20 ☆
louis harry mesajlarına bakmamaya başlayınca telefonunu kilitleyip cebine attı. sigarasından bir nefes çekerken boştaki eliyle de şakaklarını ovuşturdu. son zamanlarda yaşananlar onu iyice germişti, zaten genelde çok sakin biri olduğu da söylenemezdi ya işte...
louis ve harry lisenin başından beri birbirleriyle didişip dururlardı, öğretmenlerden velilere alakalı alakasız herkes bu durumu bilirdi. zaman biraz ilerleyip ikisi de 10. sınıfa geçtiklerinde louis sürekli sataştığı çocuğa karşı değişik hissetmeye başlamıştı ama hiç neden böyle hissettiği hakkında kafa yormamıştı.
galiba sevgi dili sataşmak, uğraşmak ve didişip durmaktı. kendisi de pek bilmiyordu, sadece içinden geldiği gibi davranıyordu.
tabii yine zaman ilerledikçe louis'nin masum sataşmaları harry'nin canını sıkmaya başlamıştı. çünkü onun sevgi dili de kibarlık göstermekti. louis'nin dokundurmaları onu üzüyor ve sürekli bir kavga halinde olmak da sinirlerini yıpratıyordu. çok zıtlardı.
louis klasik bir ergendi. futbol, sigara, arkadaşlar, oyunlar ve eğlence. ekstrası dersleri hakkında çok hırslı olmasıydı. kaybetmekten hoşlanmıyordu. harry ise daha sakindi, aksiyonsuz ve rutin yaşamayı seviyordu.
harry inceden de olsa louis'den hoşlandığının farkındaydı ama louis'nin harry'den hoşlandığını kabul etmesi çok yeniydi. eh, insan her konuda eşit derecede zeki olamazdı sonuçta.
louis en az elli kere yakalanmasına rağmen okulda içmekten vazgeçemediği lanet sigarasından son nefesini çekti ve kalanını yere atıp ayağıyla söndürdü.
"merhaba 112.75, naber?"
louis harry'nin sesini duyduğu gibi daldığı yerden gözlerini çevirip ona baktı. gülümsemesine engel olamadı. "iyilik, asıl senden naber 112.75?"
harry bu minik göndermeye kıkırdadı. "sana da biraz fazla bahtsızmışız gibi geliyor mu?" diye sordu gülüşleri arasında. louis kafasını salladı. "cidden öyle." diye mırıldandı.
ortama sessizlik hakim oldu. ikisi de ne konu açabiliriz diye düşünüyorlardı ve konuşmadıkları her saniye daha da geriliyorlardı. "ayt'yi mi bekl-" louis ortaya fikir atmak üzereyken harry onu susturdu.
"hayır ya!" diye sızlandı. daha fazla beklemek istemiyordu, heyecanlanmıştı. "of louis, bıktım senden." deyip arkasını döndü ve uzaklaşmak için bir adım attı ama sonrasında louis onu kolundan yakalayıp hızla kendine çekti.
ikisi de şaşkındı, louis harry'den daha şaşkın görünyordu hatta.
"başlayacağım böyle işe, gerizekalı louis. aptal!" ilk tepkiyi veren harry oldu. louis elini harry'nin kolundan çekip kendi saçlarını karıştırdı ve "aynı anda söyleyelim." dedi ortaya dahiyane bir fikir atarak.
ikisi de bir an duraksadı. neden akıllarına bunun daha önce gelmediğini sorguladılar. "3 deyince." dedi harry.
kafalarını salladılar ve saymaya başladılar.
1
2
"dur ben heyecanlan-"
louis harry'nin konuşmasını onu belinden kendine çekerek sonlandırdı. fazla yakın duruyorlardı. louis burnunu harry'ninkine değdirip hafifçe sağa sola salladı kafasını. kolunun birini harry'nin beline iyice doladı ve diğer elini onun saçlarına attı. "hey, anlaşmayı bozdun ama." dediğinde ikisi de güldü.
"harry, ben senden-"
louis söylemek yerine göstermenin daha doğru olacağına karar verdi ve harry'yi iyice kendine çekerek dudaklarını birleştirdi.
"AAAA ÇOCUKLAR NELER YAPIYORSUNUZ BÖYLE YA?! LOUIS YAVAŞ!"
iki ergen yosaf hoca tarafından basılmadan önce her şey güzeldi.
(: