Falsus: Ruhların Yalancısı

83 20 41
                                    

Hyunjin

"Jongi, beni çok korkuttun. Neyin var o kuyruk da neydi öyle?" Hadi konuş benimle kardeşim lütfen."

Jongi ise bana cevap vermiyor sadece karşısına bakıyordu. Sonunda yanına gelip baktığı yere baktığımda. Karışık duygular içerisindeydim. Gördüğüm iki beden hem umutlarım hemde korkularımın tetiklenmesine sebep olmuştu.

Bunlar anılarımızda beraber olduğumuz arkadaşlarımızdı. Minho ve Felix sonunda burada da bizimle buluşmuştu. İyide burada ne yapıyorlardı, Yansıma Vadisi'ne sadece Adel'in bahçesinden giremiyor muyduk? Sanırım bize yapılması gereken açıklamalar vardı.

Jongi ve ben karşımızdaki bedenlere dik dik bakarken arkamızdaki ayak seslerini duyduk. Changbin ve Seungmin'de nihayet gelmişti. Seungmin tam ağzını aralamış konuşacakken gördüğü manzara ile susmayı tercih etmişti. Sanki çok yakından tanıdığımı hissettiğim ama asla tanımadığım 2 sıfat karşımda dikilmiş birbiri ile resmen gülerek oyun oynuyordu. Minho ve Felix sonunda üzerlerindeki bakışlarımızı hissettiğinde yüzlerini bize doğru çevirdi. İkiside şaşkın ve afallamış bir ifade ile bize bakıyordu.

"Sizde kimsiniz?"

Minho bana bakarak sormuştu bu soruyu, ne yani onlar bizim gibi eski anılarını hatırlamıyorlar mıydı? Felix ise o sırada hala bizi süzüyordu. Ne söyleyeceğimi toparlamaya çalışırken yanımda sesli bir şekilde nefes veren kardeşimi farkettiğimde neler olduğunu çözemiyordum. Onu dışarıda gördüğümde kuyruğu çıkmıştı ve gözleri sarıydı. Şimdi ise kuyruğunun tam anlamı ile açığa çıktığını görüyordum. En şaşırtıcı olan şey ise kulakları... Kafasının üstünde tüylü iki kulak belirmişti.

"Jongi, iyi misin?"

Bana cevap vermedi. Ben ona dokunacakken bana zarar vermemek adına hafifçe kenara ittirdi. Ardından gözümün önünden kayboldu. İki saniye içinde Felix'in yanında belirmişti. Onu tutarak yere fırlatmıştı.

Felix yerde acı içinde inlerken Seungmin kemanını çıkartmış benden bir işaret vermemi bekliyor gibiydi. Hayır elbette kardeşime kimse dokunamazdı. Yüzümü Changbin'e döndüm. Bakışlarımız kesiştiğinde beni kafasıyla onayladı. Saatini çıkarttı ve hızlıca sarmaya başladı. Nihayet yeniden akışı açtığında her şey geri sarıyordu. Döngüyü sadece Felix ve Jongi arasında kurmuştu. Bu yüzden biz her şeyin farkındaydık. Minho da sanırım ne olduğunu anlamıştı. Elinde tuttuğu nesneyi gördüm. Bir yelpaze, evet bu gördüğümüz ilk anılardan birindeydi. Bu onun antik eşyasıydı. Ama gücünü hala tam olarak kestirememiştim. Sonunda Jongi yeniden yanıma döndüğünde döngü kapandı. Changbin yinede saati elinde hali hazırda tutuyordu. Jongi, Changbin'e yüzünü döndü.

"Üzgünüm ama bu mesele şahsi."

Biz ne olduğunu anlamadan Changbin'in yanında belirip saati elinden almıştı. Ardından saat havaya doğru süzülmeye başladı. Ona orada ulaşmamız imkansızdı. Sonra yeniden Felix'i gözüne kestirdi. Bu sefer onu nasıl engelleyecektik? Seungmin hala tetikte bana bakıyordu. Hayır buna asla izin vermeyecektim. Sonra ise asla yapmamam gereken birşey yaptım. Jongi yeniden Felix'e saldıracağı sırada Felix'e doğru koşmaya başladım. Benim yaklaştığımı gören kardeşim benden önce rahatlıkla ulaşabilirdi gene de ne yapacağımı görmek için beklemişti sanki. O an gözlerinde bir parıltı gördüm. Hiç görmediğim türden, kardeşim pür dikkat beni izliyordu. Sonunda Felix'e tek parmağını oynatarak kaldırdığı bir kaya parçasını yolladı. O an zihnimde kardeşimin sesi yankılandı.

"Mühür tamamlandığı zaman, umarım sevgiyi nefrete dönüştüren kara bahtı belki bu sefer yenersin abiciğim. Hazır olsan iyi olur, altıncı bağ kurulmak üzere, yakınlarda olduğunu hissediyorum. Senin için bu andan sonra yapabileceğim tek şey susmak olacak. Umarım mutlu olduğumuz bir güne uyanırız, siz uyandığınızda oda uyanacak. Sakın ona inanma, seni seven adamın da ona teslim olmasına izin verme."

Speculo, HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin