[3] Yalnız Kız

101 22 10
                                    

Otobüsten indim. Firari olmanın en güzel yanı özgür olmaktı. Benimle birlikte bir kız daha indi. Beni görür görmez: "Hey, sen Golp Askeri Okulu'na gidecektin değil mi?" dedi.

Güzel bir kız sayılmazdı. Kahverengi bakımsız saçları ve yine kahverengi gözleri vardı. Boyu kısa ve zayıftı.

Ama nereden anlamıştı? Firari olduğum için o kadar heyecanlanmıştım ki yüzümden mi okunuyordu? Ben de sormak istedim.

"Sen bunu nereden anladın?"

"Göğüsündeki rozete bak. Bu Golp'ün simgesi."

"Orada rozet olduğunu fark etmemiştim. Nereden geldi bu?"

"Genelde hep böyle olur." dedi. Sonra elini uzattı.

"Adım Doratti. Peki ya senin ki?"

Uzattığı eli sıktım ve yavaşça salladım.

"Jeremy. Jeremy Watson."

"Sen Watson ailesinden misin? Büyük bir makyaj malzemesi fabrikanız olduğunu duydum. Biraz yürümek ister misin? Sana burayı tanıtayım."

Yürüme teklifini kabul ettim. Yürümeye başladık.

"Bence ürünlerimiz o kadar iyi değil. Böğürtlenli ruju görmedin mi? Tadı iğrenç." dedim.

"Mmm, şey, aslında ben pek makyaj yapmam. Doğal olmak varken neden makyaj?"

"Seninle uzun uzun sohbet etmek isterdim. Ama kalacak yerim yok."

"Her sene senin gibi kaçakları görüyorum. Bana bak Golp korkunç bir yer. Bende kalabilirsin?"

Teklif bana caiz gelmişti ama sonra ince düşünürlüğümü kullandım.

"Ailene yük olmak istemem."

"Ben tek yaşıyorum."

"Ama sen daha reşit bile değilsin!"

"Dıııtt, yanlış cevap! Ben 16 yaşındayım ve kendi evim var."

"Madem kalacak yerim yok, pekala. Senin evinde kalırım. Benden bir yaş büyüksün." deyip gülümsedim.

***

Ev basit bir apartman dairesi. En alt kat. O kadar da güzel değildi. Tek odası, küçücük salonu ve mutfağı vardı. Ama ona yetiyor gibi görünüyordu.

Kanepeye oturdum ve çantamı bir kenara koydum.

"Hep benden konuştuk, biraz da sen anlat." dedim. Onu gerçekten merak ediyordum.

"Ne anlatayım?"

"Mesela Golp'ü nereden bildiğinden bahset."

"Benim ailem öldü. Ben de teyzemle kalmak zorundaydım. Fakat teyzem beni Golp'ün kız bölümüne yazdırmış. Orada bir hafta dayanamadım ve kaçtım. Buraya geldim ve kendime biriktirdiğim paralarla böyle bir ev tuttum. Bu arada, şuan Golp'e girdikten sonra kaçan ilk kişiyle konuşuyorsun bebeğim."

"Vay canına, bunun yanında benim yaşadıklarım bir hiç."

"Sen ne yaşadın?"

Bunun üzerine nefes almadan, hızlı hızlı anlatmaya başladım.

"Şimdi ben ailemin uymayan üyesiyim. Disleksiyim ve eğlenmeyi çok seviyorum. Bir dolu kırık not ve saygısızlıklardan sonra..."

"Hey, biraz nefes al."

Daha yavaş ve dingin anlattım.

"... saygısızlıklardan sonra annem beni askeri okula yazdırdı. Beni istemiyorlar. Aile berbat bir şey."

Bunun üzerine Doratti durgunlaştı.

"Hey sen iyi misin?" diye sordum.

"Aile berbat bir şey değil. Değerini kaybedince anlarsın. Şuan bir ailem olmasını o kadar çok isterdim ki... Çok şanslısın Jeremy. Bunun kıymetini bil. Sen 'yalnız kız' lakabının insana ne kadar ağır geldiğini bilemezsin."

Gözünden akan bir damla yaşa engel olamadı. Ben de suçlu hissettim ve televizyona odaklandım.

"Üzgünüm." diyebildim sadece. Ben onun duygularını anlayamazdım. Aslında anlıyor gibiydim. Ben de 'salak' lakabının bana ne ifade ettiğini biliyordum.

"Haydi senin yatağını yapalım da uyu." dedi.

Kendi evimden başka evde hiç yatmamıştım. Ona bu kadar güvenmemi sağlayan şey neydi?





Ailenin Uyumsuz Ferti #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin