Evde canım çok sıkılıyordu. Her gün aynı şeyleri yapmaktan çok sıkılmıştım. Bunu Cris'e söyledim, o da bir şeyler yapacağını söyledi. Babam neredeyse hiç aklıma gelmiyordu. Neden bilmiyorum ama sanki artık onu umursamam gerekmiyormuş gibi hissediyordum. Neden böyle düşünüyordum ki? Boşverip oturduğum yataktan kalkarak odadan çıktım. Merdivenleri yavaşça aşağı inmeye başladım. Artık tamamen yürüyebiliyordum ama bazen dengemi kaybediyordum. Aşağı indiğimde evde hiç ses yoktu. Hava almak için bahçe kapısını aralayıp ilerideki sandalyelerden birine oturdum. Bir süre gökyüzünü inceledim. Birden evin içinden yüksek bir ses gelince yerimde sıçradım. Evin içine baktım ama ev sessizleşmişti. Korktuğum için bahçede kalmaya devam ettim. Bir süre sonra tekrar bir gelince ayağa kalktım. Sanki biri tahtaya vuruyordu. Merakıma yenik düşüp eve girdim ve sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Ses evin çatı katından geliyordu. Merdiveni açtım ve oraya tutmadım. İçerisi fazla aydınlık değildi. Birkaç adım atınca ilerde bir gölge gördüm. Korku ile geri adımladım. Tam aşağı inecektim ki "Lucas" tanıdık bir ses adımı söylemişti. Düşündüğüm kişi olması umuduyla gölgeye dönüp koşarak yanına gittim. Babamdı, her yeri kan içindeydi. Gözlerini zar zor açık tutuyordu. "BABA! NOLDU SANA? SANA BUNU KİM YAPTI"
"Lucas, o dört yarattıktan uzak dur. Kaç git, onlar insan değil..."
Babamın dediklerini kavramaya çalışıyordum. İnsan değil mi?
"Baba ne demek istiyorsun?"
Babam cevap vermeden yüzüme baktı. Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum.
"Git Lucas, Kaç." Dedi babam. Yutkunarak babama sarıldım ve aşağı indim. Evde kimse yoktu.
Ana kapıya gelince donakaldım. Kaçsamıydım? Beni de babam gibi... Hayır, yapmazlar. Elbet bu işin içinde bir iş vardır. Kapı açılınca içeri Cris girdi. Elinde bir sürü poşet vardı. Bana bakınca endişe ile yanıma geldi. Geri adımlamamak için kendimi zor tuttum
"İyi misin güzelim, bir şey mi oldu?"
Sadece yüzüne baktım. Cevap veremedim. Elindekileri yere bırakıp dibime girdi.
"Bir şey mi oldu Lucas? Bir yerini mi incittin?" Dedi. Anlamaması için başımı salladım. "Başım çok ağrıyor." Dedim. Fakat sesimin titremesini engelleyememiştim. Cris elimden tutup koltuğa ilerletti ve oturdu. Benide yanına oturttu. "Cris, bana yalan söylemene gerek yok. Korkma sana ne yaparsan yap zarar vermeyiz. Hadi anlat bana ne oldu"
"Hayır, size inanmıyorum. John boynunumu kanatmıştı. Sizden korkuyorum. Ne istiyorsunuz benden? Nesiniz siz? Babam neden çatı katında? Neden ona zarar verdiniz?" Demiştim. Ama kendimi tutamamıştım. Cris şaşırmıştı. "Diğerleri gelince sorularının hepsini cevaplayacağım güzelim. Sen sakin ol. Kimse sana zarar vermeyecek." Dedi.
Sessizce diğerlerinin gelmesini bekledik. Geldiklerinde Cris onlarla mutfakta konuşmuştu. Şimdi ise herkes salonda oturuyordu. Dördü de bana bakıyordu. Bu da beni korkutuyordu. İlk konuşan Alex oldu. "Bak Lucas. Biliyorum kafanda bir sürü soru işareti var. Ama ilk önce şunu netleştirelim. Sana asla zarar vermeyiz. Senin canın hatta sizin canınız yapacağına benim canım yansın." Dedi. "Beki o zaman babam neden o halde?"
Bunu da John yanıtladı. "Çünkü baban aslında çok iğrenç biri." Dedi öfkeyle.
"Ne demek istiyorsun?" Dedim.
"Dördümüzüde bebekken kaçırdı ve kendi evine hapsetti. 27 yıldır onun tacizlerine, bize uyguladığı şiddete, bizi aşağılamasına ve en sonunda bizi satmasına, bize yaptığı işkencelere maruz kaldık. Biliyorum bize inanmak istemiyorsun ama gerçek bu. O adam yaptıklarının cezasını çekecek." Dedi.
Şok içindeydim. Babamın böyle biri olduğuna inanmak istemiyordum. Ama içimden bir ses onlara inanmam gerektiğini söylüyordu. Kelvin'in gözleri dolmuştu. Alex ona sarılmış sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bana neden zarar vermiyor o zaman?" Dedim.
"İlk başlarda iyi davranıyor. Bize karşı da öyleydi. Zamanla tavırları değişti." Dedi Kelvin gözyaşlarını silip. Gözlerim dolmuştu. Hıçkırıklarımı tutamadım. Birkaç dakika ağladım. Onlarsa içimi dökmemi beklediler. Onlarda ağlamak istiyorudu belki. Gözyaşlarımı silip, "peki siz nesiniz?" Dedim. Alex, "biz insan değiliz Lucas. Bize halk dilinde kan emici diyorlar. İnsanların kanları ile besleniyoruz. Eğer 4 ayda bir insan kanı içmezsek etrafımızdakilere istemeden zarar veriyoruz." Dedi. Bu John'un kanımı içmesini açıklıyordu. Ayağa kalkıp "ben biraz duyduklarımı sindireceğim." Diyerek yukarı çıktım ve yatağa uzandım. Onlarda peşimden gelip yanıma uzandılar. Kendimi tutamayıp arkamı döndüm ve John'a sıkıca sarıldım. O da gülümsedi ve saçlarımı öptü. Bir süre sonra bilincim kapandı.Parmaklarım koptu.. ama sizin için değerrrr❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tesadüf bxbxbxbxb
Vampirayakları tutmayan bir çocuk ve dört vampir ilk defa hikaye yazıyorum lütfen fikirlerinizi belirtin