Bir adım,
iki adım,
üçüncü adım da takılı kaldığım hayat.Her şey alt üst olmuştu. Her şeyim. Tüm dünyam. Sevdiğim ve bu hayatta ilerisi için hayal kurduğum tek erkek, kaldığı yurtta bu hayata karşı dayanamadığından bileklerini keserek ölmüştü. Kendini öldürmüştü. Ne olduğunu bilmiyordum, neler olduğunu bile bilmediğim sabahın beşinde bir telefonla başımdan vurulmuşa dönmüştüm.
"Alo," demişti tanımadığım bir ses ezbere bildiğim numaradan arayarak. "En son arananlarda siz varsınız, kiminle görüşüyorum? Hanfendi erkek arkadaşınızın olduğu apart yurda gelebilir misiniz? Acil bir durum var."
"Ne oldu?" Demiştim üzerimdeki pijamamı bile değiştirmeden sadece kabanımı ve çantamı alıp evden çıkarken. Telefondaki ses duraksamıştı. İçime düşen endişenin tohumlarını daha fazla yeşertirken tekrar sormuştum. "Evren iyi mi? Nerede? Ne oldu?"
"Hanımefendi, sevgilinizin intihar ettiğini size bildirmek için aradım, ailesine nasıl ulaşabiliriz?" O cümleden sonrasını hatırlayamadım, tek hatırladığım yaşadığı apartman koridorunda polislerle dikiliyor olduğumdu.
Sabah beş. Sabah beşten beri bekliyorum birinin çıkıp da bunun bir şaka olduğunu söylemesini.
O bileklerini kesip bana veda bile etmeden bu dünyadan gitmişti ve ben annesini arayıp söyleyememiştim. Annesine onlar ulaşmışlardı, konuşmadığı babasına da. Herkes onun için buradaydı, hepimiz buradaydık onun için. Ama o eksikti.
O günün öğle namazında cenazesi kılındı. Saatler akıp giderken ben hala saat beşteydim. Tüm ömrüm saat beşte takılı kalacaktı sanki.
Başımdaki siyah tülbenti çekiştirdim ve mezarlıktaki kalabalığa baktım. Annesi, babası, fakültedeki arkadaşları, hocaları, aynı evde yaşadığı arkadaşı ve ben. Helallikler istendi boğazım düğümlenirken. Helal olsunlar söylendi, dualar edildi. Ellerimi göğe açtığımda Allah'ım dedim, onu bana bir ihtimal geri ver, ne olursun. Ben onsuz yapamam, bu hayat benim için cehennem olur. Ondan başkasıyla da yaşayamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Visal
Teen Fictionİki hayat. Biri diğerine geç kalmış. Bir noktada durmuştu hayatım. Bir diğer noktada ise akıyordu. Zamanı elimde tutabilir miydim? Kalbimi çıkarıp tüm bu oyunda ortaya koyarsam ne olurdu en sonunda? "Evren," demek istiyordum ellerimde kendi kanım...