HAFIZA SANRILARI

32 3 35
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ballarımm
Sizleri seviyorumm!!
Keyifli okumalarr
________________________

Hafıza. Çok değişik ve aynı zaman da olağanüstü bir şey değil mi?

Bazen geçmişte yaşadığın belki ömrünün en kötü, en berbat, en travmatik olayını zaman geçtikçe sana unutturur, Üstünü örter ve aştığını zannettirir. Sonra rastgele bir kozmetik mağazasında yanından geçen birinin kokusu seni bütününle geçmişe götürür, sokak ortasında o berbat hisle oturup ağlatır.

Gözyaşlarım sebebiyle önümü göremediğim şu an da aklımda sadece jimin hyung vardı ve tabii annem.

Aynı hastane, aynı telaş, aynı koku.

Bacaklarım ve ellerim zangır zangır titrerken derin derin nefes alıyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Panik atağım vardı ve ilaçlarımı her zaman yanımda taşırdım.

Hastaneye girdiğim gibi masa da duran kadına yönelmiş ve jimin hyung'un oda numarasını istemiştim. Tanrıya şükür ki normal odadaydı.

Asansöre bindiğimde bir elimle asansörün demirine tutunmuş, diğer elimle de cebimden ilacımı çıkarıp su olmadan yutmuştum.
Panik atak krizlerim böyle anlarda baş gösteriyor ve beni inanılmaz bir zorluğun içine sürüklüyordu.

Odayı gördüğüm gibi koşmuş ve kapıyı açıp adeta içeri dalmaya çalışmıştım. Tam o sırada bir hemşire kolumdan sıkıca tutup;

"Bayım, hasta şuan uyuyor ve yanına sadece bir refakatçi alabiliyoruz. Şuan içeri giremezsiniz."

Dediğinde "lütfen bakın beş dakika göreyim çıkarım" demiştim.

"Bakın sizi anlıyorum ama yanında biri var zaten. Ayrıca hastanın durumu çok iyi uyanıp da ağrılarını hissetmesini istemeyiz öyle değil mi?"

Dediğinde çaresizce başımı sallamış, daha fazla zorluk çıkarmamak adına susmuş ve boş koltuklardan birine sinmiştim.

Katta kimse yoktu. Tıpkı yıllar önce ki gibi hastane çok sessiz, boğuk ve çok bunaltıcıydı.
Kaldıramıyordum yemin ederim kaldıramıyordum.
Hastane koridorlarında yankılanan bu sessiz çığlıklarla beraber çaresizce odanın kapısında beklemeyi kaldıramıyordum. Travmaydı bu bende artık.

Artık kendimi daha fazla tutamadan bağırarak ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Çok canım yanıyordu şuan panik atak krizi geçirdiğimin farkındaydım ama şuan yirmi yaşında ki jungkook değil on yedi yaşında ki annesini hastane koridorun da çaresizce bekleyen jungkook'tum.

Ben sarsılarak ve titreyerek ağlamaya devam ederken sırtımda hissettiğim el ve tanıdık kokuyla arkamı dönmüş ve asla beklemediğim bir kişi ile gözgöze gelmiştim.

O Bana endişeli ve korku dolu gözlerle bakarken ben gözlerimin karardığını ve yavaşça bilincimin kapandığını hissetmiştim. Ben ileriye doğru düşerken en son gördüğüm şey adımı sayıklayan bir adet bay kim'di..

_

Gözlerimi yavaşça açtığımda tam olarak nerde olduğumu idrak edememiş ve hızla etrafıma bakmıştım. Oda da kimse yoktu.

Hastane de olduğumu idrak ettiğim anda kalkmaya çalışmıştım ama kapı aniden açılınca bay kim'le gözgöze gelmiştik.

Seri adımlarla yanıma gelip beni doğrulmaya çalıştığım yere tekrardan yatırmıştı.

"Bay kim jimin?"

Diye dolu gözlerimle sorduğumda;

"Jungkook o iyi merak etme tamam mı? Serumun bitsin kalkıp görürsün."

INAFFABLE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin