Sorgu bittikten sonra hepimize ders işlemeden eve gitmemize izin verdiler ama Ukrayna çökmüştü kim sevgilisinin bu kadar üzülmesine izin verir ki tabiki şerefsiz Kanada. Arabaya bindiğimde Polonya'nın yüzü hep yara bere ve kan içindeydi. Kendi evime vardığımda arabayı garaja park edip garajın kapısından Polonya'yı odama taşıdım, üstünü değiştirdim yüzündeki kanları sildim pansuman yapıcakken Polonya uyandı ve yatakta geri gitmeye başladı ben ona elimi uzatıcakken kafasını eğdi ve eliyle bana 'dur' der gibi işaret etti kolu titriyordu. Burda biraz yakınlık iyi olur. Elini sımsıkı tuttum ve bir elimi de Polonya'nın saçlarının içinde dolaştırıyordum. Polonya başını kaldırdı ve elimdeki şeyleri görünce bana sımsıkı sarıldı bende ona sarıldım üstü başının kan olması umrumda değildi Polonya'ya sarılmak hoşuma gitti. Muhtemelen onu ilk gördüğümde de böyle sıkı sarılmak istedim benden ayrıldığında gözyaşları içinde kalmıştı bir elimi yanağına koyup baş parmağım ile gözyaşlarını sildim o da benim bileklerimi hafif şekilde sıkıyordu ağlaması durunca nazik bir ses tonuyla "Banyo yapmak ister misin?" Diye sordum yutkundu boğazı düğümlenmiş gibiydi yataktan kalkıp dolabımdan bornoz çıkardım ve Polonya'ya uzattım bornozu aldı dolaptan bir t-shirt birde eşofman çıkarıp Polonya'ya verdim. Ardından Polonya'ya banyoyu gösterdim. O duş alırken ben mutfakta sıcak bir çorba yaptım
Almanya : Baba olmalıyım be
Polonya yanıma geldi ve "Herşey için çok teşekkür ederim Almanya"
Almanya : Teşekkürü sonra edersin gelde çorbanı iç
Polonya : B-beni nerede b-buldun
Elimdeki kaşığı tencerenin içine bıraktım ve masaya oturdum Polonya'da karşıma oturdu
Almanya : İfade vericek misin Polonya?
Polonya : B-bilmiyorum ama anlamadığım, s-sen beni nerde buldun
Almanya : Bodrum katında. 10/H'yi ve bizim sınıfı polisler sorguya çekti Polonya, ifade verip şikayet etmen lazım
Polonya : Ama Almanya bu iş abimin kulağına giderse gerçekten olay çok büyür ben bir bahane bulup şikayetçi olmam
Almanya : Polonya... sen bilirsin..
Çorbayı iki tane kaseye doldurup hiç konuşmadan çorbaları içtik.
Polonya : Herşey için teşekkürler Almanya hayatımı kurtardın ama artık eve gitmem gerekiyor
Kafamı öne eğdim tam Polonya ayaklanıp gidicekken, soğuk bir sesle
Almanya : Hayır. Dedim
Ve ayağı kalkıp çıkış kapısını kilitledim
Polonya : Almanya gitmem lazım
Almanya : Üzgünüm
Polonya : Almanya beni burda zorla tutamazsın gerçekten çok teşekkür ederim ama gitmem lazım
Almanya : Yooo istediğim gibi tutarım
Polonya : Almany-
Elimle ağzını kapattım ve onu kolundan tutup banyoya soktum saçları hâlâ ıslaktı, kurutmam gerekiyor yoksa hasta olabilir. Banyo dolabından kurutma makinesini alıp fişe taktım arkamı döndüğümde Polonya banyonun en ucunda bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde oturuyordu. Elimi uzattım kalkması için ama kalkmadı bende çömelip "iyi misin?" Diye sordum cevap vermedi
Almanya : Trip mi atıyorsun?
Kafasını yana çevirdi trip attığı belliydi ayağı kalkıp kurutma makinesini aldım düğmesine basıp soğuk tarafa getirdim ve Polonya'nın yüzüne doğru tuttum Polonya iki eliyle de engellemeye çalışıyor ama yapamıyor :')
Polonya : Niemcy! Yapma şunu
Almanya : Yapıcam :)
Polonya'nın yüzüne çok fazla soğuk tutmadan sıcak tarafa geçirip saçını kurutmaya başladım. Polonya'nın saçları yumuşacık şuan sabaha kadar oturup onlarla oynayabilirim.
Polonya : Kurutma makinesini bi' verir misin?
Kurutma makinesini Polonya'ya verdim önce biraz inceledi sonra düğmesine basıp bu sefer o benim yüzüme tuttu kafamı geri çekmeye çalışsam da o bana yine yaklaşıyor ama ağzımı açıp bir kelime söylemedim şuan çok tatlıydı çünkü. Polonya elindeki makineyi yerine koydu elini yıkadı ve elini havluya silmek yerine elindeki kalan suyu yüzüme attı bende aynısını yapmaya çalıştım ama kaçtı. Saate baktığımda geç olmuştu acaba bebeklerin uyku zamanı ne zaman?
Almanya : Polonya senin uyku saatin ne zaman?
Polonya : Benim uyku vaktim yok bebekler gibi. Kafam estiğinde uyuyorum
Almanya : Diğer bebekler gibi demek istedin sanırım
Polonya : Aynı yaştayız farkındasın değil mi?
Güldüm... :)
