2.BÖLÜM: " Düşman daveti "

226 22 4
                                    

~Yalnızca sevsen olmuyor mu?
Gerek varmı bedenime?
Yalnızca gülsen olmuyor mu?
Bana çatık kaşların değil, sen lazımsın...

•••••

Yatağın bir ucunda rahatça yatan adamda gezdirdim gözlerimi. Benden o kadar uzaktı ki... Bedeni gibi, kalbi de bana uzaktı.

Yataktan kalktım ve banyoya girip kapıyı iki kez kilitledim.
Sanki gece ona teslim olmamış gibi.

Aynaya baktığımda boynum yine morarmıştı. Bu adam bana vurmasa da zarar veriyordu. Tiksiniyordum ondan. Nefret ediyordum. Her geçen gün içimdeki ateş alevleniyor, bana cesaret yüklüyordu.

Bu cesareti yakın zamanda kullanmayı o kadar çok isterdim ki...

Banyoya girdiğimde sıcak suyu açtım ve soğuk su kullanmadan sanki izleri geçecekmiş gibi keseledim kendimi. Gözyaşlarım her gecenin sabahında olduğu gibi yanaklarıma akarken yine ve yine karıştı su damlalarına.

Ben her geçen gün ölüyordum. Ama insan aldığı acıdan sonra güçlenirmiş. Buna inanarak geldim bu zamana kadar. Her gecenin bir sabahı var diyerek...

Banyodan çıktığımda bornoza sarındım ve sessizce çıktım. O halâ uyurken sinirden ve 1 senedir düştüğüm bu durumdan burnumun direkleri sızladı.

Acaba dedim. Acaba onu şu an boğsam ne olur?

Ölürüm.

Ne vicdan azabından nede kalp krizinden çünkü aşiret beni bu odadan çıkmadan öldürür.

Aileme de kızgındım. Kırgındım.
Beni bu adama böyle bıraktıkları için.

Daha fazla duramadım orada. Giyinme odasına girdim ve iç çamaşırlarımı giyerek lacivert saten, kemerli yazlık bir elbise giydim.
Altına lacivert, bilekten bağlamalı hafuf topuklu bir ayakkabı giydim.
Saçlarımın suyunu havlu ile iyice aldıktan sonra tarayıp salık bıraktım.

Gecenin iğrenç izlerini kapatmak için fondöten kullandım ve biraz da maskara sürdüm. Hafif renkli bir ruj sürdüğümde çıktım odadan.
O halâ uyuyordu. Saat sekiz olmuştu ve işe geç kalacaktı.

" Baran..." diyerek başında durduğumda nefesi hâlâ düzeniydi.
" Baran..." diyerek omzundan dürttüm. Keşke şurada geberseydi diyerek duamı ediyordum ki hafif kıpırdandı.

Her gecenin bir sabahı olurdu ama ona sabah olmasın istedim.

" Ne var ya!? " diyerek huysuzlandı. Sonra lanet ettiğim koyu kahverengi gözlerini açtı ve kafasını ne var dercesine salladı.

" Saat 8 ve sen işe geç kalacaksın biraz daha yatarsan " dediğimde bir tepki vermeden ayağa kalktı ve banyoya girdi. Arkasından bir sabır çekerek yatağı topladım ve bana çıkınca kızmasın diye takım ayarlayıp çıktım odadan.

Hava bugün güzel gözüküyordu. Normal insanlara göre cıvıl cıvıl bir gündü ama ben renklerini kaybedeli 6-7 ay oluyordu.

Merdivenlerden inerken gözümü dün dağınık olan bahçede gezdirdim.
Kocamın düğününün olduğu bahçe de.

Dişlerimi sıkarken gözlerini sıkıca kapatmıştım. Onu sevmiyor olabilirdim ama bu üzerime kuma gelmiş olmasını değiştirmiyordu.

ZERDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin