MİRKET

KİNLİ DUDAKLAR

"SEMAYYYY! HADİ HEPİMİZ BEKLİYORUZ AĞAÇ OLDUK!" abimin saymadığım yüzüncü seslenişine sinirle göz devirip sakin kalmaya çalışarak "TAMAM ABİ GELİYORUM!" diye bağırınca sesim sinirli çıkmıştı.

Evet ne oluyor? Şöyle anlatayım, abimlerin akşamdan planladıkları plaj gününden haberim yoktu, çünkü o sırada henüz exsini unutamayan en yakın arkadaşımın yasını onunla beraber çekmek zorundaydım.O kadar ağlamıştı ki bende etkilenip ağlamaya başladım hemde SEBEPSİZ YERE!

şimdide sabahın beşi ve abimler daha horozlar ötmeden güneş bize merhaba demeden arabada benim inmemi bekliyorlardı.

Bense yüzüm şişik ve ölesiye çirkin gösteren dağınık topuzumla güneş gözlüğümü arıyordum....

Söylediklerin diğerine uymuyor semay? Çirkin gösteren dediğin topuzu kuaförde yapamıyorlar aptal

Sonunda içine girersem kaybolacağım çekmecemde köşede ezilmiş gibi bekleyen gözlüğümü oradan boğulmaktan kurtarıp hızla plaj çantamı koluma asıp koşarak aşağıya indim.

Arabaya hızla ilerlerken kimse beni bu halimle görüp kalp krizi geçirmesin diye etrafa göz ata ata gidiyordum. Ön koltuğun boş olduğunu görünce hızla kapıyı açtım, abim,asya,batuhan abi ve exi için ölesiye ağlayıp benide ağlatan en yakın arkadaşım olan dediğim mihri arkada azıcık sıkışarak oturuyorlardı.

Gözlerim hemen yanımda şoför koltuğunda oturan bora abiye kaydı. Sonra gıcıklık olsun diye şirince dil çıkartarak güldüm. Ve sonra onun bana bakmayarak derin yutkunuşunu gözlerim şahit oldu. Kesinlikle ben her şirinlik yaptığımda aldığım karşılık derin yutkunmaydı.

"Ne yapıyorsun iki saattir?, hadi çirkinsin makyaj yapıyorsun desek neyse ama yok her halinle güzelsin ama çözemiyoruz seni" babaannem gibi söylenen abime dönüp bıkmış gibi bakarak
"Bunu bana akşamdan söylemediğin için kendine söylenmen lazım" dediğimde bana kınarca bakıp taklidimi yaparak "mihriyle sabaha kadar seller sular ağlamazsanız söyleyecektik, ama yok bıraksan deniz oluşturacaktınız" bu sefer mihri abim en köşede olduğu için elini zorla uzatarak omuzuna yumruğunu vurup "sen benim arkadaşımı aşağılayamazsın, hem senin iltifatına gerek yok o her haliyle güzel, bu sizin hatanız" ve mihri vurdu GOLLLLLL!!

önüme dönüp elimi cebime attım, işte...işte kıyametin alameti...

"AĞGHHH!" dediğimde herkes aynı andan korkak bir ses çıkartıp ne olduğunu anlamaya çalışırken "telefonumu unutmuşum..." bütün ağızdan off poff çıkarken Allahtan araba ilerlememişti. Yani...en azından sadece sokağın başındaydık...

"Sanarsın kafanda atom parçaladık be, gidip getir işte" diyen abime elimi arkaya atarak vurmaya çalışıp "abilik görevini yapıp getirsene" dedim. Haklıyım, hemde sonuna kadar!

Vur kızım vur arkandayım!

"Gitsene iki dakika" arkamı dönüp "dırdır ediceğine gidip gelmiştin şimdi ameke" söylediğim küfür kısaltılışına karşı "hele bir daha bana küfür kullan nasıl söküyorum inci dişlerini yerinden" gözlerimi kısarak inatla yine küfür attım "A-ME-KE" dedim bastırarak.

Bu gidişle biz telefonuda sahilide unutalım gencolar

Çünkü iş acun ılıcalının ödül açma işinden daha çok uzadı.....

"Mirket evin anahtarını ver ben gideyim yoksa birazdan abinin kafasını kırıp seninde dudaklarını bağlayacağım" diyen bora abim bile bizden bıkmıştı. Ona bakınca anahtarları cebimden çıkartırken sesszice mırıldandım "dudaklarımla alıp veremediğin ne ki kardeşim, sana ne yaptı garibim dudaklarım" ama haklıydım, her seferinde söz konusu ya benim dudaklarımın patlaması ya bağlanması ya koparılması ya kenetlenmesi oluyordu.

Yada sadece bora abinin dudaklarıma olan kini, ne kinse amına koyduğum düşmanıma bile böyle kin göstermesin Allah yani!

Anahtarı eline verince gözlerimin içine bakıp "çok şey yapıyor dudakların" beni duymuştu.... BRUUUHHHHH(!!!!!!!)

Arabadan hızla inip dikleşerek bizim eve doğru ilerledi.

"Kızım yerinde dursana, kurt mu var" dedi mihri yüzünden can çekişen batuhan abi. Mihri yan yan ona bakıp "benim yerim dar tamam mı?, bak ağlarım tamam mı?" tamam mı diyişleri beni kahkahalara boğarken cidden role girmiş ağlayacak gibiydi. Abim köşeden batuhan abiyi görmek için eğilerek "ağlatma lan kızı" diyince bu konudaki yorumumu kendime saklamak istedim. Çünkü ağzımı açarsam....esselaaaa

"Mihri, ağladın mı kız?" dediğinde batuhan abi, direkt gerçekten ağlıyor mu diye arkama döndüm hızla.. Ve mihrinin cidden gözleri dolmuştu..

Oysa ağlama sebebi yeri dar olduğu için değil...., exi aklına geldiği içindi...

Gülmemek için elimi ağzıma koyup "mihri, ağlama lütfen. La ağlama bak döverim seni" dediğimde hiçbir suçu olmayıp siki ortada gibi duran batuhan abiye trip atarak "konuşma benle, sana tam 3 gün trip süresi. Gidiyorum" batuhan abi için üzüldüm. Neden çünkü mihrinin tripleri insanı anadan doğma yapıyordu..
Burnundan getiriyordu...

Batuhan abi boku yemiş gibi dişini dudağına kenetleyip "mihri...yok vallaha çekemem ben trip, bora bilet ayarla gidiyorum memlekete gidiyorum" dudaklarımı birbirine bastırıp "bu sefer bora bile seni kurtaramaz abi..ocağın yandı..."dedim. memleket, batuhan abinin meşhur memleketi ama BİLİNMEYEN RUHLAR memleketi. Çünkü bunu henüz hiçbirimiz bilmiyoruz ve ben o günün mahşer günü olduğunu düşünüyorum :)

Mihri kapıyı açıp indi ve arkadan dolanarak abimin kapısını açtı ve tehtidkar bir şekilde parmak sallayarak "eğer sende beni istemiyorsan kendimi asarım, şimdi geliyim mi gelmiyim mi?" mihrinin ani duygu değişimleri bizde alıkşanlıktı. Abim elini ona uzatarak "gel gel, sende çök kamburum iyice büyüd-" mihri abim söylenmeye başlayınca burun deliklerini büyütüp "beni istemiyorsun" dedi kesin bir sesle yüzü resmen 'seni sikerim' bakışı atıyordu... Üzgünüm ama cidde öyle kdkdjeleosndkdnd

Abim eliyle ağzına görünmez zincirini atıp "olurmu güzellik gel" mihri hemen ikna olarak abimin yanına oturacaktı ki mihri inince iyice kurulan batuhan abi yüzünden bir santim yer yoktu. Abim batuhan abiye laf yetiştirmek yerine mihriyi kucağına aldı. Mihrinin küçük bedeni abimin üzerine yan yatarak alışkanlığı olduğu için abimin üzerinde bir o yan bir bu yana yaparken dolan gözleri onu mayıştırdığı için hemen uyumuştu.