Ben zeminde kendimi geri geri sürüklerken elleri belinde benim kaçışımı gülerek izliyordu. Sırtım duvara denk gelince kaçacak yerim kalmamıştı.
"Yapma abi! Kurbanın olayım" derken onun gülüşü hiç değişmeden yavaşça üzerime doğru geliyordu, iyice yaklaşınca üzerime eğilmeye başladı. Koltuk altımdan tutarak beni ayağa kaldırdı. O kadar zayıftım ki sarhoş hâliyle bile beni kolayca havaya kaldırmıştı. Beni köşedeki tezgâha ittirdi. Tezgâha çarpınca etrafa bakıp kendimi korumak için bir şey aradım. Birden bıçağı gördüm, tezgâhın kenarında ekmek kestiğim büyük bıçağı tam elime alacakken saçlarımı avuçlayıp kendine çekiverdi. Sırtıma vücudunu yaslayıp beni tezgâha doğru bastırmaya başladı. Saçlarımdaki sarımsak ve alkol kokan nefesi ve kulağımdaki hırıltısı ağzıma safra dolmasına neden olmuştu. Midem bulanıyordu. Başımı çekiştirmeye devam ederken dudaklarını boynumda hissettim. Yoğun sarımsak kokusu boğazımdan hızla yükselen kusmuk kokumla karıştı. Kalbimin sesi kulaklarımda çınlıyordu. Saçlarımın acısını umursamadan öne atılıp bıçağı yakaladım. Elbisemin eteklerini yukarıya doğru çekiştiren ellerinin hissi nefretimi körükleyince gözlerimi kapatıp "Bismillah'' deyip çok geç kalma korkusuyla bıçağı sıkıca kavrayıp, diğer eli tam göğsümün üstüne geldiği an hızla koluna saplayıverdim.
Böğürtüyle bağırarak beni ittirdi. Diğer eli hâlâ saçlarımda olduğu için saçlarımdan büyük bir kısmı elinde kalmıştı. Beni bırakıp diğer eliyle kesik kolunu tutmuş, şaşkınlıkla bana bakıyordu. Elimdeki bıçağı ona doğru sallayarak yaklaştım. Elimdeki bıçak bana güç vermişti. Bu kez kedi bendim, fareyse o, yavaşça yaklaşıp bıçağı sallayarak "Benden uzak dur" dedim.
Arkamı dönüp bıçağı bırakmadan tekrar yatmaya gittim, o gece yastığımın altında bıçağın rahatlığıyla yattım.
Sabah olduğunda kaynım yoktu, kayınvalidem uyanmıştı ve oldukça sinirliydi. Hiç sesimi çıkartmadan günlük işlerimi yaptım. Her hareketimi minicik gözleriyle gün boyu takip eden kayınvalidem, akşam oğlunun dönüş vakti yaklaşınca beni kilerde sıkıştırdı, "Oğlum askere giderken seni bana ve kardeşine emanet etti, her şeyinle bize aitsin, aniden ölsen annenle babanın haberi bile olmaz, ya dedikodun çıkarsa, nasıl dönersin babaevine? Ayağını denk al, anladın mı?'' diye bana bağırdı.
Anlamıştım, bana sessiz olmamı ve kabul etmemi öğütlüyordu. Böylece ona da güvenemeyeceğimi iyice anlamıştım. Artık her gece evin küçük kilerinde sabahlıyordum, gece olunca o küçücük yere, kapının önünde oturuyor, sıcak yiyecek kokuları ve mide bulantılarıyla sabahlıyordum.
Bazı geceler kilerin kapısı zorlanıyordu, açamayınca küfürler edip gidip sızıyordu, ama ben cesaret edip yatağıma tekrar dönemiyordum. Sabahın beşinde fabrikada ki işine gidince, anca yatağıma dönüp yatıyordum. İki saat sonra kaynanam uyanıyor ben o yorgunlukla gün boyu çalışıyor, çabalıyordum.
Sonra bir gün hamileliğim ve uykusuzluk yüzünden artık tükenmiş olarak kilerde derin bir uykuya daldım ve tam tamına yirmi beş gün sonra kendime geldim. Kendime geldiğimde annemlerin evindeydim, yatağımda oturuyordum.
İlk önce hafızamı kaybettiğimi sandım, neler olduğunu anneme sordum, annem bir gün sabah yedi de köyün otobüsüne atlayıp eve döndüğümü, kaynımın bana yaptıklarını, köyde dedikodu çıkarsa kocam beni öldürür, beni o eve geri yollamayın, diye yalvardığımı anlattı.
İşte sevgili kızım, tamda burada hayatıma girdin, benim bedenimde yirmi beş gün kalıp hayatımı değiştirmiştin. Ben annemlere senin ruhunla ve o cesaretle kaçmış ve herşeyi aileme anlatmıştım. Onlara anlattıklarım babamı çok kızdırmıştı.
Amcamla köye gidip kaynıma esaslı bir dayak atmış, hırsını alamamış evin içinde sigara üstüne sigara yakıp deliler gibi gün boyu dolaşmıştı. Babam eşimin, kardeşinin yaptıklarını ve huyunu bildiği hâlde göz yummasını öğrendiğinde, eşimin askerliğinin bitmesini bekleyemeyeceğini söyleyerek, eşimin askerliğini yaptığı Çankırı'ya yola çıkmıştı.
Birkaç gün sonra babam döndüğünde tam anlamıyla çökmüştü, ağzını bıçak açmıyordu. Hiçbir şey sormadım, sustum. Babamın yaradılışı böyleydi ne kavgacı ne de ısrarcı biriydi.
Sessizce odama yatmaya gittim. O gece ayakaltında dolaşmadım. Gece yarısı annemle babamın sesi odaya gelince, kapıdan sessizce kafamı uzatıp konuştuklarını dinledim.
Babam eşimle görev yaptığı karakola gidip onunla konuşmuştu, daha doğrusu kavgaya tutuşmuşlardı. Eşim kardeşinin ona mektup yazıp herşeyi anlattığını, karnımda ki çocuğun kardeşinden olduğunu, bu yüzden de beni Allah katında boşadığını söylemişti. Babam öfkeden kudurmuş, suratına yumruk atmış ve orayı terk etmişti.
Daha sekiz aylık evli, beş aylık hamileydim ve eşim bana böyle bir iftira atıyordu. İlk kez onunla ne kadar yabancı olduğumuz farkettim. Yatağıma geri döndüm ve eşime mektup yazdım. O askere gittikten sonra olan her şeyi yazdım ve ertesi gün postaya verdim. Babamla ve annemle bu konuyu hiç konuşmadık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruh Yitik Beden
ПриключенияAlara herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini düşünüyordu. İşte bu yüzden onların hayatında ki yanlışları düzeltmek için verilen görevlere seve seve gidiyordu, bedenlere girip onların hayatlarını düzene sokmaya bayılıyordu. Bu onun için bir oyundu ke...