyordum.
Şuan benimle birlikte olup beni korumak istiyordu, bunu da biliyordum.. Ama yapamazdı, beni korumak için uzak durması gerektiğini biliyordu.Artık tek başımaydım, annem ile babam bir odada kitlenmiş bir şekilde duyordu. Biraz televizyon izledim, ölü sayısı on beş bine çıkmıştı.
Ailemsiz geçirdiğim birinci günüm sona erdi, onlarsız olmak beni çok mutsuz ediyordu. Onlar olmadan ben bir hiçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Bir Hastalık
Teen FictionIşıl ve ailesi bu tedavisiz hastalıkla başa çıkabilecek mi?