paşa sen naptın

225 20 23
                                    

İkimizde birbirmize bakmadan kütüphaneye giden yolda ilerliyorduk. Arada bir göz ucuyla Soobin'e bakıyordum fakat o bana bakmamakta kararlıydı.

Soobin'in bir sohbet başlatmayacağını anladım ve konuşma başlatmaya çalıştım.

"Konu neydi ya ben unuttum."

"2. Ünite."

"Anladım. Peki nasıl birşey yapacağız?"

"Bilmiyorum. Gidince kararlaştırırız."

"Sohbetin de baya sarıyor."

Dediğim şeyle derin bir iç çekti ve kafasını kaldırıp gözlerini bana dikti.

"Bak Yeonjun. Senle konuşmak hatta yüzünü bile görmek istemiyorum. Yaptıkların öyle kolay unutulacak şeyler değil. Elimde olsaydı bu projeyi de senle yapmazdım zaten. O yüzden benle yakın bir arkadaşınmışım gibi konuşma. Senle ben asla yakın olmadık ve olmayacağız."

Dedikleri şeyler beni kırmıştı. Fakat farkettirmemeye özen gösterdim. Ne de olsa bir yerde haklıydı. Kafamı önüme eğdim ve mırıldanmaya başladım.

"Keşke bana inansan da sana herşeyi anlatsam."

Yol boyunca ikimizde konuşmadık. Sessiz geçen dakikaların ardından sonunda kütüphaneye varmıştık. İçeriye girdiğimizde yaşıtlarımız için ayrılan bölüme girdik ve kendimize yer bakmaya başladık.

Boş biryeri farkedip elimle işaret ettim.

"Bak şurası boş oraya oturabiliriz."

Soobin beni başıyla onayladı. Ve işaret ettiğim yere doğru ilerlemeye başladı. Bende arkasından gelip çantamı omuzlarımdan indirdim ve Soobin'in yanına oturdum.

Soobin birkaç kitap ve kağıt çıkarmaya başladığında dikkatlice onu izlemeye başladım. O gerçekten çok çekiciydi. Saçları, gözleri ve pembemsi dudakları...

Biraz sonra masaya bütün ihtiyacımız olan şeyleri çıkardık. Yazı yazmaya başlamıştım fakat Soobin'in derin iç çekişlerini duyduğumda yazı yazmayı bıraktım ve ona doğru kafamı çevirdim.

Elindeki kalemle uğraşıyordu. Anlaşılan kalemi bozulmuştu.

"Noldu?"

"Kaleme uç girmiyor."

O biraz daha uğraşmaya devam ettiğinde uzanıp elindeki kalemi aldım. Şu an oldukça yakındık ve kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.

"İçinde uç kalmış olmalı."

Dedim ve kalemi açtım. İçindeki ucu çıkarıp yeni bir uç taktım.

"Al işte oldu."

Soobin elimden kalemi alıp kafasını eğdi.

"Teşekkürler."

"Rica ederim."

Dedim ve yazıya geri döndüm.

"Ben şurayı anlamadım."

"Nereyi?"

Soobin'in göstermiş olduğu konuya baktım. Neyseki matematikte iyiydim. Kalemimi sıkıca kavradım ve ona konuyu anlatmaya başladım.

Aradan geçen beş dakika sonra izlendiğim hissine kapılıp yavaşça kafamı kaldırdım ve Soobin'in beni izlediğini farkettim.

Göz göze geldiğimizde ikimizde çekmedik bakışlarımızı. Oldukça yakındık ama ikimizde geri çekilmedik.

İçinde bulunduğumuz bu garip sessizliği Soobin bozdu ve aşık olduğum dudaklarını araladı.

"Neden senden nefret edemiyorum?"

"Ne?"

Soobin dediğinin farkına varıp gözlerini kapattı ve kafasını tekrar kağıtlara doğru çevirdi.

Ben hâlâ dediği şeyin etkisinde onu bir aptal gibi izliyordum.

Sonunda projeyi bitirmiştik. Eşyalarımızı çantalarımıza yerleştirdik ve ayaklandık. İkimizde konuşmamıştık Soobin'in dediği şey üzerine.

Soobin önden gitmeye yeltendiğinde artık ona karşı bir adım atmam gerektiğini hissettim.

"Soobin."

Dediğim şeyle durdu ve sorgular bakışlarla bana bakmaya başladı.

"Efendim?"

Aniden gelen cesaretle kendimi Soobin'e doğru yaklaştırdım ve yıllardır hayalini kurduğum o senaryoyu gerçekleştirdim.

Soobin'i öptüm.


meral mommy fan club

Soobin:
yeonjun beni optu

Jungwon:
e yani
bizde jayle opustuk

Jake:
Lan

Sunoo:
harbimi

Soobin:
gercekten

Kai:
nasil oldu

Soobin:
birden oldu iste
bi bakmisim beni opuyor

Taehyun:
ee sen nasil bi tepki verdin

Sunoo:
kesin tokadi basip gitti
dimi soobin

Soobin:
sey

Kai:
ney

Soobin:
yeonjunu itip pasa sen naptin dedim

soobin ne guzel tepki vermis oyle

first kissi de aldik puahahaha


soobin you know? ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin