Karantina Başlangıcı - Ülkede Son Durum

35 4 9
                                    

POISON

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

POISON

Busan, Daeyon High School

"Herkes sessiz olsun!" Matematik öğretmeni Bay Jinseok, sınıfta oluşan gürültüyü bastırmak için masaya sert bir vuruş yaptı. Öğrenciler, telefonlarını hızla sessize aldı ve çantalarına yerleştirdi. Minji, ön sıralarda oturduğu yerden kalkarak öne doğru adımladı.

"Öğretmenim, özür dilerim, ancak yarından itibaren okullar 1 hafta tatil olacakmış." Minji'nin sesi ciddiyetle yankılandı sınıfta. Bay Jinseok'un alnındaki kırışıklıklar derinleşti, şaşkınlıkla Minji'ye baktı.

"Ne?" diye mırıldandı, ardından Minji'nin elindeki telefona göz gezdirdi.

Haber, resmi bir duyuru niteliğindeydi ve okullarda bir haftalık tatil olduğunu belirtiyordu.

Salgın hastalık son birkaç aydır hayatı ciddi şekilde etkilemişti. Toplu taşımalarda maske zorunluluğu, kamu alanlarında sosyal mesafe kuralları ve hijyen önlemleri alınmıştı. Şimdi ise eğitim kurumları da salgının yayılmasını önlemek amacıyla tatil ediliyordu.

Ders zili çalarken, öğrenciler yerlerinden sıçradı ve heyecanla sınıftan çıkmaya başladı. Koridorlarda yankılanan konuşmalar, Daeyon Lisesi'nin yanı sıra ülkedeki diğer okullarda da gerçekleşiyordu.

Kimileri, yaklaşan tatilin getireceği boş zamanı heyecanla beklerken kimileri ise salgının ciddiyetinin farkındaydı ve gelecek hakkında belirsizlikten korkuyordu. Koridorlar çelişkili duyguların bir araya geldiği bir yer haline gelmişti.

Seul, Yeouido
Uluslararası Finans Merkezi

"Kiminle konuşuyordun?" Minho'nun sorusu üzerine Seojoe kızına 'Hoşçakal' dedikten sonra yüzünü ona çevirdi. "Okullar tatil edilmiş, salgından dolayı." Minho düşünceli bir şekilde saçını kaşıdı. "Bu salgın olayı iyice uzadı. Uzun sürmez umarım." dediğinde Seojoe'de en az onun kadar düşünceliydi. "Sağlık Bakanlığı kontrol altında olduğunu söyleyip duruyor, kısa zaman içerisinde bu sorun çözülecektir." dedi ve elinde tuttuğu maskeyi geri ağzına taktı. "Ben içeri giriyorum, görüşürüz." dedikten sonra mola saatinin bitimine yakın ofise geri girdi.

Daegu, Hastane Merkezi

"Hastayı izole edilmiş odaya alın, tedaviye orada devam edeceğiz." Doktor Shira, hemşirelere talimat verirken asistanı bir adım öne çıkarak söze girdi: "Hocam, hasta tedaviye yanıt vermiyor. İki haftadır durumunda hiçbir düzelme yok, hatta semptomları artmaya başladı."

Shira, hemşireleri hastayı taşımaları için gönderirken bir an durakladı ve asistanını kenara çekti. "O zaman ne yapmamızı öneriyorsun?" diye sordu, sesi sabırsızlıkla doluydu. "Günde 100'den fazla enfekte hasta geliyor ve Bakanlık, hiçbirini geri göndermemizi istemiyor. Tüm hastaları müşahade altında tutmamız gerekiyor. Tedaviye yanıt vermiyor diye bırakalım da insanlara virüs mü bulaştırsın?"

Asistan geri çekildi, sesi titrek ve endişeliydi. "Özür dilerim, Bayan Shira. Sadece sizin ve diğer çalışanların sağlığı için endişeleniyorum. Eğer böyle devam ederse, hastanede yer kalmayacak ve hastaların durumu daha da kötüleşirse bize de bulaşacak."

Shira derin bir nefes aldı. Asistanı haklıydı. Şu anlık sakin bir ortam olsa da virüsün ilerleyen aşamalarda ne gibi mutasyonlar geçirip etkilerinin ne olacağını kestiremiyordu. Bu bilinmezlik, gece gündüz demeden çalışan ekibin üzerinde büyük bir baskı yaratıyordu.

Hastanedeki en ağır hastanın bilinci sürekli kapanıp açılıyor ve hastaneden kaçmaya çalışıyordu. Onu kontrol altında tutabilmek için çeşitli sakinleştiriciler kullanmak zorunda kalıyorlardı. Shira, bu durumun sürdürülemez olduğunun farkındaydı. Daha etkili tedavi yöntemlerine ihtiyaçları vardı, aksi takdirde sadece hastalar değil, tüm sağlık çalışanları da tehlikede olacaktı.

Shira, asistanının gözlerine baktı ve yorgun ama kararlı bir sesle konuştu. "Haklısın, burada hepimiz risk altındayız. Ama bu virüsle mücadele etmek zorundayız. Başka bir seçeneğimiz yok. Yeni tedavi protokolleri üzerinde çalışmalıyız. Ayrıca hastane yönetimiyle acil durum planlarını gözden geçirmeliyiz. Bu kaosu kontrol altına almak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız."

Asistan başını sallayarak onayladı. "Tamam, hocam. Ne gerekiyorsa yapacağız."

Shira, odasına geri dönerken bir an için durdu ve koridorun sonunda ağır adımlarla yürüyen hemşirelere baktı. Herkes yorgundu, herkes korkuyordu. Ama yine de, burada olmaları gerektiğini biliyorlardı. Çünkü bu mücadeleyi bırakmak, daha büyük bir felakete yol açabilirdi. Shira, içindeki endişeyi bastırarak işe geri döndü. Yapmaları gereken çok iş vardı ve zamanları sınırlıydı.

Incheon, Supermarket

"Baya bir alışveriş yapmışsınız, yolculuk mu var?" Kasiyer Miyong, düzenli müşterisi Gwanghe'nin ürünlerini kasadan geçirirken ona merakla sordu. Gwanghe, emekli bir polis memuruydu ve son karantina duyurusunun devamının geleceğini biliyordu.

Tahmin ettiği şeyin gerçekleşmesi durumunda kaos çıkacağı için önlemini erkenden almaya karar vermişti.

Ancak, kasiyeri endişelendirmemek için gerçeği gizlemeye karar verdi.

Gwanghe hafifçe gülümseyerek "Evet, aslında bir seyahate çıkacağız. Uzun bir tatil planladık, o yüzden biraz fazla alışveriş yapıyorum." dedi. Miyong bu cevaba şaşırdı, ama yine de gülümsemeye devam etti. "Ne güzel! Gideceğiniz yer neresi?" diye sordu, daha fazla bilgi almak isteyerek. O esnada ürünleri kasadan geçirmeye devam ediyordu.

Gwanghe, hızlıca bir yalan uydurarak "Ailecek kırsala gideceğiz, doğanın tadını çıkaracağız. Uzun zamandır böyle bir tatil yapmamıştık, bu yüzden heyecanlıyız." dedi. Miyong, Gwanghe'nin sözlerinden hoşnut olmuş görünüyordu.

"Harika bir fikir, şehirden uzaklaşıp dinlenmek size iyi gelecektir." dedi Miyong, samimi bir şekilde. "İyi tatiller o zaman! Umarım harika vakit geçirirsiniz."

Gwanghe, torbalarını toplarken içinden bir rahatlama hissetti. "Teşekkür ederim, Miyong. İyi çalışmalar." diyerek vedalaştı ve marketten çıktı. Dışarı adım attığında, içindeki huzursuzluk hala oradaydı, ama kasiyeri endişelendirmediği için kendini daha iyi hissediyordu.

Marketin önünde durup derin bir nefes aldı. Yalan söylemekten hoşlanmazdı, ama bu durumda en doğru kararın bu olduğunu düşündü. Etrafta olacaklardan habersiz, sadece medikal maske takarak bu durumu atlatacağını sanan insanları izledi. Ardından gökyüzüne bakıp tahmin ettiği durumun gerçekleşmemesi için tanrıya dua etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin