Selam arladaşlar
İkinci hikayemle sizlerleyim.umarım beğenirsiniz.
(Medya Efnan Çelik)
Şuan nefes almak kavramını unutmuştum.Duyduğum sesler uğultu kesilmişti adeta.Bu Dünya'da değil gibiydim.Ölmüş müydüm? Belkide.Ölüm kavramı sadece nefes almamaklamı mümkündü? Kalbin atmıyorsa ölmüşsün,nefes almıyorsan ihtimal büyük,buz kesmiştin degilmi?,gözlerin açık veya değil,kimin umurunda? Sonuçta kimsenin kârına değil değilmi? Yaşayan ölü kelimesini şimdi anlıyorum.Şu hayattaki tutundugun tek dalını kaybetmek.evet evet şimdi en ince ayrıntısı,hatta acısına kadar anlıyorum.
Ağlıyordum.dizlerimin üzerine çökmüş arındırmaya çalışıyordum acımı çaresiz kalmış bedenimden.beni teselli etmeye çalışan komşularımız Zeliha ,Zeynep,Ve Emine teyzlere hep bir ağızdan geveliyordu birşeyler tabi anlayabiliyormuyum? Orası muamma.
Evimizin önünde kuran okuyan imam ve helvalarını afiyetle yiyen köy halkı umrumda dahi değildi.Çektiğimiz çilelere göz yummuşlardı ne de olsa,umarım vicdanları rahattır.
Oturduğum yerden doğruldum ve dağılan milleti verdikleri başsağlığı dilekleriyle uğurluyordum.Ruhsuzdum.Ne gülüyor, Ne ağlıyordum.Son olarak Emine teyzede çıkınca kapattığım kapının başucuna çöküverdim. Bi nevi bayılmış gibiydim.Gözyaşım tükenmişti sanki .Boş bakışlarla süzdüğüm salon annemle daha düne kadarki sen şakrak gülüşüp muhabbetler ettiğimizi hatırlatıyor,bu Dünya'nın ebedi olmadığını tokat misali yüzüme vuruyordu.Kalp krizi geçirmişti annem.Saklamış meğer benden bir hastalığı olduğunu.Kendime kızdım daha çok.Nasıl anlamazdım? Kalbini tutarak öksürdüğü o günleri.Nasılda inandırmıştı bana gıcık tuttuğunu.Belkide inanmak istemiştim,öylede olmuştu.
Güçlükle ayaklandım.Odama doğru ağır adımlarla yol alırken baktığım her köşede bir anı beliriyordu.Yüzümde acı dolu bir tebessüm belirdi istemsizce.Bu lanet günün ardında güzel bir uyku iyi gelebilirdi belkide.Odamın önünde dikiledurdum.kapı koluna uzandı ellerim.Gözlerim acıyla kısıldı.Kahretsin ki yine ağlıyordum.Yaşadıklarımın gerçek olduğu düşüncesi yaramı harlıyordu.Çöktüğüm yerde cenin pozisyonunda ağlarken hıçkırıklarım iç çekişlere dönmüştü.Gözlerim ağırlaştığında direnmedim ve uykunun kollarına teslim oldum...
***
Gözlerimi araladığımda güneşin odaya verdiği aydınlık gözlerimi kamaştırmıştı.Gözlerimi ovuşturup yerimde doğruldum.Yere düşen eşarbımı alıp rastgele attım başıma.Lavaboya girdiğimde aynadan kendimi istemsiz süzmüştüm.Gözlerim kan çanağına dönmüş.Göz kapaklarım şişmişti.Göz altı torbalarımdan bahsetmiyorum bile. kaçırdığım yatsı namazı için abdest alırken bir yandan Rabbimden af diliyordum bu sorumsuzluk adına.
Havluyla işim bitince namaza durdum.Bugün hastaneye gitmeyecektim.İzinliydim.Ruhende bedenende çökmüştüm.Evde kalıp annem için kuran okuyup dinlenmem daha doğruydu.Namazın ardından anneme dua etmeyi ihmal etmeyerek ayaklandım.Kitaplığın üzerindeki kuran-ı kerimi alıp öptüm.İlk sayfasını aştığımda ise
Hangi sayfada olduğumu saymayı unutmuştum bile...***
5 gundür evde kafamı toparlamaya çalıyor,olanları unutmaya çabalıyordum.iznimin bitmesine 2 gün kalmıştı.Midemden gelen sinir bozucu sesleri susturmak adına buzdolabına yöneldim.kapağı açtığımda içerde yalnız takılan zeytinleri görmemle göz devridim.Anlaşılan iyi bir alışveriş gerekiyordu.Feracemi üzerime geçirip şalımı düzelttim.çantamıda elime alınca çıkmaya hazırdım.Evden hızla çıkıp 10 dakikalık yürüme mesafesinde olan markete yol aldım.
Elimideki poşetleri gözden geçirdiğimde değil eksik,fazla bile aldığıma karar vermiştim.Elimdekilerle geçen günlere inat bugün güzel şeyler atıştıracak olmanın verdiği keyifle ilerliyordum.Eve yaklaştığımda çıkarken kapattığım fakat kilitlemeyi unuttuğum kapı gözüme ilişti.Bu kapı neden açık?
Eve hırsız girebilmiş olma ihtimali kalbimin hızlanmasına sebep olurken adımlarımı hızlandırdım.Elimdekileri bir köşeye indirip elime aldığım saksıyla içeri ilerlemeye başladım.Kıstığım gözlerim,elimdeki saksı ve eğilerek yürüyüşüm hangi hırsızın gözünü korkutur bilemem.Fakat tek bildiğim kalbimin sesinin dışardan duyulabilecek kadar hızlı attığı.İçeriye girer girmez yerdeki en sevdiğim vazom bana göz kırptı.Sinirle soludum.mutfaktan gelen sesleri iştittiğimde duvara yaslanarak bir ajan edasıyla hareket ediyordum.
Doktorluk yerine Ajanlık mı yapsaydım ne?
Durumun ciddiyetini kavrayıp içimdeki saçma düşüncelere bir son verdim.Elime geçen ilk vazoyu kaptım.Ağır ve atik adımlarla mutfağa doğru ilerliyordum.Mutfak kapısına girdiğim an siyah takım elbiseli, uzun boylu, iri yarı,aynı zamanda ürkütücü adamlarla göz göze gelmem bir oldu.Refleksle vazoyu onlara doğrulttum.
"SİZDE KİMSİNİZ?! NE İŞİNİZ VAR EVİMDE?"
Önde dikilen bir adım öne çıktı.Alayla sırıtıyordu. Kendinden emin bir şekilde "Demek aradığımız kız sensin"dedi. Adama anlamadığımı belli edercesine bakarken kaşlarım çatıldı ve 'ne demeye çalışıyorsun'adlı bakışımı yolladım.
Yanındaki adama kaş göz yaparak beni işaret etti.Şoklar içerisindeydim.iki dakikalığına evden ayrılmıştım ve sonuç bariz bir şekilde ortadaydı.Ne yani ben hiç evden ayrılamayacakmıydım? Düşündüklerime goz devirip önüme döndüm ve ağzıma dayatılan mendille selamlaşmak zorunda kaldım.Hadi ama neden ben?!
2.bölüm için sınır koyacağım ilk hikayem kesinlikle hüsrandı
Sonraki bölüm için 20 oy 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BEY
Teen FictionKüçük yaşta babasının evi terk etmesiyle babasız büyüyen Efnan,Annesinin kaybı ile yıkılır. Yeni atandığı hastanede Doktorluk yapan Efnan,Hayatının düzene girdiğini düşündüğu o an hiç ummadığı bedeller ödemek zorunda kalır... ♡♡♡