Kim Taehyung'un dilinden,
Son ders izin alarak erkenden çıktığım dersten sonra el işçiliği atölyesine kaçmıştım. Bunu gerçekten Jeon Jungkook istediği için mi yapıyordum yoksa biraz nefes almaya mı ihtiyacım vardı bilmiyorum ama buna devam edecektim. Atölyeye girer girmez derin bir nefes alıp kurumaya çalışan killerin kokusunu içime çektim. Oksijendi benim için, bir çiçeğin ihtiyacı olan güneşti onlar.
Her zaman oturduğum yere oturup bir sigara yaktım. Bay Lee, o etrafta yokken atölyede sigara içtiğimi duysa muhtemelen beni bir hafta atölyenin önünden bile geçirmezdi ama herkes bilir ki çiçeklerin güneşin yanında suya da ihtiyacı vardır.
Oturduğum tabureyi kapıya doğru çevirdim ve sırtımı masaya yasladım. Geriye doğru eğilip gözlerimi kapattıktan sonra sigarayı dudaklarıma yerleştirdim.
Ciğerlerim resmen bayram ediyordu, bu yeri sevmemin başlıca nedenlerinden biri de elbette buydu.
Tam sigaranın sonlarına, en acı ve en güzel yerine geldiğimde birinin sigaramı tuttuğunu hissettim. Aniden gelen bu harekete pek de iyi olmayan bir refleksle karşılık vererek o kişinin kolunu tutup gözlerimi açtım. Ve işte, Jeon Jungkook.
Karşımda Jeon Jungkook'u görmek dünyanın en garip hissiydi kesinlikle. Normalde yanıma bile yaklaşamayan bu adamın bir de sigarama uzanması hem şaşırtıcı hem de inanılmaz sinir bozucuydu. Ayrıca bunun kadar beni sinirlendirebilecek çok az şey vardı. "Ne yapmaya çalışıyorsun amına koyayım?" ses tonumu kontrol edemeden konuştuğumda o çoktan dudaklarımın arasındaki sigarayı çekip almıştı.
Sigaramı masanın kenarına koyduktan sonra boşta olan eliyle hâlâ bileğini tuttuğum elime vurdu. "Asıl sen ne sikim yapıyorsun Taehyung, atölyede sigara içmek de nereden çıktı? Sigarasız duramıyorsan siktir git dışarıda iç." Masanın kenarına koyduğu sigarayı alıp çöpün yanına gitti, bir damla su ile söndürdükten sonra onu çöpe atıp arkasını döndü.
Tabii döndüğünde ben çoktan yeni bir sigarayı dudaklarıma yerleştirmiş ve yakmaya çalışıyordum. Bana yaklaştığını hissettiğimde elimi hafifçe kaldırdım, "Bay Lee'den izinsiz böyle saçma sapan bir şey yapmam zaten. Bir daha sigarama dokunma, ne olursa olsun."
Derin bir nefes alıp bir süredir oturduğum tabureden kalktım ve seramik tekerlerinden birine tepsiyi yerleştirdim. Jungkook'a oturması için ufak bir hareket yaptıktan sonra tam karşısına oturdum ve bacak bacak üstüne atıp onu izlemeye başladım. "İlk olarak bir ikazda bulunacağım, sinirlenme. Eğer tepsi düzgün temizlenmez ve ıslatılmazsa en başından hata yapmış olursun, kil düzgün şekillenmez." Nazik bir tonla konuşsam da bundan nefret etmişti. "Her şeyin en iyisini sen biliyorsun, tamam amına koyayım sus."
Elindeki süngeri yandaki kovanın içine fırlattı, birkaç saniye onun suyu çekmesini bekledikten sonra yavaşça tepsinin üzerine koydu ve onu nazik hareketlerle temizledi. Daha sonra öylece beklediğini fark ettim, siktiğimin gururunu kenara bırakıp ağzını açıp tek bir şey söylemiyordu hâlâ. "Yapacağın şeye göre kil miktarını nasıl ayarlıyorsun?" Jeon Jungkook, bana soru sormuştu. Şaşırtıcı olan bunu söylerken o hep bahsettiği öz güveni ondan uzaktaydı.
"Bay Lee ve onun eğitimli, iyi öğrencileri tahmini ölçülerle yapıyor ancak herkes yapamadığı için sene başında bir tablo dağıtmıştı, ezberlenmesi gerekiyordu." Gözlerini önünden çekip bana çevirdi, "Sence onu ezberlemeye vaktim var mı amına koyayım?"
Göz devirip yavaşça ayağa kalktım, arka taraftaki dolabıma ilerleyip kesme ipini ve minik hassas tartıyı aldım. "Kendi malzemelerimi bir başkası için kullanmam normalde ya her neyse, bir seferlik bir şey olmaz." diye düşünerek diğer tarafa geçtim ve kil dolabını açtım. "Orta boydan bir tık daha küçük bir şey yapsan yeterli olur bence şimdilik. Hem olmazsa bozmak için çok zaman harcamazsın." Yeterli miktarda kili ip ile kestikten sonra ona döndüm, "Yoğurabilirsin herhalde?" soru sorarcasına konuştuğumda daha çok sinirlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint me naked
FanfictionFotoğraflar bizlik değil, son bir resim çizmeye ne dersin? rivals to lovers. taekook, by jerome.