Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"shut your mouth and run me like a river"
★
taehyung: jungkook
jeon: ?
taehyung: neden bana söylemedin
jeon: gerek var mıydı ne diyecektim? gelip sana 'geçen aylarda seni taciz eden iki piçi ben dövdüm biliyor musun?' mu diyecektim
taehyung: hayır yani evet bilmiyorum ama keşke haberim olsaydı tekrar teşekkür ederim
jeon: taehyung o gün zaten milyonlarca kez ettin ayrıca teşekkür etmelik bir şey değil kim olsa aynı şeyi yapardım
taehyung: gücünü iyi şeylere kullanıyorsun
jeon: tercih meselesi kötüye de kullandığım olmuştu görüldü
her neyse git yat geç oldu yarın seni alırım yedek kıyafet unutma
taehyung: tamamm iyi geceler
jeon: sana da
☆
"Ben kahve almaya gideceğim. Sende bir şey ister misin?"
Kum torbasını yumruklayan Jungkook'a sordum. Dün öğrendiğim gerçekten sonra ona karşı daha sevecen yaklaşmaya çalışıyordum. Önyargılarımı yavaş yavaş yıkmamı sağlıyordu.
"Kahve değilde bana bir tane redbull alırsan iyi olur, Kim."
Kafamı onaylar gibi sallayıp odadan ayrıldım. Jungkook gerçekten çalışkan biriydi. Madalya almasına şaşmamalıydık. Konu boksa geldiğinde bütün sular duruyor sadece işine odaklanıyordu. Açıkçası onu etkileyici yapan özelliklerinden de biri buydu bence. Disiplini ona başarıyı getiriyordu ve başarı da onu insanların gözünde daha da yüceltiyordu. Aynı benim gözümde de olduğu gibi.
Kantine girdiğimde gözlerim büyüdü. Çok fazla sıra vardı. Sıraya girmeden yan tarafta bulunan dolaptan Jungkook için bir tane redbull kaptım ardından uzun sıraya girdim.
Yaklaşık on dakika olmuştu fakat sıra çok yavaş ilerliyordu. Bense sıkıntıdan sürekli sol kolumdaki saatime bakıp duruyordum. Telefonumu da yukarıda bırakmıştım. İşin kötü kısmı elimdeki redbull ısınmaya başlıyordu. Şu iki günden anlamıştım ki Jungkook yoğun antrenmanları sonrası soğuk şeyler içmekten gerçekten zevk alıyordu. O yüzden bu kötüydü.
"Hey Taehyung!"
Adımı duymamla sıranın önlerinden gelen sesin sahibini aramaya başladı gözlerim. Sonunda bana el sallayan Suho'yu gördüm. Eliyle yanıma gel işareti yapıyordu. Bense sıradan çıkmamak için elimdeki şeyleri gösterdim. Hala gel işareti yapınca anladım ki benim alacaklarımı da kendi alacaktı.
