•Muzaffer•

17 4 0
                                    

...

Abehayran'ın ifadesi bir anda değişti. Elini yanağıma koydu ve göz yaşlarımı sildi.
"Böyle olmasını istemezdim küçük kız. Ben Tarmanabe oğlu Abehayran"

"Ben de Sefenaz" dedim.  "Biliyorum" dedi fakat dudakları yana kıvrıldı. Nasıl biliyordu ismimi? Ne demekti bu? Merak ediyordum ama başka bir düşüncenin beynime akın etmesiyle bu soruları bir kenara bıraktım.
-T-Tarmanabe mi dedin?
-Evet maalesef, dedi kısık bir sesle. Gözleri yere bakıyordu. İçimden "o bizim aile düşmanımızın oğlu. Yoksa beni kaçırıp ailemden intikam mı alacaktı, neler oluyordu, buradan kaçmalıyım" diye düşündüm.

O da neydi! Benim telefonum, çantam neredeydi?
-Çantam nerede? Çantamı ver bana!
-Neden çantanı istiyorsun?
-Çünkü o benim çantam
-Artık benim. Ve artık sen de benimsin.
Ne diyordu bu? Allah'ım çok etkilenmiştim! Ama gitmek de istiyordum. Tam o anda nihayet Abehayran'ın telefonu çaldı. Benden birkaç adım uzaklaşıp telefonu açtı. Kiminle konuştuğunu anlamadım ama yüzünde sinirli bir ifade belirdi. "Sen burada kal güzelim" dedi ve kapıya doğru ilerledi. "Duur" diye bağırdım. Ses çıkarma dedi ve kapıyı kilitledi.

Ne yapacağımı bilemiyordum. Ses çıkarma demişti ama neden? Ben Sefenaz'dım. Bunlara katlanacak adam değildim. Hemen cama çıkıp bağırmaya başladım.

-Kimse yok muuu? Abehayran! Abehayran! Yardım edin!

-Yenge napıyorsun, gir içeri başımıza iş çıkarma!

O kimdi? Bir şey söyleyemeden aklımda o isim belirdi: Muzaffer!
Kel başına yeni saç ektirmişti. Az kalsın tanıyamıyordum!
"MUZAFFEER NE YAPIYORSUN ORADA!?" Diye bağırdım. Yoksa o da mı bu kaçırma işinin içindeydi?  Anlayamıyordum! Muzaffer bu konakta nasıl yer alabiliyordu? Yoksa Muzaffer burada mı çalışıyordu? Bizim konakta babası bahçıvandı ama Yılmaz Amca burada çalışmaz ki. Muzaffer'in işi ne burada!

-Muzaffer yoksa sen-

- Evet yenge evet düşündüğün işi yapıyorum. Şimdi sırası değil. Gel benimle.

-Nereye? Sana güvenmiyorum artık.

-Abehayran Abi'nin kesin emri var. Çabuk.

-Abehayran mı? Dedim fakat nafile. Beni kolumdan tutup sürüklemeye başlamıştı bile...

Anadolu kırmızısı TOGG'uyla beni ormanın içindeki, odunlardan yapılmış güzel bir eve götürdü. Çok etkilenmiştim ama hâlâ neden burada olduğum konusunda bir fikrim yoktu.

- A-ama neden beni buraya getirdin? Abehayran nerede?

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Neler olyordu bugün böyle? İçeri girmiştik. Dışarının soğuğundan sonra içerisi sıcacık gelmişti, şömine yanıyor, çok güzel bir masa adeta beni bekliyordu.

 Dışarının soğuğundan sonra içerisi sıcacık gelmişti, şömine yanıyor, çok güzel bir masa adeta beni bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tostobacık bir masaydı. Üzerinde çok güzel ve özel yemekler vardı ayrıca bir de- dur bi dk- ne o?

Limonlu mu limonlu SARMALAR!

Muzaffer'in kendini evinde hisset demesiyle evi gezmeye  koyuldum. Üst katta manzarası mükemmel bir yatak odası ve ona bağlı bir banyo vardı. Küvetteki çoktan hazırlanmış sıcak suyu görünce içine girip güzelce rahatlama isteğinden kendimi alamadım. İşim bittiginde ise yataktaki kırmızı elbiseyi yeni fark etmiştim. Giymeli miydim? Ama yok, kendime gelmeliydim. Amacım buradan kaçmak olmalıydı. Aşağı indim. Abehayran şöminenin karşısında duruyordu

Arkasını döndü ve "elbiseyi giymemişsin" dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Arkasını döndü ve "elbiseyi giymemişsin" dedi. Onun kelimelerini duymamaya başladım. O kadar yakışıklıydı ki!!

-O elbise, b-benim miydi?

-Tabii ki güzelim, başka kimin olacak.

-Benden öyle bir sey isteyemezsin. Ben gidiyorum!

Dedim ve kapıya yöneldim.

...Devam edecek


💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨💨

Kertilmişlerin Aşkı | ~ABENAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin