Altıncı Ɓölüm.

3 2 0
                                    

Bugünün psikolojik rahatsızlığı Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza gibi Yeme Bozuklukları.

Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza gibi yeme bozuklukları, kişinin anormal şekilde beslenmesini ve vücut ağırlığı ile ilgili kaygı oluşturmasına neden olan bir durumdur. Kişilerin sağlığını tehdit eden yeme bozuklukları, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde başlayarak tedavi edilmediği sürece devam edebilir. Aile destekli tedavi ve bilişsel terapi ile etkili tedavi seçenekleri bulunur.

Yeme bozukluğu havalı bir durum veya kullanılacak bir durum değildir.

Kendinize zarar vermemek için lütfen destek alın.

Günün sözü;Unutma,düşman kör nişancıdır.Ama dost nereden iyi vuracağını iyi bilir.

-La edri.

İyi okumalar dilerim.

-

(Hafsa'nın anlatımıyla.)

Herkesten çok istiyordum bu davayı çözmek,bu benim ilk davamdı ve deli gibi hırslıydım.
Ailem bu işime çok karşı olsa da benim ki bir sevdaydı adeta.

Cihan karşıma gelip bütün yakışıklılığla oturdu.Beni etkilemeyi nasılsın beceriyordu bilmiyorum.
"Nasılsın?"diye sorunca yutkunarak gülümsedim.
"İyiyim sen?"dedim kekeleyerek.
Bana karşı bir ilgisi yoktu ama mutlu oluyordum işte.
"Bende iyiyim,akşam bir yere gitmek ister misin?"

Bir dakika,ne?

İçimde ki kelebekler uçuşuyordu şuan.
"Anlamadım,yani şey olur."Saçmalamaya başlamamla gülümseyip o güzel gamzelerini gösterdi.Benim de gamzem vardı fakat onun ki daha güzeldi.
"O zaman akşam buluşuyoruz güzellik."Yanağımdan makas alıp kalktı.

Bir dakika,yanağımdan makas alıp kalktı!

Tamam,kalbim artık kesinlikle kontrolden çıkmıştı.
"Cihan.."Kendimden beklemediğim bir performans gösterecektim şimdi.
Durup bana baktı,sonra gülümseyip konuştu.
"Efendim güzellik?"dedi gülümsemesini bozmadan.
"Birşey söyleyeceğim sana."Kaşlarını çatıp bana baktı.
"Şey ben sanırım senden hoşlanıyorum."Gözleri parlamıştı adeta.

Allahım dualarım gerçek oluyor.

Gerçekten mi der gibi bana baktı.
"Sen ciddi misin?"emin olmak için sorduğu soruyla gülümsedim.
"Hemde hiç olmadığım kadar."
Gülümseyip beni kucağına aldı.
"Ben bu anı bekliyordum güzelim."

-

(Akşam Kafe de.)

Çok aşırı mutluydum,sevdiğim adamla yemeğe çıkmıştık fakat kimse konuşmuyordu.
"Muhabbetine doyum olmuyor."dedim dayanamayıp.
"Yüzüne bakmak bile benim için yetiyor güzellik."dedi gülümsemesinin arasından.
"Ya."dedim 'a' kelimesini uzatarak.

Fazla mı itici oldum sanki?

Neyse,o benim bu halimi seviyordu.Yani öyledir sanırım.
"Kendinden bahsette diyemiyorum çünkü birbirimizi zaten tanıyoruz."dedi.
"Biz şimdi neyiz?"diye klasik bir soru yönelttim.
"Abi kardeş."dedi büyük bir ciddiyetle.

Ne?

Dalga mı geçiyorsun der gibi ona baktım.
"Şaka sinirlenme hemen."dedi sesinde ki mutluluğu gizleyemeyerek.
Çantamdan telefonu çıkarmak için elimi attığım da telefonumun olmadığını farkettim.
"Ya telefonu mu karakolda unutmuşum."dedim dudaklarımı büzerek.
"Çok mu acil telefonunun olması?"
Benim için acildi,annem merak ederdi hep beni.
"Annem meraklanır gidip alsak?"
O da anlayışla kafasını sallayıp hesabı istedi.Elimi cüzdanıma attığım da uzaylı görmüş gibi baktı.
"Ne yapıyorsun?"diye sordu.
"Ortak ödeyelim."
Beni dinlemeden hesabı ödedi.

En sevmediğim ama çok centilmence bulduğum bir hareketti.
"Dur bekle."diyip beni durdurdu.
Merakla ona bakmaya başladığım da cebinden çıkardığın da gözlerimi kısıp ona baktım.
"Bu sana."diyip elinde ki kutuyu uzattı.Merakla elinden alıp içine baktığım da gördüğüm kolye ile gözlerim doldu.

Allahım bu çocuk niye bu kadar tatlı?

Ucun da yonca olan bir kolyeydi.
"Takmamı ister misin?"diye sordu.Başımı evet anlamın da sallayıp boynumu açtım.
Benim için çok özel bir kolye olacaktı.

-

Telefonu mu alıp çıkacakken içeri ki kapıdan duyduğum sesler beni içine çekmişti.
"Ya sussana birisi duyacak Alper."

Alper mi,İrem'in eski takıntılı sevgilisi değil mi bu?

Kulağımı kapıya iyice yaklaştırıp pür dikkat dinlemeye devam ettim."Ben vicdan azabı çekiyorum,İremi öldürmemeliydik!"ve bir tokat sesi.

Katili bulmuş muydum ben?

O anlık sinirle odaya dalıp ikisine baktım.
"İkiniz tutuklusunu-"
Lafımı devam ettiremeden bir el beni durdurup boğazımı sıkmaya başladı.
Alper boğazımı sıkarken diğer kadın kapıyı kitliyordu.
"B-Bırakın!"Ne kadar çabalasam da boştu.

Benim sonumu,ben getirmiştim.

Bana mutluluk haram olmuştu.

----------------------------------------------------------

(Nalan'nın anlatımıyla.)

Hayat bir sınav mıydı,yoksa bir işkence mi?
Herkes neden aynı hayatı yaşamıyordu,neden yalı da doğan bir çocuk ile yetimhane de büyüyen bir çocuk aynı imkanlara sahip olamıyordu.

Neden hep iyiler ölürdü,Hafsa'nın ne suçu günahı vardı?
"Ölmedi,yaşıyor o.."diye sayıkladı sayısız kez Cihan.Doktorlar bitkisel hayata girdiğini söylese de beyin ölümü gerçekleşmişti.
Barlas Cihan'ı kolundan tutup sakinleştirmek istese de olmuyordu,içeride ki masum kızı düşünüyordu.
"Bunu hangi p*ç yapar!"diye bağırdı Gökçe.Benim sesim çıkmıyordu,aklım almıyordu böyle bir olayı.Doktor sonunda odadan çıktığın da hepimiz oraya üşüştük.
"Komada mı kalacak?"diye sordum.Adam biraz yüzünü eyip üzgün bir ifade ile bize baktı.
"Maalesef,komada kalamayacak."dedi kısık bir sesle.

Bu ne demek oluyordu yani?

Barlas,Cihanı tutamayıp doktorun yakasına yapışmasına izin verdi.
"Noldu lan benim sevgilime!"diye bağırdı acıyla.Bu,çok ağır bir durumdu.Boran Cihan'ı çekmeye çalışsa da olmadı.

Ben de mani olamazdım ona.

Haklı mıydı bilmiyorum ama ne olduğunu anlamak istiyorum.
"Doktor bey durum nedir?"diye sordum dayanamayıp.Doktor umutsuzlukla başını sallayıp bana sinyali verdiğin de anlamıştım.
"Maalesef hastayı kaybe-"sözünü tamamlamasına izin vermeden Cihan bağırmaya başladı.
"Ölmedi yalan söylemeyin bana!"Bu sefer onu kimse tutamayacaktı.

Bir yandan ona üzülürken Baş komiserin yanına gitmek zorunda kaldım.
"Komiserim,Hafsa'yı kaybettik."dedim mahçup bir şekilde."Ne,Cihan iyi mi?"diye sordu direkt.Cihan ile Hafsa arasında ne olduğunu anlayamamıştım sanırım."Sinir krizi geçiriyor."dedim.
Anlayışla başını sallayıp benimle beraber yoğun bakımın önüne geldi.Barlas baş komiseri gördüğü gibi yanımıza üşüştü.

Yılışık.

Biraz konu hakkında konuştular ama dinlemedim.Baş komiser yanımızdan gittiğin de Barlas bana yanaştı.
"Orada sen yatıyor olsaydın bu hastane şuan var olmazdı."dedi soğukkanlılıkla.Ne saçmalıyordu?
"Ölüme gelme,dirime gelme!"dayanamayıp daha fazla bağırdım."Gelme artık yanıma konuşma benimle,istemiyorum seni anlamıyor musun!"
Mümkünmüş gibi daha çok bağırmak istiyordum.

Hayal kırıklığıyla baktı,yanlış bir şey mi söylemiştim?
"Bu kadar mı nefret ediyorsun be-"Cevabını beklemeden kafamı evet anlamında salladım.
"Bu kadar nefret ediyorum senden."dedim nefret ile.
Peki gerçekten bu kadar nefret ediyor muydum?

Bu sorunun cevabı bende de yoktu.

Kafasını anladığını belli eder gibi salladı,şimdi bana vicdan azabı mı çektirecekti?

Bir yapmadığı bu kalmıştı bana.

Aşk,Barlas gibi terketmek değildi.
Aşk,Cihan gibi sevdiğinin öldüğünü kabul etmemekti.

Celladına AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin