ondört

1.4K 117 15
                                    

ışıl

kapının sert vuruşlarını duymamla kalp atışlarımın da vuruşları artmıştı. gerçekten geldiğinin bilincine vardığımda aynaya koşar adım ilerlemiştim. bu halimle kapıyı açamazdım. ilk önce aynadaki halime bakıp elimi tarak olarak kullanmış ve saçımı bir şekle sokmuştum. ardından üstümdeki ayıcıkların çay partisi yaptığı kazağımla kuzucuklu şortumu değiştirmek için gardırobuma yönelmiştim.

hızlıca daha normal şeyler giymemle son bir kere daha aynaya baktım. üstümü değiştirdiğim için saçım tekrar bozulmuştu. sinirle saçımı tekrar düzelttiğimde ılgaz’ın sinirli kapı çalma sesleri içeriden gelmeye devam ediyordu. yeterli olduğunu düşündüğümde hızla kapıya koştum. derin bir nefes verdiğimde kapıyı açtım.

beklettiğim için sinirli bakışlarla bana bakan ılgazla birkaç saniyeliğine göz göze gelmiştim. “manyak mısın amına koyayım?” diyerek gözlerimi kıstım. “niye alacaklıymış gibi kapıyı çalıyorsun?” ılgaz ellerini kavuşturup bana bakarken yüzünde sahte bir gülümseme oluştu. “alacaklıyımda ondan.” dedi yavşak bir tonda. “bir öpücük alacaktım.”

ılgaz’a dik dik baktığımda ellerini serbest bırakıp bana geri bakmıştı. yanaklarımı şişirip “lafın gelişi demiştim onu.” dedim homurdanarak. “bende lafın gelişi öpeyim o zaman.” dedi bu sefer gerçek bir gülümsemeyle. kaşlarımı çatarak ona sinirle bakarken kaşlarını kaldırıp indirerek bana imalı bir şekilde gülümsemişti. diyecek bir şey bulamayınca hızla elimi kapıya götürüp kapatacakken ılgaz’ın ayağı buna engel oldu.

“çek o ayağını.” dedim kapatmak için direnirken. “valla bağırırım gaspçı var diye.” benle inatlaşarak ayağıyla beraber eli de devreye girince işim zorlaşmıştı.  birkaç saniye direnmeye devam etmiştim ancak bu şekilde ikimiz de bir yerlerimizi sıkıştırmadan bu inatlaşma bitmeyeceği için pes etmek zorunda kalmıştım.

“tamam tamam..” dedim zor çıkan sesimle. “şey yapacağım dur.”ılgaz dediğim şeyle bir anda durduğunda bana parıldayan gözlerle bakmıştı. durduğu için kapı anlık bana doğru gelip açıldığında uçarak içeriye girmiş bulundu. “ne yapacaksın?” dedi sırıtarak. dediği şeyle yutkunup gözlerimi hafif kaçırdıktan sonra “gerçekten beni öpmek için mi buraya geldin?” diye sordum, gergin bir şekilde.

“pek umudum yok.” dedi yumuşak bir tonda. “ama kısmen evet. sen gel dediğin için geldim.” dediği şeyle gözlerim yerle buluşmuştu. “tamam o zaman.. şey..” diyerek gevelemeye başladığımda bir kaşını kaldırıp bana bakıyordu.“ney?” dedi tekrardan sırıtarak. başımı kaldırmak için kendimle mücadele verirken bir anda ılgaz’ın parmakları çenemi kaldırarak gözlerimizi buluşturduğunda elim onun çenemi tuttuğu eline gitmişti. yüzünde yumuşak bir gülümseme oluştuğunda elim onun elinde sabit duruyordu.

“yüzün kıpkırmızı.” dedi yüzümü tararken. bakışlarım yumuşuyordu ama hala içimde cevaplayamadığım birkaç soru vardı. “yapma..” dedim utangaç ama ciddi bir şekilde. dediğim şeyle elini çekmek için kaldırırken sertçe elini tuttum. “ılgaz.. sana karşılık verirsem..” dedim ciddi bir sesle. “..tekrardan benimle oynayıp bir anda yabancı gibi davranmayacağını nerden bileceğim?”

“ışıl.” dedi gözlerimin içine bakarak. “her şeyi en başından konuşabilir miyiz?” eli aşağıya inmişti ancak elimi bırakmayacak kadar sıkıydı. gözlerimi yumup iç çektiğimde gözlerimi aralayarak ona baktım. “olur, konuşalım.” diye fısıldadım.

konu geçmişe geldiği anda her şey daha da kötüleşiyordu. en çok korktuğum şey bana dönüpte benimle sadece oynamak isteyeceğini söylemesi olurdu. sehpaya iki tane kahve koyduğumda koltuktaki yanına oturdum. en çok merak ettiğim şeyi sormayı çok istiyordum ama gerçek bir cevap alıp alamayacağım konusunda emin değildim.

sarışın komşu # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin