Hikaye Özeti : Japonya'ya döndüğünüzde hasta olan annenize destek olmak için yurt dışına seyahat ettiniz. Ancak Kore'ye vardığınızda, size fayda sağlayabilecek bir anlaşma teklif eden bir yabancıyla tanışana kadar her şey kötüye gitti. Ama bu özel karşılaşmanın tüm hayatınızı değiştireceğini kim bilebilirdi…
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Günün büyük bir kısmını odanızda ağladıktan sonra yüzünüzü yıkamak için banyoya gittiniz. Bulaşık yıkarken yansımanıza bir göz attınız ve boynunuzda mor bir morluk gördünüz, bu morluğun aslında Gun'ın size verdiği işaret olduğunu anladınız. Lanet olsun, o piç.
Banyodan çıkıp yatağa düştüğünde derin bir nefes aldın. Önemli bir mesajınız olup olmadığına bakmak için telefonunuzu açtınız ama şaşırtıcı bir şekilde hiçbir şey yoktu. Annenle ilgilenen hemşire bile mesaj bırakmadı. Daha sonra telefonunuzdan saate baktığınızda akşam yemeği vaktinin geldiğini gördünüz. Birkaç saat önce olanlardan sonra onu göreceğiniz düşüncesi bile hemen korkuya kapıldınız.
İsteksizce odanızdan çıktınız ve rahatsız edici ve tuhaf bir akşam yemeğini bekleyerek alt kata yöneldiniz. Ancak yemek alanına vardığınızda yemeğin tabakta hazır olduğunu gördünüz. Bu seferki, plastik ambalajla düzgünce kaplanmış küçük patatesli ve yeşil fasulyeli biftekti. Üstüne bırakılan bir notu gördünüz ve onu alıp yüksek sesle okudunuz.
“Beni beklemeyin. İlgilenmem gereken acil işler var. Yiyecek soğuksa mikrodalgada ısıtın.”
Nota baktın, sonra elinde buruşturup bir kenara fırlattın. Inanılmaz. Üzgünüm bile değil mi? Peki bu saatte nereye gitmiş olabilir?
Gun'un aslında Seul şehrinin bir yerinde bir barda oturduğunu bilmiyor muydunuz? İkinizin arasında yaşananlardan sonra ne yapacağını bilemediği için bir süre orada kalmaya karar verdi. Sorunlarını bir kenara bırakmaya karar verirken düşüncelere dalmıştı. Barmen yalnız olduğunu görünce yanına yaklaşıp
"Ne istersiniz efendim?"
diye sordu. Gun sigarasından tedirgin bir iç çekti.
"Ben buzlu bir viski içeceğim."
Bar görevlisi onun için bir kokteyl bardağı hazırladı ve bardağına büyük bir buz topu doldurdu ve güzel bir şıngırtıyla yere indi.
"Bunu ne tür bir viskiyle eşleştirmek istersiniz efendim?"
Parmağını endişeyle tezgaha vururken ağzından sigarasını çıkardı.
"Bana elindeki en pahalı olanı ver."
Barmen, Macallan Valerio Adami 1926'yı bardağına döküp ona verirken başını salladı. Gun barmenden bardağı aldığı anda, viski boğazına kadar yanarken bardaktan birkaç ağır yudum aldı.
