9 | 𝘼𝙮𝙧ı𝙡ı𝙠 𝙜𝙪̈𝙣𝙪̈

22 5 9
                                    


Genç kız telefonuna ardı ardına gelen mesajlardan bunalmış ve telefonu uçak moduna aldıktan sonra rahatlamak için duş almaya karar vermişti. Duşa gireli çok uzun süre olmamıştı ki zilin ardı ardına çalması yüzünden aceleyle çıkmış ve kim olduğuna baktıktan sonra kapıyı açmıştı. Arkadaşları gelmişti.

"Kafayı mı yedin? Bizi ne kadar korkuttuğundan haberin var mı?" İçeri girer girmez söylenmeye başlayan Yunjin'e bir cevap vermeden arkasını döndü. Yürümeye başladığında kendini tutamayıp konuştu.

"Korkacak bir şey yok. İzninizle," dedi ve banyoya girip kapıyı kilitledi.

Arkadaşlarının neden bu kadar endişelendiğini anlayabiliyordu Sooyun. Muhtemelen hakkında çıkan dedikoduları fazla kafaya taktığını ve her gün telefonuna gelen yüzlerce hakaret içerikli mesaj yüzünden kendisine herhangi bir şekilde zarar verebileceğinden korkuyorlardı.

Bu zararı fiziksel olarak hiçbir zaman kendisine vermemişti fakat mental olarak iyi bir durumda değildi. Bu söylentiler nasıl ortaya çıkmıştı veya kim çıkarmıştı bilmiyordu ama merak da etmiyordu. Çünkü her ne şekilde olursa olsun sonuç belliydi. Sooyun artık çevresindeki çoğu kişinin gözünde birden fazla kişiyle ilişkiye girip sevgilisini aldatan bir s*rt*kten ibaretti.

Neyse ki Soobin hala yanındaydı. O da gitseydi toparlanabileceğini sanmıyordu genç kız.

Duştan çıktığında salona, arkadaşlarının yanına, değil doğrudan mutfağa ilerlemişti. Oraya gittiğini gören Jimin de peşinden gitmiş ve kapı pervazına yaslanarak arkadaşının çökmüş omuzlarını izlemişti kısa bir süre.

"Daha ne kadar orada dikileceksin?" Sooyun kapıya arkası dönük olmasına rağmen ayak seslerinden gelen biri olduğunu anlamış ve arkasını dönmeden konuşmuştu. Jimin anlık duraksamanın ardından yanına adımladı ve bir bardak su doldurup Sooyun'un eline tutuşturdu.

"Soobin aradı sen duştayken." Sooyun duyduğu isimle dondu kaldı. Her ne kadar hakkında konuşulanlar tamamen söylenti olsa da böyle bir durumun içinde olduğu için bile kendini Soobin'e karşı suçlu hissediyordu.

"Ne dedi?" Gerginlikle gelecek cevabı bekledi.

"Buluşmak istiyormuş. Sesi bir garipti, anlayamadım ne olduğunu." Sooyun içine yayılan kötü hissi görmezden gelmeye çalışarak bardağındaki suyu bitirdi.

"Hazırlanayım ben o zaman." Jimin gülümsedi ve salona diğerlerinin yanına döndü.

Sooyun odasına gittiğinde hava sıcaklığını kontrol etmek için camını açmış ve pişman olarak geri kapatmıştı. Hava buz gibiydi, bulutlar kararmıştı.

"Umarım yağmur yağmaz." Kendi kendine mırıldandıktan sonra hazırlanmak için dolabına yöneldi.

Hazırlandığında telefonunu uçak moduna aldığı aklına gelmiş ve uçak modundan çıkardıktan sonra çantasına koymuştu.

Ayakkabılarını giydiği sırada telefonu çalmış ve arayanın Soobin olduğunu görünce gülümsemişti.

"Efendim sevgilim?" Karşı tarafta kısa bir sessizlik ardından iç çekiş sesi duyulmuştu. Soobin konuşabileceğini hissettiğinde yutkunmuş ardından konuşmuştu.

"Hazırsan hep buluştuğumuz parkın oraya gel. Ben varmak üzereyim, bekliyorum." Sooyun, Soobin'in sesini duyunca Jimin'in ne demek istediğini anlamıştı. Sesinde Sooyun'un alışık olmadığı türden bariz bir soğukluk vardı. Sooyun bozuntuya vermemeye çalışsa da yüzündeki tebessüm çoktan solmuştu.

"Tamam geliyorum." Soobin başka bir şey demeden telefonu kapatmıştı. Başını geriye yatırdı ve gökyüzüne baktı genç adam. Yorgundu, uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordu. İçinde onu boğan kasvet yetmiyormuş gibi yağmur da yağacak gibi görünüyordu. Sooyun'u beklerken tekrar düşünmeye başlamıştı bile.

Neredeyse iki haftadır Sooyun'un adı sürekli farklı bir isimle anılıyor ve Soobin bundan fazlasıyla rahatsız oluyordu. Sooyun her ne kadar Soobin'e olayın büyüklüğünü yansıtmamaya çalışsa da ve Soobin de her ne kadar bilmiyormuş gibi davransa da bu durumdan oldukça rahatsızdı.

Ve artık daha fazlasını kaldıramayacak gibi hissediyordu.

"Soobin?" Tanıdık sesle düşüncelerinden sıyrılmış ve Sooyun oturduktan sonra banktan kalkmıştı. Genç kız ne olduğuna anlam veremiyordu. Soobin çok farklı görünüyordu.

"Neden kalktın? Hava soğuk yanıma otur da ısınalım." Sooyun içindeki gerginlik ve korku yüzünden tereddütle konuşmuştu.

"Ayrılalım." Soobin'in ağzından çıkan tek bir kelime ile Sooyun neye uğradığını şaşırmıştı. Korktuğu başına gelmişti.

"Soobi-" Konuşacağı sırada Soobin keskin bir şekilde kelimeleri ağzına tıkmıştı.

"Adı bir sürü kişiyle anılan biriyle daha fazla birlikte olmak istemiyorum." Sooyun'un gözyaşları firar etmeye başladığında Soobin kayıtsızca gözlerine bakmaya devam ediyordu.

"Daha fazla buna katlanabileceğimi sanmıyorum, ayrılalım." Sooyun Soobin'in soğuk bakışlarını görmeye daha fazla dayanamamış ve başını önüne eğmişti.

"Bir kere bile dinlemeyecek misin beni?" Sessizce mırıldandığı için Soobin'in duymadığını düşünse de aslında duymuştu fakat bir tepki vermemeyi seçmişti. Sooyun'un içinde fırtınalar kopuyor fakat bunu dışarı yansıtamıyordu. Soobin çoktan kararını vermişti. Ne söylese de değiştiremeyecekti.

"Tamam," dedi başını kaldırırken. "Eğer ayrılınca daha mutlu olacaksan ayrılalım."

"Yeni hayatında iyi şanslar Sooyun." Soobin'in son cümlesi bu olmuştu ve sonrasında arkasına bakmadan parktan uzaklaşmıştı.

Sooyun tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakmış ve ağlamaya başlamıştı. Konuşmaları sırasında hafif çiseleyen yağmur hızlanmış ve genç kızı baştan aşağı ıslatmıştı.

"Bari sen yanımdasın diyordum. Sen de gittin, şimdi kimsesizim. Lütfen beni bırakıp gitme. Çok uzaklara gitme lütfen." Kendi kendine mırıldanıp burnunu çekmiş ve daha fazla orada kalmak istemediğinden oturduğu banktan kalkarak yavaş adımlarla evin yolunu tutmuştu.

Soobin parktan ayrıldıktan sonra yağmurun bastırmasıyla koşmaya başlamıştı. Yorulduğunu fark ettiğinde olduğu yere çökmüş ve yağmurun altında ağlamaya başlamıştı. Ne yaptığını bilmiyordu, iyi değildi. Ağırlık yaptığı için üzerindeki ıslanan ceketi çıkarmış ve yolun bir kenarına atmıştı. Üzerindeki kolsuz tişört yüzünden üşüyordu fakat bu şu an için düşündüğü en son şey bile değildi.

İçinden geldiği şekilde bağırmış ve yumruğunu peş peşe asfalta vurmuştu. Acısını hissetmediği için tekrar tekrar vurmaya devam etmişti.

Kalbinin üzerine büyük bir ağırlık çökmüştü. Nefes alamadığını hissediyordu. Buradan gitmesi gerekiyordu. Olabildiğince uzaklara...

💔

Ayrılık günlerine de kısa bir değinmek istedim. Umarım duyguyu size geçirebilmişimdir. Uykulu yazdığım için pek öyle olduğunu düşünmüyorum belki daha sonra düzenlerim ♡

Sonraki bölüm final 🥺

🖋 _110524_ #yazılıştarihi

🖋 _110524_ #yazılıştarihi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝘓𝘰𝘷𝘦 𝘔𝘦 𝘈𝘨𝘢𝘪𝘯 | 𝘊𝘩𝘰𝘪 𝘚𝘰𝘰𝘣𝘪𝘯 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin