Final • Gelecek

996 75 5
                                    

Tüm olanların üstünden iki sene geçmişti. Bunun ilk senesi Jungkook için çok zordu. Jimin'in gönlünü almak için her şeyi yapmıştı. Affedilmek için çok çabalamıştı ve nihayet başarmıştı. Bir senedir ise hayatları çok güzel ilerliyordu. İkisi sevgili olmuş geçmişte yaptıkları hataları beraber düzeltiyorlardı.

Jimin kareli pijama takımıyla Jungkook'un evinde koltuğa uzanmış televizyon izliyordu. Jungkook ise birkaç işini halletmek için dışarı çıkmıştı. Onunla gitmemesinin sebebi ise kendini halsiz ve yorgun hissetmesiydi.

Çalan kapıyla Jimin kaşlarını çatarak kapı tarafına baktı. Jungkook anahtarsız gitmezdi bu yüzden kapıyı çalacağını düşünmüyordu Jimin. "Belki de Yoongi hyung gelmiştir." Oflayarak yattığı yerden kalktı. Terliklerini ayağına geçirdi ve kapıyı açmadan önce aynada kendisine bakıp gülümsedi.

Kapıyı açtığında gördüğü bedenle gülümsemesi yüzünde dondu. Yutkundu ve yıllardır görmediği bedeni görmenin acısını içten içe hissetti. Üzerinde garip bir ağırlık hissetti. Onu ne zamandır görmemişti, kaç ay, kaç sene olmuştu?

Ne kadar da değişmişti. Saçlarını uzatmıştı. Gözlerinde lens vardı. Renkli lens kendi göz rengini saklamıştı. Giyim tarzını oldukça geliştirmişe benziyordu. İkili arasında geçen uzun bakışmayı bozan o oldu. "Konuşabilir miyiz?" Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. O da yıllar sonra Jimin'i görmesiyle içinde oluşan duyguları ağır bir şekilde hissediyordu.

.

"Nasılsın?" Taehyung içini yiyip bitiren pişmanlıkla konuştu. Kardeşim dediği insana bunları yapmıştı. Çok utanıyordu kendinden. "İyiyim." Dedi Jimin. Ona ne diyeceğini, ne yapacağını, nasıl davranacağını hiç bilmiyordu. Sen diye sormak gelmedi içinden. Yıllardır onu merak etmemişti. Ettim dese yalan olurdu. Gözü açıldığında ve Taehyung'un kendisine yaptığını bütün gerçekleriyle fark ettiğinde yaşananlarla beraber onu da unutmuştu.

Kardeşim dediği insanı.

"Burada olmamdan rahatsız olduğunu biliyorum. Çok vaktini almayacağım zaten." Açık kahverengi saçlarını gözünün önünden çekti. "Zamanında sana büyük yanlışlarda bulundum ama emin ol bedelini misliyle ödedim." Derin bir nefes aldı ve dudağını ısırdıktan sonra konuşmaya devam etti. "Ailemi, kardeşim dediğim insanları kaybettim. Hırsım her şeyin önüne geçti ama Jimin ben çok çocukmuşum. Ben büyümemişim bakınca. Burayı bırakıp gittiğimde büyüdüm ben. Ben sana büyük bir kazık attım ve bunu fark ettiğim andan beri çok acı çekiyorum." Jimin dudaklarını birbirine bastırdı. Bunları duymak istiyor muydu? Evet, kendine yapılan tüm haksızlıklar için özür istiyordu. Bunu hak ediyordu.

.

Jungkook eve gelir gelmez sevgilisine çorba yapmaya başlamıştı. Jimin ise tezgaha oturmuş yavaş yavaş ayaklarını sallıyor onunla bugün naptığına dair sohbet ediyordu. Jungkook Taehyung'un gelmesine Jimin kadar şaşırmıştı. Yine de pek yorumda bulunup geçmişi eşelemek istemediğinden sevdiğini dinlemiş ve makul cevaplarla konuyu kapatmıştı.

Çorba pişmeye devam ederken Jungkook karıştırmayı bırakmış sevgilisinin bacaklarının arasına girip dudaklarına bir öpücük bırakmıştı. Jimin ani öpücüğe karşı her ne kadar anı kaçırsa da eliyle ağzını kapatıp kaşlarını çattı. "Hastalanacaksın!" Jungkook omuz silkti. "Bebeklerin hastalığı bulaşmaz ki!" Jimin kahkaha atıp aniden aldığı iltifatla karışık cevaba karşı ellerini onun boynuna doladı.

"Mmm bu cilve mi?" Jungkook dudağını ısırdı ve konuştu. Jimin dudaklarını ıslattı. "Bilmem öyle mi ki?" Jungkook onun dudaklarına uzanırken kendinden geçmiş sarhoş bir gülümseme hakimdi yüzünde. "Öyle." Dudakları birleştiğinde ikisi de memnun bir gülümseme bıraktılar. Buraya kadar kolay gelmemişlerdi.

Bitsin bu ficccc
Yazamıyorum
Yeto

Lie- Jikook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin