“Ölmüş olamaz.” Genç adamın ağzından çıkan her bir söz bir yalvarıştı. Çaresiz gözyaşlarının ıslattığı mavi gözleri doktora kızı kurtarması için yalvarırken doktor, kurtarılması gereken kişinin bu genç odam olduğunu düşünüyordu.
“Üzgünüm.” dedi kadın sert yüz ifadesiyle.
“Bir şeyler yapın! Lütfen.” Kızarmış gözleri kardeşi gibi gördüğü kuzenine döndü. “Mert, bir şey yap. Ne olursun bir şey yap.” Dizlerinin üzerine çöktüğünde gözyaşları altı kişilikti.
“Neden…” Bu fısıltı kıza en çok ihtiyacı olan kişiden çıkmıştı. Işık, “ Gitmedi… Gidemez.” Diye fısıldadığında gözyaşları akmaya devam ederken başını iki yana salladı.
Arkalarından gelen sedye, yedi çocuğun kalbine aynı sancıyı sapladı. Beyaz çarşafla örtülü o güzel bedenin aralarından ayrılışı denizleri bile ağlatacaktı.“Nazlı!” Genç adam dizlerinin üzerinde haykırdığında bir diğeri cesaretini toplayıp çarşafı açtı. Gökhan’ın gördüğü kapalı gözler, göğsüne bir bıçak yarası sapladı. Aynı zamanda yaşam mücadelesi veren sarı saçlı kız aklına gelince aldığı her bir nefes soluk borusunda fırtına kopardı.
“Yaşamak için bir sebep arıyorsan ben bu sebep olabilirim.”
Işık’ın kulaklarında çınlayan bu söz ruhunu havaya karıştıran bir iskelet kadar boştu artık. Onu, hayatının noktasını koymak üzereyken kurtarıp o noktayı virgüle dönüştüren kızın gidişi, belki de en çok kelebeği yaralayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Mystère / ThrillerTutsak serisinin ikinci kitabıdır. Geçmişini sevdiğinde ve onu arkana aldığında, artık özgürsün.