Aden'den
Sabah Güneş'in gözüme vurmasıyla uyandım.Kendime gelmemle bana yabancı olan odaya göz gezdirdim.Üstümdeki örtüyü kenara atıp, yatakdan kalktığım gibi banyoya ilerledim. Soğuk yüzüm de bıraktığı hisle ferahlamıştım.Odaya tekrar dönüp dün koltuğun üzerine çıkardığım eşofmanlarımı giyip aynanın önüne geçtim, dağılmış ve birbirine girmiş olan şaçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptıp kenardaki beyaz spor ayakkabılarımı da giyip odadan çıktım.
Merdivenlere doğru ilerlerken adımı duymamla arkamı döndüm. Eda koşarak bana doğru geliyordu."Selam" diyerek kocaman gülümsemesiyle resmen şakıdı,bu kadar enerjik olması tuhaf gelirken ona nazaran kısık sesle "selam" dedim.Eda koluma girip geldiği tarafı göstererek "bak sağdan 3. oda benim odam. Bir istediğin olursa falan mutlaka uğra." Glümseyerek onu onayladım.Birlikte aşağaya inip yemekhane kısmına geçtik hâlâ kol kola olmamızın rahatsızlığıyla kolundan çıkıp tepsi alıp sıraya geçtim.
Yemeğimi almış boş masa arıyordum ki Bartu'nun benim tarafıma el sallamasıyla kaşlarımı çatıp arkama baktım, benden başka kimse yokken tekrar Bartu'ya döndüm.En son "Aden" diye seslenip yanına çağırdı. Etraftaki insanlar şaşkınlıkla kafalarını kaldırırıp baksalar da umursamayıp Bartugilin yanına yürüdüm. Eda da bir grup insanın toplandığı masa da oturuyordu.Yanlarına gitmemle Bartu "merhaba" diyip yanındaki sandalyeyi gösterdi, sandalyeyeye otururken ben de aynı şekilde karşılık verip karşım da oturan Arel'e göz gezdirdim. Düne göre üstü başı daha düzgün duruyordu, önüme dönüp yemeğe başladım.Bartu'nun sesiyle bakışlarımı ona çevirdim, "kusura bakma seni de öyle birden çağırdım ama burda olman senin için daha iyiydi." Bakışlarımı Eda'nın bulunduğu gruba baktığım da hararetli bir konuşmanın içindelerdi. "Neden daha iyi ?" dememle, konuşmanın başından berri sessiz kalan Arel ilk defa konuştu. "Zamanla öğrenirsin" demesiyle kaşlarımı çattım, "ne oluyor Allah aşkına daha geleli kaç gün oldu ki nerde iyi olup olmadığıma karar verebiliyorsunuz. Hem sizi de Eda'yı da tanımıyorum, ne olmuş olabilir ki" dememle ikisi de göz göze geldi. Arel ayağa kalkarken " biz seni uyardık sadece gel bize güven diyen yok." diyip sandalyesini gürültülü şekilde çekerken çoğu kişinin bakışları bizi buldu.Arkasından Bartu'nun da gitmesiyle bir bilinmezliğin içerisinde bırakıp gittiler.
Kantin de oturmuş Mira ile mesajlaşıyordum. Geldiğimden berri sadece akşamları konuşmuştuk o da sadece 5-10 dk konuşabiliyorduk. Mira'nın vizeleri başladığı için hem de garsonluk yaptığından dolayı yorgunluktan hâli kalmıyordu maalesef. Teyzemi de aramıştım fakat bakmamıştı daha sonra müsait olmadığına ve yorgun olduğuna dair mesaj atmıştı. Elimdeki telefonun tekrardan titremesiyle düşüncelerimden uzaklaşıp mesaja döndüm. Mira müşterinin geldiğine dair mesaj atmış akşam da mutlaka konuşalım demişti. Mesajını beğenip olur canım, sana kolay gelsin yazıp gönderdim. Saate baktığım da Onur Bey'le olan ilk görüşmemize as kaldığını görünce ayağa kalkıp az kalan kahvemi de içip karton bardağı çöpe attımOnur Bey'in odasının önüne gelmemle derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım, içerden " gir" komutunu duymamla kapıyı açıp içeri girdim. Onur Bey'in beni görmesiyle ayağa kalkması bir oldu. "Hoşgeldiniz Aden Hanım" diyip elini uzattı, eliini sıkarken "Hoşbuldum Onur Bey" ilk geldiğim gün oturduğum koltuğa doğru ilerleyip avucumdaki terleri eşofmanımın üstüüne silip oturdum. Onur Bey boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz ? " Yüzüm de hafif bir gülümseme ile "iyi gidiyor" dememle başını olumlu anlam da saallayıp, "peki istersen çoçukluğundan başlayalım. Aden çocukken nasıl biriydi,neleri severdi yüzümdeki gülümseme donmuştu, sürekli kaçtığım anılar yüzüme sert bir tokat misali çarpmıştı.
Onur Bey sanki tedirginliğimi anlamış gibi masasının çekmecesinden karton bardak çıkarıp masanın üzerindeki sürahiden su doldurup,yanıma geldi. Suyu uzatmasıyla çölde susuz kalmışım gibi suyu bir dikişte bitirdim.Onur Bey tekrar yerine geçerken "sakin ol, istersen senin anlatmak istediğin şeyleri de konuşabiliriz." Sorun yok der gibi kafamı sallayıp "sadece söze nasıl gireceğimi bilmiyorum" dedim. Onur Bey önündeki kağıtlardan kafasını kaldırıp " sen nerden başlamak istiyorsan ordan başla, bir şekilde orta yolu buluruz." Onur Bey'in dedikleri ile kendimi daha rahat hissettim.