0.4

212 43 3
                                    

hmmm
beomgyu, huening ve siz

huening:
ne yaptın

soobin:
yapmadım bir sey

huening:
ne demek bir sey yapmadım?
konusmadın mı onunla

soobin:
hayır

huening:
neden

soobin:
yuzlesemedim

huening:
neler oldugunu anlatsana bana

soobin:
asansor yerine merdivenleri kullandım cıkarken
tum katları cıktıgımda ve kendi katıma geldigimde
koridora cıkıp, onun beni gormesini saglayamadım

soobin:
oylece durdum
onu izledim biraz, biraz da dinledim
kendinde kapıma gelecek yuzu nasıl bulabildigini merak ettim

soobin:
ne kadar sure merdivenin basında oturdugumu bilmiyorum
biraz zaman gecti, taehyun geldi
geldiginde gormedi beni
ona kızdı biraz, bagırdı

soobin:
o, bu sure boyunca agladı
icimde bir sızı olussa da anlayamadım sebebini
adımı sayıklayıp durdu, konusmadı

soobin:
taehyun onu zar zor oradan kaldırırken kılımı kıpırdatmadan onları izledim
taehyun arkasına dondugunde ve asansore yoneldiginde goz goze geldik

soobin:
taehyun konusmadı
o beni fark etmedi
asansore bindiler ve cıktılar apartmandan
dakikalar, belki de saatler gecti
ben hala kalkamadım oturdugum yerden

beomgyu:
ne dedi

soobin:
ozur diledi|
bilmem
hatırlamıyorum

huening:
su an
iyi misin

soobin:
hayır|
evet
cok iyiyim

huening:
emin misin

soobin:
evet
ama biraz uykum geldi
eve gecip uyuyacagım

soobin çevrimdışı

huening:
soobin

beomgyu:
biraz yalnız kalması gerekiyor
bırakalım bu gece dusunsun biraz

huening çevrimdışı
beomgyu çevrimdışı

+×+

"Çok özür dilerim." İki elimle yakasına yapışmak istesem de, kendimde o gücü bulamadım. Merdivenin en üst basamağında kalakaldım. Yavaşça dizlerimin üzerine çökerken, hıçkırıkları ile sarsılan omuzlarından bakışlarımı ayıramadım.

"Soobin çok özür dilerim." Eğer bir özür bütün yaşananları geçirecek olsa, affederdim. "Seni, senin beni sevdiğin kadar sevemediğim için çok özür dilerim. Tam bir aptalım." En azından bunun farkında olmasına sevindim. Buruk bir tebessüm yeşerdi dudaklarımda.

"Son zamanlarda sürekli içiyorum, biliyor musun? Çünkü-" duraksadı. "Çünkü sadece sarhoş olduğumda kapına kadar gelmeye cesaret edebiliyorum. Yapamadığım her şeyi sarhoşken yaparım, biliyorsun değil mi?" Sarhoş olduğundan doğru düzgün konuşabildiği söylenemezdi ama ben anlıyordum onu.

"Şimdi diyorsundur, sen sadece sarhoşken beni sevdiğini söylerdin, diye. Haklısın. Yalnızca sarhoş olduğumda sana söyleyebiliyordum bunu." Ardından kapıya doğru ellerini sallamaya başladı hızla. "Sakın yanlış anlama beni."

"Seni sevmediğimden değil, sadece utanırdım biraz. Sen hep sevgini hissettirirken suçlu hissederdim çünkü o iki kelimeyi söylemek çok zor gelirdi bana. Bu yüzden, hep içtim. En iyi günümde içtim, en kötü günümde içtim, sabahları kahvaltıda içtim, akşam yemeğinde içtim."

Kalbimde bir sızı oluşurken, kucağıma düşen bir damla yaşla fark ettim ağladığımı. "Sen kimse değildin Soobin. Sana kimseymişsin gibi hissettirdiğim için özür dilerim. Keşke bu dilediğim özürlerin işe yarayacağını bilsem."

"Özür bütün hataları geçirse bile, benim yaptığım hatayı hiçbir özür geçiremez değil mi? Çünkü ben büyük bir hata yaptım. Özür dilerim." Ardından bir takım seslerden sonra, asansörün kapısı açıldı. Asansörden çıkan Taehyun'a bakmıştım ama o hızla Yeonjun'a ilerlediğinden görmemişti beni.

Arkası bize dönük olan bedenin kolundan tuttu ve kaldırmaya çalıştı. "Kalk gidiyoruz." Yeonjun irkilerek kafasını kaldırdı, ardından kendini geri çekti. "Gitmek istemiyorum, Soobin'i görmek istiyorum."

"Öyle bir hakkın olduğunu mu sanıyorsun Yeonjun? Saatlerdir buradasın ama Soobin sana kapısını açmadı. Neden mi? Anlasana, görmek istemiyor işte seni." Yeonjun yeniden ağlamaya başladı. "Ama özür diledim."

"Bir özür işe yarar mı sence gerizekalı." Yaramazdı. "57. 57 kez özür diledim. Bir kere değil." Taehyun sıkıntı ile geri attı başını. "Soobin'i daha fazla rahatsız etme." Yeonjun hışımla  ayağa kalktı. "Soobin benden rahatsız olmaz." Daha çok kendi inanmak istiyor gibiydi. "Oluyor, beni aradı ve seni kapısından almamı ve bir daha gelmene izin vermememi söyledi. Senden rahatsız olduğunu söyledi."

Senden rahatsız olduğunu söyledi.

Yeonjun'un donmuş yüzüne baktım. Üzülmemem gerekiyordu belki ama bir burukluk hissettim içimde. Sessizce Taehyun'a bakıyordu, sesi çıkmıyordu ama gözyaşları birbiri ile yarışırcasına dökülüyordu.

"Yalan söylüyorsun." Birbirlerine bakışlarını izledim. Taehyun ona cevap vermedi. Bu bir tür kabullenişti Yeonjun'un gözünde. Onu kolundan çekerek asansöre yöneldi. O sırada göz göze geldik. Nasıl bir durumda olduğum konusunda hiçbir fikrim yoktu ama Taehyun öyle bir bakmıştı ki acımıştım kendime.

Yeonjun kafasını yere eğdiğinden görmüyordu beni. Kafasını kaldırsa bile göremezdi zaten. Taehyun bir an duraklar gibi olsa da vazgeçerek asansöre binmişti, kolundan tuttuğu Yeonjun ile birlikte.

+×+

bir fice baslamanın ne kadar buyuk bir sorumluluk oldugunu yeniden daha iyi anladım.

elimden geldigince sık bolum atmaya calısıyorum, duz yazıda iyi degilim. bu yuzden texting olarak devam etmeyi dusunuyordum ama bu sahneyi texting yazsam, eminim ki bir eksiklik olurdu icinizde.

okudugunuz icin tesekkur ederim ☆

open the door, yeonbin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin