GİRİŞ

255 19 22
                                    

Bazı insanlar aşkın varlığından habersizdir. Bazı insanlar ise kalbini aşka kapatmıştır.

Bazı insanların kalbi buz gibiyken bazılarınınki alev almıştır.

Ama aşk her iki kalbin de kapısını çalmıştır...

Kalbine buzdan duvarlar örmüş bir adam. Ve sımsıcak kalbiyle o duvarları eritmeye çalışan bir kadın... Aşk buzdan duvarlara hapis mi olacak yoksa bir alevin ortasında yanacak mı?


***

Genç adam elinde tuttuğu kahve fincanını bırakarak, pencerenin önündeki koltuğuna oturdu. Genç yaşına rağmen yılların yorgunluğunu üzerinde fazlasıyla hissediyordu ve bu da kendini yaşlı diye nitelendirmesinde haklı olduğunu gösteriyordu. Yıllar ona çok acımasız davranmıştı. Koyu kahverengi saçları beyazlamamasına rağmen solgundu, çimen yeşili gözlerinde bitkinlik vardı. Yalnızlık ve yorgunluk iliklerine kadar işlemişti. 'Ben buyum.' dedi kendi kendine. 'Ne eksiği ne fazlası yok!'

İnsanlara kendini olduğu gibi gösterirdi. Yapmacık hareketler onun dünyasında kesinlikle yer almıyordu. Kaybettiği her şeyi dürüstlüğüne borçluydu. En çok da canını bu yakardı. Ama hala bir gün dürüst insanların da mutlu olabileceği bir dünya olacağının umuduyla yaşıyordu. Kaybettikleri ve kaybedeceklerine rağmen kendisi olmaktan vazgeçmeyi düşünmüyordu. Onun için insanın en önemli özelliği dürüstlüktü. Şimdiye kadar tanıdığı hiçbir insan anlayamamıştı onu. Hiç kimseye tam olarak bağlanamamıştı. Bundan sonra da bağlanmayı düşünmüyordu. Yalnız olmaktan mutlu olmayabilirdi. Ama bunun bir önemi yoktu. Önemli olan kendine karşı dürüst olmasıydı.

Her yıl mutsuz olmamıştı aslında. Hayatın ona güldüğü dönemleri de yaşamıştı. Bunu inkâr etmiyordu. Ama ne yazık ki tüm hikâyelerinin sonu aynı çıkmaz sokağa çıkıyordu. Bu da yaşadığı tüm güzellikleri silip süpürüyordu. Karısıyla tanışması da böyle olmuştu.

Bundan beş yıl önceydi. İşi gereği sık sık yurtdışına gidiyordu ve o hafta sonu da Paris'e gidecekti. Tüm hazırlıklarını yapmıştı. Kalacağı kadar eşya, uçak biletleri, gittiğinde kalacağı otel hepsini bir hafta öncesinden ayarlamış, en ince ayrıntısına kadar yolculuğu programlamıştı. Yolculuk günü olmuştu o talihsiz olay. Havaalanına giderken bindiği taksi bir kadına çarpmıştı. Taksi şoförü kendisine arabadan inmemesini söylemiş, kaçmak istemişti. Bulundukları yer kaçmalarını kolaylaştıracak kadar ıssızdı. Havanın kararmış olması da bir avantajdı. Fakat o böyle biri değildi. O kadını burada bırakamazdı. Taksicinin tüm diretmelerine rağmen arabadan indi. O iner inmez taksici asfaltı delecek hızda uzaklaştı. Ne insanlar var diye düşündü bir an. Kadının yanına yaklaştı ve nabzını kontrol etti. Kadın yaşıyordu. Onu yerinden oynatmak istemedi. Çünkü şuan ne durumda olduğunu bilmiyordu ve ona zarar verebilirdi. Telefonu ve cüzdanı dışındaki her şey taksiyle beraber gitmişti. Telefonunun onda kalmasına mutlu olurken bir yandan da hızlı bir şekilde yüz on ikiyi tuşladı ve bulundukları yere bir ambulans çağırdı.

Ambulans çok geçmeden gelmiş ve ilçeye en yakın hastaneye gelmişlerdi. Polislere ifade verdikten sonra kadının durumunu öğrenmek üzere doktorun yanına gitti. Doktor durumunun iyi olduğunu söylediğinde sevinmişti çünkü az da olsa vicdan azabı duymuştu kadına karşı. Doktordan da izin alıp onu görmek üzere odasına girdi. Kadın uyanmıştı.

"İyi misiniz?" dedi yumuşak bir ses tonuyla. Kadın minnettar bir ifadeyle gülümsedi.

"İyiyim. Buraya beni getiren adam siz misiniz?" kadının sesi kısık ve yorgun çıkıyordu.

Adam kafasını sallayarak "Evet benim." Dedi.

"Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Hayatımı kurtardınız."

Kardan Adam #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin