Korkuyorum

8.4K 99 7
                                    


Batu'dan

"Size istemediğimi söylemiştim!"

Yanımızdan hızla kalkıp odasına giden bebeğime arkasından baktım. Evdeki bu kıyamet yarın doktor randevusu olduğunu söylediğimizde başlamıştı. Nil iğneden çok korkuyordu ve bünyesi çok zayıf olduğu için genellikle kontrollerinde iğne vurulmak zorunda kalıyordu.Her ay kontrol zamanı geldiğinde ise aynı şey yaşanıyordu.
Biraz zaman geçtikten sonra Devran derin bir nefes alarak Nil'in üst kattaki odasına gitmek için ayağa kalktı.
"Hadi gel de bakalım." Uzattığı elini tuttum ve birlikte merdivenleri çıkmaya başladık.
Kapıyı tıklattıktan hemen sonra içeriden kedi yavrusuna benzer bir 'gel' sesi gelmişti. Bu Nil'in ağladığını gösteriyordu.
Kapıyı açtığımızda tahmin ettiğim gibi dizlerini kendine çekmiş,gözleri dolu bebeğimi görünce yatağına oturdum ve kolarımı açtım. Hiç bekletmeden kollarıma sarılan bebeğim ağlamaya başlamıştı bile. Saçlarını yavaşça okşarken kulağına sakinleşmesi için fısıldıyordum.
"Shh güzelim yok ki bir şey." Biraz daha kucağıma çıkınca ben de sırtımı yatak başlığına dayamıştım. Bütün bunlar olurken Devran sessizce bizi izliyordu. Aradan birkaç sessiz dakika geçmişti.Bu süre içinde
Nil'in ağlaması biraz daha azalınca göğsümden kalkarak yanaklarındaki yaşı sildi ve bizim konuşmamızı bekledi.
"Güzelim, senin iyiliğin için yaptığımız biliyorsun değil mi? Biz ister miyiz hiç senin ağlamanı? Ama hepsi senin için bebeğim."Diyerek konuşmaya başladı Devran.
Yanağını okşayarak konuşması ile Nil daha da sakinleşmişti.
"Ama baba... korktuğumu biliyorsunuz. Her gittiğimizde iğne yapıyorlar. İstemiyorum. Hem Bebek değilim ki artık..."
"Güzelim... hastaneye sen bebek olduğun için gitmiyoruz ki. Sadece kontrol için gidiyoruz. Senin bünyen birazcık zayıf olduğu için de sana aşı yapıyorlar ki hastalanma."
"Ama korkuyorum.."
Nil gözleri doluyken tekrar itiraz etmeye başlayacakken lafa girdim;
"Söz veriyorum hep elini tutacağız güzelim. Asla korkmana izin vermiyeceğiz."
Tereddütle ikimize baktığında gülümseyerek ona bakıyorduk.
"Söz mü?" Diye sordu aynı tereddütle.
Devran'la göz göze geldiğimizde aynı anda cevap verdik.
"Söz bebeğim..."
                                        •••
Hastane krizini çözdükten sonra aşağıya inerek yemek yapmaya başlamıştık. Bu gün hiçbirimizin canı çok bir şey çekmediği için hafif şeyler hazılıyorduk.
Önümeki patatesleri büyük büyük doğrarken arkamdan sarılan elle irkildim. Belime sarılan Devran aynı anda ağzıma bir salatalık sıkıştırmıştı. Verdiği salatalığı çiğnerken arkamı dönüp gülerek 'hayırdır' dercesine göz kırptım.
"Ne ya kocama sarılamaz mıyım?"
"A aa sarıl canım. Bir şey mi dedik sanki?"
İkimiz gülüşürken içeriden Nil gelmişti. Bizi görünce onun da yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
"Ne yapıyorsunuuz?" O neşeyle konuşurken biz de ayrılmıştık.
"En sevdiğinden" göz kırparak konuşurken Nil de gözlerini heyecan ile açmıştı.
"Patates püresi mi?"
"Evet güzelim patates püresi. Hadi yardım et de hemen haşlayalım."
Hemen harakete geçerek tencereye su doldurmaya başlamıştı. Suyu doldururken bir yandan da Devran'la sohpet ediyorlardı.
"Baba sence de öyle değil mi ama?"
"Evet güzelim haklısın."
Devran konuşurken bir yandan da Nil'in elindeki artık su dolu ve taşımakta zorlandığı tencereyi elinden alıp ocağa koymuştu. Ben de hız kaybetmeden büyük büyük doğradığım patatesleri içine atmıştım. Artık yapmamız gereken sadece beklemekti.
"Hadi içeri gidelim. Olunca tekrar geliriz."
Onları beklemeden mutfaktan çıkıp televizyonun karşısındaki koltuğa oturmuştum. Zaman geçemden ikili yanıma oturmuştu bile. Hepimiz yarı uzanır pozisyondaydık. Birbirimize sarılarak sohpet ederken belli bir zaman sonra patateslerin artık olmuş olması gerektiğini düşünüp ayağa kalktığımda bebeğim de peşimden geliyordu. Patates ezme görevi onundu çünkü.
                                        •••
Akşam yemeğimizi yedikten sonra hepimizin üstüne ağırlık çökmüştü. Ben Devran'ın bacak arasında, sırtım göğsünde yatarken Nil ise göğsümde uyukluyordu.
Bebeğimin saçlarını okşamaya devam ederken düzenli nefes alışlarından uyuduğunu anlamak zor olmamıştı.
"Güzelim. Hadi kalkalım. Yoksa biz de uyuyakalacağız boynumuz tutulur."
Söylediklerine hak versem de elleri saçlarımı okşadığı için harakete geçemiyordum. Bedeni yavaş yavaş arkamdan çıkarken kafamı kaldıracak gücü kendimde bulamamıştım. Nil'i yavaş bir şekilde kucağına alıp odamıza götürmüştü. Aradan geçen yaklaşık bir dakika içinde de gelip beni kucaklamıştı. Kucakladığı gibi kucağına sinmiş olmam hoşuna gitmiş olacak ki burnundan nefes vererek gülmüştü.

Odamıza geldiğimizde beni yavaşça yatağın sol tarafına bırakmıştı. Alnımı yavaşça öptükten sonra sağ tarafa da kendisi yatmıştı. Aramızda kalan bebeğimiz ise hafifçe mırıldanarak Devran'a doğru dönüp boynuna sokulmuştu.

Uyku beni daha da derine çekerken hissettiğim tek duygu huzurdu...

Selam!! Aslında uzun zamandır yazmak istesem de sürekli erteliyordum ve artık zamanı olduğunu düşündüm.
Bu benim ilk kurgum, bu yüzden hatalarım ister istemez olacaktır. Buna elimden geldiğince dikkat edeceğim ama tabiki fark edemediklerim de olacaktır. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim.
Umarım seversiniz...🤍

Nil bxbxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin