Siyah maske takan uzun boylu çocuk arka sokakta çaldığı paraları sayıyordu. Son altını da havaya atıp yakaladı ve dudağının altında "yetmiş üç " diye mırıldandı.
Yüz ifadesi memnun bir surat aldıktan sonra kendi kendine konuşmaya başladı.
"Bu gün baya kazandım. Bu son hırsızlıklarımdam. Bana verilen görevi yaparsam çok paramız olacak ve Seung mutlu olacak. Sonra bir daha hiç çalmayacağım. Ve çaldığım her kese yardım edeceğim. Evet kesinlikle."
Vicdanını rahatlatmaya çalışan Hyunjin maskesini ve siyahla kaplı kiyafetlerini çıkardı. Katlayıp çantaya koydu. Paralarî da çantaya koyduktan sonra ara sokaktan çıktı ve evlerine yol aldı.
"Merhaba "
"Merhaba teyzecim "
"Nasılsın amca"
Yolda gördüğü her kesle selamlaşan Hyunjinin aldığı tek cevap "Borcumuzu ne zaman vereceksin ?" oldu
Evlerine yaklaşınca derin bir iç çekti. Yorulmuştu. Ayakları artık pes ediyordu.
"Hadi canım ayaklarım sadece iki adım daha. Zor değil ki "
Kendi kendine konuşan Hyunjinin lafı ev sahibinin görüş alanına girmesiyle kesildi.
"Oo canım amcacım. Nasılsın?"
Gülümseyen hyunjine karşı somurtan Doe Bom keskin bir ses tonuyla "kiranı öderseniz iyi olucam" diye cevap verdi."Ama amcacım hala kiraya çok va-"
"Sus be. Hep geç veriyorsunuz. Bu defa erken ver "
Yaşlı ama bir o kadar da qıcık olan adamın cevabına karşı Hyunjin elini çantasına attı. Paraların çaldığı oldugu bohçanı çıkarıp yaşlı adama verdi.
"Gerisini öderim "
Yaşlı adam onu orada bırakıp giden gence baktı bir süre. Hyunjinse ayakkabılarını çıkarırken bir yandan da sinirle mırıldanıyordu.
"Sonra da maskeli hırsız kötü oluyor. Neden çaldı oluyor. Orospular. Çalmadan nasıl yaşayayım ki. Tahta mi kemiricem. Se-"
Hyunjinin lafını yarıda bırakan sinirinden dolayı duyamadığı ağlama seslerini duyması oldu.
'Kesinlikle yine Dae Bom piçi birşey dedi' diye geçirdi içinden. Ayakkabılarını alıp bir köşeye bıraktı ve çok fazla odası olmayan bu küçük evede Seungun ola bileceği tek odaya gitti.
Yerde dizleri üstüne çökmüş, elleriyle yüzünü kapatan, hıçkıra-hıçkıra ağlayan Seungmini görmek Hyunjin için yeni değildi. Ama alışamıyordu işte. Hep kalbinin bir parçası kopuyormuş gibi hiss ediyordu.
Nede olsa bazı yaralar durdukca kabuk bağlar. Bazılarıysa ömür boyu kanar.
Seungmine yaklaşarak ellerini iki yanına doladı önce. Sonraysa bir elini saçına götürüp okşadı. Ne kadar büyük olsa da küçük bir çocuk gibiydi Seungmin. Saf ve temiz.Ne kadar küçük olsa da çok acı çekmişti. Siğına bileceği tek yuvasınıda almıştılar elinden.
"Yine ne dedi o piç Seung?"
"Hiçbir şey "
Seungminin hıçkırıkları arasında zorla duyulan bu küçük dialoq bile Hyunjie her şeyi anlatmıştı. Tirteyen sesiyle söylediği iki kelime bile yetmişdi Hyunjine.
Yine konu Chan ve gay olması ile ilgiliydi muhtemelen. Çünki Seungmin hiçbir şeyi kafsına takmazdı Chan kadar.
Düşündükce Hyunnin kollarını Seungmine daha çok sarıyordu. Sanki onu kalbine haps etmek istermişcesine.
Hyunjinin kalbi Seungmin için bu dünyadan daha genişti. Kalbini tüm kapıları sonuna kadar açıktı onun için.
Seungminin hıçkırıkları azalırken Hyunjine ona kalkması için yardım etti. Koltuğa oturttuktan sonra bir peçete aldı. Seungminin yanaklarından çenesine dogru akan yaşları sildi.
Sonraysa bir bardak su getirdi. Seungmin suyu icitikten sonra daha rahatlamış -ne kadar mümkünse artık- gibi gözüküyordu.
Elllerini dizlerinde birleştirip parmaklarıyla oynayan Seungmini son defa süzen Hyunjin ayağa kalktı.
Seungmin ona taraf dönünce "biraz hava alacağım" diye açıkladı. Seungmin kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra Hyunjin kapıya doğru yöneldi. Eski olsada çok yıpranmayan ayakkabıları ayağına geçirip sinirle evden çıktı.
Cıkmazdan önce de saati kontrol etmeyi unutmadî.Cebinden çıkardığı kağızda yazan adresi kendi kendine mırıldandıktan sonra adresi bilip bilmediğini anlamya çalıştı bir süre. Daha önce oraya gittiğini hatırlayıncaysa hafif sırıttı.
Son defa Seungun olduğu eve döndü. "Bir daha seni ağlatamayacaklar" diye mırıldandî. Sonraysa önüne döndü ve hızlı adımlarla kağıtta yazılan adrese doğru yol aldı.
***
Şimdiye kadar dikkat çekmemek için giymediği hırsız kiyafetini adrese yakın bir yerde üzerine geçirdi. Yüzünü de maskayle kapattıktan sonra çok ta uzakta olmayan yere doğru addımladı.
"Gelmişsin"
"Burda olduğuma göre evet gelmişim "
"Çok komikti ya
"Değilmi?"
"Ne demezsin. Neyse uzatmayalım "
Karanlığın arkasından bir adım attı ve yüzünü işığa çıkardı konuşmaya devam ederken. O konuşurken Hyunjine kendisi yaşlarında olan hafif kaslı yapıya sahip olan bu adamı süzdü. Sonraysa dikkatle dinlemeye başladı.
"Sana verdiğim haritadakı yerde, bir lamba var. O lambanı getirmen karşılığında yüz bin altın. Ne dersin?
***
Bu fice resmen bayılıyorum
Sizz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Trap Me In The Dark ~Hyunlix~
Fanfic"Sehirde Maskeli hırsız olarak tanınıyor. Para ve yiyecek çalıyor. Şu ana kadar hiç yakalanmamış efendim. Şehirde onun hakkında birşey bulmak çok zor kendini çok iyi saklıyo-" "Geveleme. Sadede gel" "Ismi Hwang Hyunjin. Chanı hatırlıyormusunuz. Hani...