Gözümü açtığımda kumsal yanımda durmuş uyanmamı bekliyordu. "Kumsal" "Sera! Yaşıyorsun!" Sım sıkı sarıldığında elimle onun sırtını sıvazladım. "Sakin ol tatlım ben burdayım hem ben seni nasıl bırakayım tek başına ha?" Yüzüne baktığımda gülümsüyordu "sera." "Efendim?" "Beni bırakma olur mu?." Dayanamayıp ağladı "kumsal! Tabi kide seni bırakmayacağım" "söz ver." "Kumsal-" "söz ver sera söz ver..." elini sıkıca tutum Yüzüne baktığımda korku vardı. "Söz kumsal söz seni bırakmayacağım." Sıkıca sarıldı. Ve anında Kapı çaldı kumsal kapıya bakmaya gitmişti. "Hoşgeldin Eira" "hoş buldum kumsal. Sera nerde?" "İçeride yatıyor" "şey bize biraz zaman verebilir misin kumsal?" kumsal kafasını evet şeklinde salladı ve kapıdan çıktı. Eira yanım daki sandalyeye oturdu. Ve konuşmaya başladı "iyi misin?" Üstünü değiştirmiş ve gayet iyi görünüyordu "ben iyiyim. Asıl sen iyi misin?" "Niye beni kurtarmak için canını tehlikeye attın?" "Ben her kim olursa olsun yardım ederdim." "Çok iyi birisin. Sen olmasan ben burada olamazdım." "Sorun değil. Ama biraz daha dinlensen iyi olur çünkü büyücü bişey yapmış olabilir." "Tekrardan teşekkürler bunu unutmayacağım" tam kalkarken "beni buraya kim getirdi?" Kendi kendimle konuştum. Ama o duydu "seni buraya Ares getirdi merak etme iyileşeceksin şifacıyıyı çağırdım gelir birazdan." Şok olmuştum nasıl! Ares beni buraya getirdi onu görmemiştim bile.. Eira çıktığında kumsal geri geldi "sera sana bişey demeyi unuttum" "neyi?" "Sen bayıldığında arkanda Ares vardı seni buraya o getirdi ama safter çok kötü baktı. Ben bile korkmuştum hatta beni bi yerde sıkıştırıp Aresin kim olduğunu sordu ama çok sinirliydi. Sen Odadan çıkmasan iyi olur." Kumsalın
Kolundaki el izini görünce sinirlerime hakim olamadım. Ve yataktan çıktım "sera ya bak dediğime pişman etme. Sera!" Onu duymamazlıktan gelip Odadan Çıktım kapının önünde duran safter Şövalye gibi kapıyı koruyordu ve onu anında kolundan tutum içeri çekip kapıyı kapadım bi an kılıçını çıkarıp bana uzattı ve beni görünce kılıçı geri yerine koydu. "Deli misin sera?" "Asıl sen deli misin? Bana bak haddini çok aşıyorsun kendine gel!" "Ben mi aşıyorum o Aresin kucağında ne işin var senin!" Arkamı dönüp yavaş adımlar attım ve alnıma vurdup arkamı geri dönüp sinirli bir şekilde "bana bak sen benim hiç bişey im olmuyorsun tamam mı bunu anla yoksa kötü olur. Ya sen nasıl ya kumsalın kolunu sıkarsın seni gebertirim safter! Kumsala dokunmayacaksın tamam mı anladın mı!" O kadar sinirliydim ki bağırarak konuşuyordum batıkan odaya girdi ve safteri görür görmez üstüne yürüdü ikisinin arasına girdim ve kumsal büyü yapmıştı"hooki i ka hakaka" bu kavgayı durdurma büyüsüydü ikiside durdu ve birbirlerine baktılar "yeter ya kavga etmeyin biz hani arkadaştık birbirimize zarar vermeyecektik sözler yalan mı oldu şimdi bakın intikam almak istiyorsanız durun tamamı safter sende Aresi bırak sera o yoldan intikam alabilir. Ve onun hayatı seni ilgilendirmez. Batıkan sen de kavga yapmayı bırak korkuyorum." Kumsalın korktuğunu görünce yanına gidip onun omuzlarını hafifi tutum "korkma tatlım ben yanındayım" kumsalın eski anılarını hatırlamaması için ona iyi bakmalıydım onun hayatı hepimizden kötüydü. Kumsal Benim kardeşim arkadaşım dostum oldu eğer ona bişey olursa dünyayı yıkaradım. Safter Odadan çıktı batıkan kumsal baktı ve yanına geldi "iyisin demi" "iyiyim iyiyim ama lütfen kavga etmeyin" "Senin için etmeyeceğim söz" kumsal güldü batıkan kumsalla çıkarken kumsal bana baktı "istersen yanında kalayım konuşuruz?" "Teşekkürler kumsal ama ben biraz uyuyacağım siz gidin görüşürüz" güldüm kumsala mutlu görünmeye çalıştım kumsal Odadan çıktı kapı kapandığında tekrardan açıldı kumsal bişey unutmuş olmalıydı "kumsal?" Ses yoktu "kumsal bir şeyini unuttuysan vereyim?" Ses yoktu arkamı dönüp kumsal birşeyini unuttu mu diye baktım ama hiç bir şey yoktu önüme döndüğümde irkildim Ares karşımda durmuş gülüyordu. Kahkalar attı "seni korkutmak ne kadar güzel." "Korkmadım ki." Hayla sırıtıyordu "hmm. tamam iyi misin diye bakmaya geldim olanları duydum kız kardeşime yaptıkların için teşekkürler" Bende hafif sırıtım "senden önce ben buldum" "sahi ya nasıl buldun?" Yutkundum hiç bisey diyemedim ve yalan uydurdum "dışarı çıktığımda büyücüyü gördüm ve onu takip edip Eirayı buldum." "Cesurca bir hareket hiç korkmadın mı?" "Neyden?" "Ölmekten..." "Eira yerine başka biri olsa aynısını yapardım Onu orada yanlız bırakmazdım ve ölmekten korkmuyorum insanları kurtarmak için herşeyi yaparım." Ares yanıma yaklaştı gözlerime baktı gözlerini hiç ayırmadan bakıyordu bana... ve konuşmaya başladı "hayatımda birçok renk gördüm." Dedi ve devam etti "Ama hiç birir senin gözlerinin rengi kadar güzel değil.." mavi gözlerim onu etkilemişti. Yanlız bir sorun vardı onun gözleri de çok güzeldi kahverengi idi ama çok güzeldi bi an kafamı iki yana salladım "teşekkürler-" titrek sesimle söylerken konuştu "ben gideyim kendine iyi bak." "Görüşürüz." Deyip hafif sırıttım oda sırıttıp "Görüşürüz" dedi. O gittiğinde aradan 6-7 dakika geçmişti ve kapıyı açan şovalye "kral sizi çağırıyor bide kumsalı" Neden çağırdığı düşünürken aklıma Eira geldi herhalde onunla ilgili idi ama neden kumsal neden kumsalı çağırsın ki kapıdan çıktığımda hizmetçi lina bana sert bakış attı ve önüne geri dönüp koşarak gitti. Neler oluyordu neden öyle koşup gitti?...