D[2]

110 12 3
                                    

Küçük çaplı bir çığlık atıp yatağımda doğruldum. Elimi hızla çarpan kalbimin üzerine koyup bastırdım.
Çocuk düşmüştü. Bir saniye arkamı döndüğüm anda çocuk geri adım atıp düşmüştü. O lanet olası tiz sesler hala kulağımda yankılanıyordu. Yatağımdan ayaklarımı sarkıtıp öylece duvarı seyrettim. O çocukta kimdi ? Peki ya o ifadesiz suratı ? Bana bakan bal rengi , bir o kadar da garip gözleri ? Bana uzattığı elleri ? Tüm bunlarda neyin nesiydi .Hala aynı hiddette çarpan kalbimi ferahlatmak ister gibi bir koşu alt kattaki mutfağımıza daldım. Bir bardak kapıp musluğa tuttum bardağı. Tek nefeste içtigim suyumu "Yine o saçma rüyalarımdan biri " diye homurdanarak masaya koydum.
Saat henüz beş buçuktu . Kolejde okuyordum ve okula gitmeme daha çok vardı. En azından biraz daha uyuyabilirim düşüncesiyle geri adım atacakken arkamda hissettiğim beden ile çığlığı bastım . Hemen arkama döndüğüm sırada annemle(!) karşılaşmam bir oldu. Kalbim eski hızına geri dönerken içimdeki rahatlama paha biçilemezdi.
"Ne arıyorsun gecenin bu saatinde burada?" diye sorduğunda
annem olacak kadın ..
"Hiç susamıştım da " diye yanıtladım onu.
"İyi şimdi odana git" deyip içtigim bardağa tiksinircesine bakıp dolaptan yeni bir bardak aldı. Açıkçası bende onun içtiği bardağa meraklı değildim fakat bunları söylemeye dilim varmıyordu. Yine bana o günkü gibi ....
Bana yaptıkları aklıma geldikçe hem o kadını öldürmek hem de direkt öldürmenin ona bir hediye olacağını düşünüp işkence ederek öldürmek istiyordum. Al iste yine aklıma geldi . Hızla odama çıkıp kapıyı kapattım.
Telefonu elime aldığımda henüz 15 dk geçtiğini gördüm. Sıkıntılı bir nefes alıp yatağa uzandım. Uykumun gelmesini bekledim birkaç dakika .. Ardından kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Lanet alarm sesiyle güne başlamak ne kadar da güzel(!). Komodinin üzerindeki ulaşamadığım alarmıma tek gözümü açarak tekrar kolumu uzattım. Ha gayret az kaldı diyerek ölümcül bakışlarımı yolladığım alarmıma ulaşamadan yeri boylamıştım. Kalçamı kaşıyarak kalktığım yerden hala ötmeye devam eden alarma yüzümü buruşturarak baktım. Ardından yüzümde beliren sırıtma ile alarmı elime alıp kaldırdım. Kapıya doğru fırlattığım sırada kapıda beliren üvey annemin yüzüne tosladı alarmım.
Attığı çığlık ile hala neden bana saldırmadığı hakkında fikirler üretiyordum.
"Eşyalarına zarar verme kızım." derken bana ölümcül bakışlarını atmakla meşguldü. Hala söylediği söz ile şoktan çıkamamışken arkadan gelen babamın :
"Ne oluyor burada?" diyerek içeri girmesiyle olayın farkına vardım. Tabiki de annem(!) babamın yanında melek kesilirdi. Annemin pis bakışlarına karşılık gözlerimi devirerek babama döndüm.
"Hiç ..." dediğim sırada Fatma abla -yardımcımız- araya girip
"Haluk Bey kahvaltı hazır .." deyip beni işin içinden sıyırmayı başarmıştı. Babam odadan çıkınca , Leyla hanımla baş başa kalmıştık. Bana yine o bakışlarından atıp ,
"Seninle sonra hesaplaşacağız" dediğınde melek (!) gibi annemin geri gittiğini anladım. Zaten anca babamın yanında benimle bir anne-kız gibi konuşurdu. Odamdan çıktığında kendimi banyoya attım. Bugün 2.dönemin ilk okul günüydü. Kısa bir duşun ardından saçlarımı kurutup düzleştirdim. Okul formalarımı da giydikten sonra tek bir işim kalmıştı. Aynanın önüne geçtiğim de vazgeçilmezlerimin arasında bulunan rimelimi alıp sürdüm. Zaten benim makyaj anlayışım rimelden ibaretti.
Aşağıya indigimde Leyla hanim masada oturup ağzına birkaç tane salatalık atıyordu. Bizim evde babam sofraya oturmadan yemege başlanmazdı. Ben merdivenin son basamağında öylece durup bunları düşünürken Leyla hanim beni farketmiş olacak ki
"Ne bön bön bakıp duruyorsun öyle gelsene!" dediginde bana olan sabahki sinirinin hala geçmediğini ki zaten geçmeyeceğini anlamıştım. Tam o sırada babam salondan geldiğinde benim ayakta dikildiğimi görünce
"Yankı gelsene kızım . Çayını soğutacaksın" deyip gülümsediğinde bende ona içten bir gülümsemeyle karşılık verip masaya oturdum. Babamın başlayabilirsiniz lafından sonra kahvaltımıza başlamıştık.
Bu arada ben yankı. 17 yaşındayım ve bugünle beraber 11. sınıfın 2.dönemine başlamış bulunacağım. Dediğim gibi kolejde okuyorum. Dedem ülkece ünlü bir iş adamıdır. Bu yüzden saygınlığımız çok fazla ve çevremiz çok geniştir. Babam ise avukat. Dedemle arası pek de iyi değildir. Aslında annem vefat etmeden önce babam dedemin şirketinde çalışırdı fakat annem vefat ettikten yaklaşık 1 hafta sonra dedem babamı işten kovmuştu. Neden kovduğunu bilmesem de annemin vefatından sonra babamı görmek istemediğini söylemişti. Aynı zaman da hiç bir şekilde babama para desteği vermiyordu. Babamın aksine dedemle aramız çok iyidir. Bana hep sen annenin bana kalan yadigarısın der. Bu yüzden sana bakmak görevimdir deyip bütün ihtiyaçlarımı kendisi karşılardı. Annemin ölümünden sonra hiçbir ihtiyacımı babam gidermemiştir. Hep benim için birşeyler yapar fakat para konusunu dedem hallederdi. Gelelim bana : Insanlara çabuk alışıp çabuk kaynaşırım ve maalesef kötü bir huyum vardır. Insanlara çabuk güvenirim! Huyum böyle değiştiremem ki kendimi . Annem ben daha 12 yaşındayken vefat etti. Şuan bile burnumda onun kokusu tütüyor. Annem vefat ettikten yaklaşık 1 yıl sonrada babam Leyla hanımla evlendi. Ilk başlarda çok karşı çıkmıştım ki hala karşıyım fakat babamın beni ikna etmek için söylediği cümlelerde kendi mutluluğundan ve benim annesiz kalmamam için evlendiğinden bahsetmişti. O gün biraz da olsa karşı çıkmamaya başlamıştım. Benim annesiz kalmamam dan değilde babamın mutlu olmasından dolayı kabul etmiştim. O benim için bugüne kadar birçok şey yapmıştı. Benim de onun için bir fedekarlık yapma zamanım geldi diye düşünerek kabul etmiştim. Babımın konuşmasıyla düşüncelerim bir toz bulutu misali dağılmıştı.
"Geldik bir dönem başına daha ... Kızım biliyorum derslerinde gayet başarılısın fakat seneye hayatını belirleyecek bir sınava gireceksin bu yüzden sana özel ders veya bir dershane ayarlamayı düşünüyorum." dediğinde yine benim için yapacağı şey için mutlu olmuştum fakat bu dönem dershane veya özel ders çekecek değildim ki zaten ihtiyacımda yoktu. Zaten seneye birsürü ders alcağımı biliyordum bu yüzden bu dönemi de rahat geçirmek istediğimden
"Baba sen en iyisini bilirsin fakat zaten seneye birsürü ders alacağımdan bu dönemi de kendim halletmek istiyorum" dediğimde biraz düşünüp
"Peki.." dediğinde varlığını unuttuğum annem(!) söze atılarak
"Zaten bu kızın okuyacağı yok Haluk ne diye boşuna para döküyorsun ki bunun için." dediğinde sinirlerim hoplamıştı. Sanki benim ders notlarımı bilmiyormuş gibi konuşuyordu. Ayrıca para döken babam değil dedemdi. Sinirimden ve sabahki rüyadan dolayı arkadaşlarımı 15 günün ardından görmenin benim için çok iyi olacağı düşüncesiyle ayağa kalkıp babama bakarak
"Izlinizle okula gideceğim yoksa geç kalacağım" diyerek babamdan onay aldım. Babam başını olumlu anlamında sallarken çoktan babamın yanına ulaşıp yanaklarına masum bir öpücük kondurdum. Babam da bana gülümseyip sanki çok degerli bir eşyaymışım gibi öpmüştü. Bu beni hep özel hissetmeme sebep olurdu. Yukarıdan çantamı almadan once Leyla hanıma dönüp
"Görüşürüz Leyla ha...Annecim" dedim. Ona anne demekten nefret ediyodum fakat bunu babam için yapmalıydım. Leyla hanim da bana hiç içten sayılmayacak bir şekilde gülümseyip imalı bir şekilde
"Görüşürüz" dedi. Yani bunun anlamı 'okuldan sonra seni bekliyor olacağım' dı. Derin bir nefes alıp odama çıktım. Dünden hazırladığım çantamı koluma takıp evden çıktım.
Vedat abi beni gördüğünde direk arabanın kapısını açtı. Arabaya binerken "Günaydın Yankı hanım " demeyi de ihmal etmedi.Bende
"Gunaydın Vedat abi" dediğimde gülümseyerek kapıyı kapattı. Aslında bana hanım denmesinden nefret ederdim fakat Leyla denen annem(!) ayrımcılık yapıp kendisini ve bizleri onlardan daha üstün görüyordu. Bana hanım diyenleri defalarca dememeleri hakkında uyarsam da hep Leyla annemin(!) böyle emrettiğini söyleyerek beni dinlemiyorlardı. Gelelim benim çelişkime : Hanım kelimesini sevmediğim halde neden bende Leyla ya hanım diyorum ? çünkü babamın olmadığı zamanlarda kendini benden de üstün görerek kendisine hanım dememi söylüyordu. Ben yine düşüncelere dalmışken arabanın durmasıyla okula geldiğimizi farketmiştim. Kapıdan kendim ineceğim sırada Vedat abi hızla yetişip kapımı açmıştı. Vedat abiye teşekkür edip, çantamı koluma taktım . Okulun dış kapısın önüne vardığımda derin bir nefes alıp
"Ahhh bakalım bu dönem ne kadar da sıkıcı geçecek....." diye düşündüm.

DEJAVUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin