Kaosun Gölgesinde

16 2 0
                                    


 Sabahın erken saatlerinde, içeriye giren televizyon haber sesiyle birlikte gözlerimi açtım. Uykumun hafifliği hemen dağıldı ve karanlık düşlerin izleri  zihnimde dolaşmaya başladı. Kenarda duran telefonuma gelen bildirimlere baktığımda dümn yayınlanan haberle ilgili bir sürü yazı okunmayı bekliyordu. Restorandan gelen bildirimde ise aksi bir haber gelene kadar restoranın kapalı olduğunu haber vermişti. Ciğerlerime derin bir nefes çekerek bedenimi yavaşça yataktan kaldırıp, adımlarımı odanın kapısına doğru ilerleterek odamdan çıktım ve sessizce salona ilerledim. Büyüknannem ve büyükbabam koltuklara oturmuş korku ve endişe haliyle televizyonu izliyorlardı. İçimde, dün gece gördüğüm acil yayın haberiyle ilgili bir endişe vardı, ancak bunu dışarıya yansıtmamaya çalıştım. Babam eve henüz gelmemişti. Evde sessizlik hakimdi. Gözlerimi televizyon ekranına diktim ve haberlerin sesini dinlemeye başladım. Haber spikeri, kravatı sıkıca bağlanmış, profesyonel bir duruşla kameraya bakarak o gür sesini bizlere sunmaya başladı:

"Sevgili izleyiciler, bugün sizlere son güncelenen önemli bir haberle gelmek zorundayız. Şehrimizde kritik bir durumla karşı karşıyayız. Karantinaya alınmış  hastaneden, virüslü hastaların kaçtığına dair korkutucu haberler bugün bizlere ulaştı."

Spikerin sesi, odanın içinde yankılanıyordu. Söyledikleri, içimi bir endişe dalgasıyla dolduruyordu.

"Bilim insanları, bu virüsün son derece tehlikeli olduğunu ve hızla yayıldığını belirtiyorlar. Kaçan hastaların şu an nerede olduklarına dair bir bilgi bulunmamakla birlikte, halkımızın bu duruma karşı son derece dikkatli olması gerekiyor."

Gözlerimiz ekranı dikkatle izlerken, spikerin her kelimesi içinde gizli bir tehdit barındırıyordu.

"Dışarıda dolaşmak, şu an için son derece tehlikeli olabilir. Lütfen, toplu alanlardan ve kalabalıklardan uzak durun. Kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için hijyen kurallarına dikkat edin."

Spikerin ifadesi, ciddiyetini korurken bile içindeki kaygıyı belli ediyordu. Haberin ağırlığı, ekranın karşısında izleyen herkesin içini ürpertiyordu.

"Hükümet yetkilileri, vatandaşlarımızı uyarıyorlar. Lütfen, sokağa çıkmayın ve evlerinizde kalın. Güvenliğiniz ve sağlığınız, şu anda en önemli önceliğimiz."

Spikerin sesi kesildiğinde, ekran karardı ve odanın içinde sessizlik hakim oldu. Herkes, duyduklarıyla baş başa kalmış gibi görünüyordu. Endişe dolu bir sessizlik içinde, geleceğe dair belirsizliklerle boğuşuyorduk. Bu haber, içimde bir şok etkisi yarattı. Virüsün yayılması ve kaçan hastaların tehlikesi, zaten var olan endişemi katladı. Babamın eve dönmemesi de içimdeki endişeyi daha da arttırıyordu. Belki bir yerlere sızıp kalmıştı, belki bir yerlerde sıkışıp kalmıştı. Bu isteğimi bile hakketmediğini düşünüyordum ama gözlerimi yavaşça kapatarak umarım iyidir, diye içimden geçirdim. 

Televizyondan gelen sesler tekrar dikkatimizin oraya dönmesini sağlamıştı. Virüsün giderek daha da tehlikeli bir hal aldığını belirtiyordu. İnsanların panik içinde koşuşturduğu görüntüler, içimi huzursuzlukla doldurdu. Şehrimiz, karanlık bir gölge altında çalkalanıyordu, herkesin korku ve endişe içinde olduğu bir ortamda ben de sessizce oturdum.

Bu haberi duyduktan sonra kafamda bin bir düşünce dolaşıyordu. Ne yapmalıydım? Ailemi korumak için ne yapabilirdim? Endişelerim ve korkularım beni sardı ve içimde bir çaresizlik hissi belirdi. Ancak şimdi, soğukkanlı olmalıydım. Panik yapmak yerine, mantıklı düşünmeli ve adımlarımı buna göre atmaya çalışmalıydım. Bu düşüncelerle dolu bir sessizlik içinde, televizyon ekranına bakarken, içimdeki korkuyu bastırmaya çalıştım.

YİTİRİLENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin