Polonya'nın gözünden
Evde 7 saat boyunca yalnız kalacam ve 2. Saatten çok sıkıldım yaaa. Uyumaya çalışdıktan sonra gram uykumun kalmadığını fark ettim. Şuan sokaklarda sadece ülkelerin dedeleri felan vardı yani Rus çarlığı, Alman imp. falan. Yere yatıp ayaklarımı yatağa fırlatıp ellerimi de kafamın arkasına koyup tavanı seyretmeye başladım.
Ahh tamam bir kaç dakikadır böyle duruyorum ve beynime iyi bi' kan gitti nerdeyse kafam uyuştu. Telefonumun çalmasıyla yerimden sıçradım ve masada duran telefonuma baktım. Almanya arıyordu
Polonya : Ahh başka biri arıyamaz mıydı? Ne bilim Belarus falan
Telefonu meşgule attım ve salona indim. Televizyonun siyah ekranına öylece bakarken kapı çaldı, ilk kapının gözünde baktım ve içinde koca bir "SIÇTIM" Geçirdim. Rus çarlığı kapıyı sakin bir şekilde yeniden çaldı. Açıp açmamak arasında ikileme yaşıyordum ama sanırım açmazsam kapıyı kırabilir. Kapıyı hafif araladım ve Rus çarlığının gülümsediğini görünce biraz daha açtım
Rus ç. : Evde sadece babanın olduğunu sanıyordum
Polonya : Ben varım?
Rus ç. : Baban nerde?
Şuan o kadar çok "Ananın amında" diyesim var ki
Polonya : Okulda öğretmen ya, hani diğerleri gibi
Rus ç. : Hasta hasta okula gitmez diye düşünmüştüm
Polonya : Sen nerden biliyorsun bunu?
Rus ç. : Şöyle diyelim Polonya sen nasıl okula gitmemek için hasta taklidi yaptıysan o da benden kaçmak için okula gitti ve bunu da size çaktırmamak için hastayım dedi
Sağ elini omzuma koyup sol elini cebine soktu
Rus ç. : Ama sorun şu ki onun hastalıktan daha büyük derdi var
Polonya : N-ne gibi?
Rus ç. : 3. Kardeşinin olmasını ister misin Polonya
Polonya : NE?!
Rus ç. : Şaka yaptım ama sana 2 seçenek sunabilirim
O iki seçeneği de duymak istemiyordum
Rus ç. : Sence babasız yaşamak mı daha iyi? Yoksa üç kardeşinin olması mı..?