Uyuyup kalmışdım, uçakta. Bir rüya görmek normal olurdu bu durumda. Rüya böyleydi:
Kendi doğum günümde bana iki kişi sürpriz yapmış: Abim ve Ay'ım. Bana o an ikisi de sarılmışdı. O sıcaklığı hissetmiştim bir anlığına. Gözlerimden yaş akıyordu ama hala uyanmamıştım. O ses beni uyandırdı. Hostesin seaiydi bu. Wake up, please. We are arrived London.
Uçaktan inip, otele gittim. Yolda birisine çarptım. Ahmet'e benziyordu. Ona sarıldım ve ağlamaya başladım. Ona böyle dedim: Üzür dilerim, sen beni çağırınca, yanına gelmediğim için. Affet beni, lütfen....
O da haliyle beni anlamadı ve itip gitti. Cenaze yerine vardım. Gelir-gelmez bir kadın bana sarıldı. Bu Dicle'ydi. Yani abimin eşi ve benim çocukluk arkadaşım. Ahmet'le aramda 3 yaş vardı. 15 yaşındayken evlendi.
Ahmet arkasında biri 6, biri 5 yaşında iki erkek çocuğu bırakmıştı. İkisi de, beni tanımıyordu. Ah, gerizekalı, neden, seni çağırınca gitmedin?
Cenaze bitti, ama İstanbul'a dönmeyi hiç istemiyordum. Bi' süre Londra'da kalacaktım. En azından iş bulur, biraz abimin ailesine yardımın dokunurdu.
Ne zaman mutsuz olsam, bi' kitapçıya gidip, kitap alırdım. Bu kezde bi' kitapçıya girdim. Bir kitap dikkatimi çekti: Kim seoly'den "Gökyüzüne bak" kitabı. Kitabın parasını ödeyip, dışarı çıktım.
Eve gitdim. Dicle ve çocuklar beni bekliyorlardı. Abim yaşıyorken yapmam gerekeni şimdi yapıyordum. Yine uykuya dalarken onu düşündüm ve böyle dedim:
"Uzundur, hicrinde kara geceler,
Bilmirem ben gedim, hara geceler?"Sonra onun şu anda mutlu olduğu aklıma geldi. Ne yaptığımı ve ya hissettiğimi bilmiyordum. Deniz'le ne zamandır, konuşmadığım aklıma geldi.
Naber gençlik?
İyilik, kaç gündür, neredesin?
Seni hiç alakadar etmez:)
Of, bırak şakayı, söyle.
Peki, Londra'dayım. Kendimi çok kötü hissediyorum.
Neden?
Ay yüzünden. Duygularımdan haberi vardı ama o Murat itini seçti.
Bak, ben senin ve onun en yakın dostuyum.
Ben onu başkasına yâr etmem!Deniz'in sözleri beni rahatlatmışdı. Ama aklımdaki düşünceler beni hâlâ rahatsız ediyordu. Bunları birine anlatmalıydım. Beni anlayacak tek kişi Dicle'ydi. Beni dinlemeye hazır olduğunu söyledi.
Hikayeyi ona anlattım ve o da böyled dedi: Vay, be. Bak, beni dinle. sen aşkın peşini bırakmalısın. Sana ondan hayır gelmiyor. O haklıydı. Ama ben aşkın peşini bırakmayacak kadar gerizekalıydım. Ona şöyle dedim:
"Eşqidir, mehrabın uca göylərin,
Eşqsiz, ey dünya nədir, dəyərin?"O da doğal olarak bu deli mi ne diyerek gidip uyudu. Yarın çok işim vardı 1. Sırada tabi ki, aklımda iş bulmak vardı.
2. Sıradaysa, abimin ailesine onları İstanbul'a götürmek istediğimi söylemeliydim. Bu çokta iyi bi' alternatif değildi, ama en kötüsü de değildi. Bu düşüncelerle uykuya daldım.Uykumda bu kez okulun son yılıydı. Mezuniyetdeydik. Kimlerin yanındaydım, hatırlamıyorum, ama beni alkışlayan abimi göruyordum. Yanımda da bana sarılmış Ay duruyordu. Çok mutlu olmuşdum. Gerçekten de, o bana sarılmışdı, hissetmiştim........
