38' Yazardan Sözler.

8 0 0
                                    

Bir çoğunuzu temsilen konuşmam gerekirse ben aranızdan herhangi birinizim. Bir çocuk, bir genç, bir kadın, bir annenin evladı ya da kimsesiz biri. Siz bende ne görmek isterseniz, ben oyum. Söz, şiir ve roman yazmaya başladığım zamanlarda temel amacım kendimi bulmaktı. Ben kimim? Neden var oldum? Ne yapmak istiyorum ve Neden var olmaya devam ediyorum... Hayatım boyunca bunu merak ederek yaşadım. Kimi zaman cevaba çok yaklaştım, bazen yakınından dahi geçmiyor gibi hissettim.

'Ama aramızda kalsın tamamen tatmine ulaşamadım.' Belki ulaşamayacağımda. Tek bildiğim vazgeçmemem gerektiği. Şu an bu satırları okuyan herhangi biriniz. Sen. Senin kim olduğunu bilmiyorum. Ne için var olduğunu ya da ne yapacağını. Bilmem de gerekmez bence. Yaşın ya da kim olduğun kimseyi ilgilendirmiyor ama ne yaptığın ve yapacağın çok önemli.

Belki sen de benim gibi amacını ya da neden var olduğunu bilmiyorsun. Mühim değil. Tek önemli olan neden yaşadığın, önceliklerin ve bir şeyler yapmak isteyip istememen. İstiyor musun? Senin için aşağıya biraz boşluk bırakacağım hadi bana içini dök. Belki konuşacak kimsen yok. Ya da düzinelerce insan var ama 'yok'. Merak etme. Benden sır çıkmaz.

;)

İçini döktüysen devam edebiliriz.

Geçmişte konuşamadıklarımız ve yahut susturulduğumuz şeyler gelecekte gün yüzüne çıkmaya başladığında aslında sorunun bizde değil de bize yaşatılanlarda ( yaşatılması gereken ama yaşatılmayanlarda ) olduğunu anlıyoruz. Çok basit gelecek belki ama her şey çocukluğa dayanıyor. Yani ebeveyn olmak her yiğidin harcı değil. Öyle pazardan meyve seçip almaya benzemez anne babaya sahip olmak.

Örnek verecek olursam bazı semt pazarlarında kovaya doldurup seçmeceye izin vermeden patates satan tablacılar olur ya hani. O seçtiği ve kovaya doldurduğu patateslerde çürük olup olmayacağını ön göremediğimiz gibi, anne ve babamızı da ön göremeyiz. Tamamen şansınıza göre denk gelir. Ama satıcı bunu ön görebilir. Çünkü o tablaya yerleştirmeden önce patatesleri alan hatta belki de yetiştiren oydu ve onları satarken bilinçli. ( Tablacı= Tanrı, Patatesler = Ebeveyn ) Büyütüp biçtiği sebze ve meyvelerin taze olması elbette ürün sahibini memnun eder, ancak çürük diye bir şey olmasaydi eğer tazelere aynı gözlerle bakılır mıydı?

'İyi bir evlat olmak için çok çalıştım, sürekli derslerime odaklanıp , notlarım için o kadar endişeli zamanlar geçirdim ki çocuk olmaya bile vaktim olmadı. Çünkü biliyordum, bir insandan önce (her şeyden önce) iyi evlat olmam gerekiyor.' Diyen biriyle karşılaştığınızda ona vereceğiniz ilk tavsiye ne olurdu? Benim tavsiyemi merak edecek olursanız önceliğini insan olmaya vermesini söylerdim. Çünkü her insanda iyi evlat olabilme kapasitesi vardır ama her evlat insan olamaz.

Önceliğimiz o kadar önemli ki yabancı bir profesör ( Kim Emerson) bu konu hakkında çok güzel bir yorumda bulunmuştur.

Önümüzde boş bir kavanoz olduğunu baz alalım. Hemen yanında ise bu malzemeler bulunuyor ; Golf topları, çakıl taşları , kum ve bir şişe bira. Şimdi okuduklarınızı gözünüzde canlandırmanızı rica ediyorum.

Kavanoza golf toplarını doldurduk. Sizce dolu görünüyor mu?

Dışarıdan bakıldığında evet ama henüz değil.

Sırada çakıl taşları var. Koymaya başladığımızda ufak tefek boşlukları doldurdu. Şimdi tamamen doldu mu? Hiçbir şey düşünmezsek ve dosdoğru bakıp (görmezsek) evet doldu. Ama kum çakıl taşları ve Golf toplarından arta kalan boşluklar için hala uygun. Kumları doldurmaya başladık ve evet işte şimdi tamamen dolu bir görüntüye ulaştık.

Sizlere doğrudan Profesör Emerson'un konuşmasını aktaracağım :

Hepimizin yaşamak için tek bir amacı var. Olan her şeyin arasında uçup giden bir gölgedir o. Her şeyi başarma yeteneğine sahibiz. Gerçekten her şeyi. Tabii ki zamanımızı akıllıca kullanırsak. ( Yukarıda belirttiğim kavanozu doğrudan aktardığım sırada doldurur. )

SÜKUNET ÇIĞLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin