59 15 23
                                    

Upuzun bir aradan sonra yine benn
Kusura bakmayın lütfen çiçeklerim 🥲
Neyse sizi bölümle baş başa bırakıyım öpüldünüz 😘

Bölüm çok kısaaaa 😶‍🌫

_--_-_-_-_-_--_-_--__-_-_-__-_---_-___

Bir katilden çok, uzun saçları ve kırmızı ışığın aydınlattığı yakışıklı yüzüyle masallardan fırlamış bir prensi andırıyordu. Kolları beni duvarla arasına sıkıştırırken yüzü yüzüme iyice yaklaşmıştı.

Güldü. "Sobelendin."

Salgılanan adrenalin ve korku kalp atışımı hızlandırırken can havliyle aklıma gelen ilk şeyi yaptım.

Korkusuz ve ukalaca bana bakan gözlerine aniden gelen cesurlukla baktım. Dizimi özel bölgesine sertçe vurdum. Beni birkaç saniye bırakmasını fırsat bilerek geldiğim yöne doğru koşmaya başladım.

Fakat daha bir iki adım dahi atmadan arkamdan geldiğini anlamıştım. Can havliyle daha hızlı koştum.

"Sabrımı zorluyorsun!"

Sizi hiç bir seri katil kovaladı mı?
Anlık gelen cesurluğumdan eser kalmamıştı. Deli gibi korkuyordum. Bana yetişememesini ummaktan ve daha hızlı koşmaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Cebimden telefonumu çıkardım. Lanet olsun telefon burada neden çekmezdi ki!

Sonunda kırmızı ışıkların olduğu yerden uzaklaşıp -2. Kata yaklaşmıştım. Hemen arkamda olduğunu hissediyordum. Sanki azıcık hızımı düşürsem üzerime atlayıp beni öldürecekti.

-2. Kata geldiğimde önüme çıkan iki kişiyle birden durdum. Jeongini yüzünü seçemediğim biri sımsıkı tutuyordu. Canını yaktığı belliydi. Yüzündeki kanı görünce iyice endişelendim.

Ben durmuştum değil mi? Arkamda hissettiğim nefes, soluğumu kesiyordu. Bir katil tam arkamdaydı.

Geriye dönecekken önümdeki yüzü kapüşonuyla gizlenmiş siyahlı adam konuştu. "Gerçekten kurtulabileceğinizi mi düşündünüz?!" Bir süre bekleyip nefes dahi zor alan Jeongine baktı.
"Komik."

Korkudan titrediğimi hissettim. Vücudum sanki şoka girmiş gibi hareket edemiyordu.
Sanırım asla kurtulamayacak ve ellerinde ölecektik.

Bir dakika ellerinde mi. Ne yani başından beri iki kişiler miy-

Boynuma gelen baskıyla gözlerim karardı. Kendime boşluğa düşüyor gibi hissettim. En son yere yığılırken ayaklarım yerden kesildi. Beni omzuna almıştı sanırım.

Ölüme hiç bu kadar yakın olduğumu hissetmemiştim.

...

Kendime geldiğimde gözlerimi kapalıyken bile rahatsız eder derecede ışık geliyordu. Ellerimle yüzümü kapatmak istedim , ama hayır bir şey bileklerimi sımsıkı tutuyor ve hareket etmemi engelliyordu.

Acıyla ağzımdan bir inilti çıktı. Belim boynum ayak ve el bileklerim koparcasına ağrıyordu.

Neler olduğunu hatırlayınca bayıldığımda giden korku, tekrar tüm vücudumu kaplamıştı. Jeongini görmek için gözlerimi açmak istedim. Göz kapaklarım neden bu kadar korkak ve ağırdı? Ağlamış mıydım?

Bir süre etrafımdaki seslere kulak kesildim. Garip tıkırtılar ve bir nefes alış veriş dışında derin bir sessizlik gibiydi. Aynı fırtına öncesinde olduğu gibi...

Zorlanarak göz kapaklarımı araladım. Ellerim başımın üzerinden bağlıydı, dudak kenarlarım yara olacak derecesinde sıkı bir şekilde bağlanmış ağzım ise ona eşlik ediyordu. Boynumu hala hareket ettiremiyordum. Buz gibi soğuk ve kaygan zemin kanımı donduruyordu.

Kırmzı ışıklar yine heryerdeydi. Fakat burası az önce kaçtığımız yerden farklıydı. Ayrı bir oda gibiydi. O an karşımda benim gibi bağlı kafası önüne düşmüş Jeongini gördüm. Tüm acımı unutup çırpınmaya başladım. Fakat saçma çırpınışlarım elbette onu uyandırmama yetmiyordu.

Arkamdan gelen sesle birden çırpınmayı bırakıp kalp atışımı kontrol etmek istedim. Nefes alış verişimi düzenledim. Fakat göğsümün hala fark edilir derecede inip kalktığını görüyordum. Titreyen göz kapaklarımı kapattım.

Arkamdan gelen adım sesleri tam yanımda durdu. Yüzüme doğru nefes verdiğini hissettim.

"Uyanmışsın güzelim."

Tüm vücudum zangır zangır titremeye başladı. Kaşlarımı çattım ağlamamam gerekiyordu. Kendimi tuttuğum için sanki boğazımda dikenli teller dolanıyordu. Yutkundum acıyla.

"Aaa korkuyor musun?"

Söylediklerini kulağıma fısıldayarak söylemesi sesinin beynimde yankılanmasına neden oluyordu. Gözlerimi açtım; daha ne kadar böyle kalabilirdim ki...

Kafamı çevirmeden gözlerimi ona döndürdüm. Gözlerimin içine bakarken güldü yine. Birkaç saniye içinde yüzündeki gülümseme kayboldu. Eliyle çenemden ve yanaklarımdan kavradı. Sonra arkama doğru eğdi kafasını. Bu sefer daha yakındı.

"Sana bir sır veriyim ister misin?"

Bir gözünü tekrar görüş alanıma getirip sulanmış gözümün tam içine baktı. Ardından tekrar fısıldadı.

"Korkman çok hoşuma gidiyor."

Kendini geri çektiğinde gülüyordu. Nefesimi tuttum görüşümden çıkana kadar. Tam nefesimi vermiştim ki uzaklaşan adımlar tekrar yaklaştı."Birazdan geleceğim merak etme."

Kurtulmalıydım buradan bir şekilde. Jeongini de kendimi de kurtarmalıydım. Benim yüzümden bu durumdaydık ben, merakım ve aptal egom yüzünden!

Ben kendime kızarken Jeong kıpırdanmaya başladı. Kafasını kaldırıp etrafa baktı. Göz göze geldiğimizde çoktan gözyaşlarım kendini bırakmıştı. Benim yüzümden bu haldeydi. Yüzündeki korku, endişe gittikçe büyüyordu ve birbirimize bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyorduk.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum fakat bu sefer iki çift adım yaklaştı.

Sanırım bugün ölüm günümüz olacaktı.
Elveda hayallerim, ailem...



_-_--_-_-_-_-_--_-

Kapüşonlu olan hangi üyemiz sizce?

Ve veeee bundan sonra ne görmek isterseniz eleştiri ve önerilere açığım
Zaten kafamda kişiler var ama merak ediyorum?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RED LİGHTS <Hwang Hyunjin> SKZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin