Kusura bakmayın bu bölümü yayınlamıştım ama bazı eksiklikler olduğunu farkettim. Sizce de Karlos'la Yaren'in hemen kaynaşması tuhaf değil mi? Bence tuhaf. Anlayışınız için sonsuz teşkkürler :))
Alarmın çalmasıyla tüm bu düşüncelerden arınıp. Ayağa kalktım. Ayağa kalkmakta biraz zorluk çektiğim doğrudur. Güçsüzdüm çünkü, bu hayat yolunda tek yürüyordum. Kendime aşık edeceğim, duygularıyla oynayacağim bir insanoğlu vardı. Adı Karlos muydu neydi? İspanyol felandır heralde. Yakışıklıdır diye düşünüyorum Carlos Martin felan olmasın. Saçmalamayı kes Yaren. Acaba onu yüzüstü bırakacağımda neler hissedecek? Ben çok iyi biliyorum yarım kalacaktı. Kimseye güvenmeyecekti. Ama bi soru vardı ki onu kendime aşık edebilecek miydim? Tamam tamam hadi yaren sesini kes ve giyin. Açıkcası ne giyeceğimi bilmiyordum. Pek insan içine çıkmadığım için giyecek güzel bi şeyim yoktu.
Ayağıma bir kot geçirdim. Biraz yıpranmıştı ama olsun. Bir tane tişort giymiştim. Sanki üstüme başıma bakacaklar.. Zaten küçük bir evmiş. Kendimi acındırmam gerekmiş. Gamze öyle dedi. Onların yanında çalışmaya başlamak zorundaymışım. Özaltungiller 'in bir restorantı varmış. Güzle yemek yaparim ama. Teallam nelerle uğraşıyorum böyle ben.
-
Telefonumun çalmasıyla tüm bu düşüncelerden arınıp kimin aradığına baktım. Gamze. İti an çomağı hazırla. "Ne var?" dedim itici bir sesle.
"Bugün saat 1'de. Unutma" dedi ve yüzüme kapattı bu kadını öldürücem.
-
Yatağıma toplayıp ninemin kahvaltı hazır demesiyle odadan çıktım. Ve merdivenlerden hızla koşarak aşağı indim. Kahvaltı sofrasına oturdum ve tıkınmaya başladım. Ninem saolsun gözleme yapmış bana. Tıka basa doyduktan sonra kapıya doğru ilerdim. Ama ondan önce camdan dışarı baktım, araba beni bekliyor ve etrafında bir çok kisi. Ne çok hayranım var. Tabiki şaka yapıyorum hayranım felan yok. Herkes arabaya bakıyor. Ninemle vedalaştım bu benim için kolay olmamıştı onu çok özleyeceğim. "Sık sık gel. Kapım sana hep açık." dedi gözünden bir kaç damla yaş gelerek. "Peki canım benim unutur muyum seni hiç?" dedim sımsıkı sarıldık. "Ağlama artık seni çoook seviyorum" dedim ve arabaya bindim.
-
Sessiz geçen bir yolcuğun ardından, eve gelmiştik işte. Eve girdim. Biraz bakımsız ama olsun. Temizleyip silip süpürdüm. Camdan dışarı baktım. Bu mahallede ki tüm evler böyleydi. Sanki benim evim daha bakımsızdı. Komşulari bekliyorum. Artık gelsinler uyuyacağım yahu daha ben.
••••••••••••••••••••••••••
ÖzaltungillerYeni komşuları nasıl biriydi acaba. Karlos ta Ferdi gibi komşusuna aşık olabilir miydi? Olur mu olur... Karlos dayanamayıp babasına "Baba kimmiş bu kız?" diye sordu. "Adı Yaren, annesi babası yokmuş. Bir işi henüz yokmuş. Burası babasından kalmış." "Anladım.. Yarım kalmış desene. Belki hayatımın aşkını bulurum" "Goy Goy yok Karlos Goy Goy yok" dedi Kandemir gülerek. Hepsi kahkaha attılar. Kandemir Derya'yı Yaren'e gönderdi ve yemeği davet ettirdi. Yaren ise kabul etmek zorunda kalmıştı. Başka çarssi yoktu. Çünkü buzdolabı bomboştu.
2 saat sonra.
Uyumayı kesip, saate baktım saat 8'e geliyordu. Hemen kalkıp giyindim. Ve evden çıktım. Özaltungillere vardım. Kapayı çaldım. Derya kapıyı açtı ve o güzel gülüşüyle beni selamladı. Gerçekten çok güzel gülüyor. En çokta gülünce kısılıyorlar ya gözleri onu seviyorum. İçeri girdim. Masa felan her şey hazır. Beni güler yüzle selamladılar. Bende onlara aynı karşılığı verdim. Üstümden montumu çıkarıp astım. Ve herkesle tokalaştım. Savaş adlı insanoğluyla tokalaşırken bana kötü bakışlar atıyordu. Bununla işimiz var aga ya. Ferdi, Kando Abi derken sırada Karlos olduğunu anladığım insanoğlu vardı. Çok tatlımsıydı. Ama bir Carlos Martin değildi. Onunla tokaşırken, yani çoook garipti. Sanki etrafımda kelebekler uçuşuyordu. Acaba o ne düşünüyordu?
Üstünde çizgili örtü bulunan kare şeklindeki masaya oturduk. Derya'nın sarmayı getirmesiyle masa daha şenlemişti. Herkes yemeğe dalmışken, Kando Abi "Yaren bi iş bulabildin mi?" diye sordum. "Henüz değil, arıyorum ama güveneceğim birileriyle çalışmak beni daha çok rahatlatıyor"
"Hııı. Güven önemli tabii. İşverenleri nüfusuna alcan ya" dedi Karlos alaycı bir şekilde. Aman Tanrım Didim. Karlos bana laf sokmuştu. Derya ve Ferdi gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Savaş ise gülüyordu. Kandemir öksürdü.
Aaaa yaren altta kalır mı soktum lafımı. "Evet önemli yani. Mesela ben senin gibi tipi olan işverenlerle belki çalışirım. Adın Karlosmuş ya hani. Insan umutlanıp geliyo oraya bi Carlos Martin çıkar diye. İşte tamda bu noktada bi güven eksikliği felan uzun iş.."
Ferdi bastı kahkahayı.
"Bi kere sen kendi tipine bak. Adın Yaren. Yaren isminde Yar var Yare var. Ama sen ne Yar'sın ne Yare! İnsan burdada hayal kırıklığına uğrar"Takmamıştım. Çünkü kimse Karlos'u sallamamıştı. Kesinlikle benim Karlosu kendime aşık etmem çok ama çok zor olacaktı. Yemeği yedik. Derya'yla sofrayı topladık. Ve benim artık gitme vaktim geldi. "Ben artık gideyim. Saat geç oldu. Yarın da ben beklerim" dedim. "Olur, olur.."
Tam giderken Kandemir "Karlos hadi oğlum Yaren'i eve bırak!" Karlosla hep bir ağızdan "ne gerke var canım" demeize rağmen Kandemir vazgeçmemişti.
Eve giderken yolda Karlos "Gerçekten benim hakkımda ôle mi düşünüyorsun?" "açıkçası hayır yani evet.Carlos Martin'den bahsediyoruz. "anladım. Aslında ben öyle düşünmüyorum" "nasıl yani?" "Sen benim Yar'imde olabilirsin Yare'mde.."
-
Selamlar efenim. Büyük Gün adlı çalışmamı yayınlamıştım ama eksiklikler olduğunun farkına vardım. Öylece hemen kaynaşmaları saçma olur biraz saygılar sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Sana Benzer. ||KarYar||
RomanceYarım kalmak gibisi yok şu hayatta; biraz hüzün, biraz keder, bir tutamda aşk..