Birkaç gün süren yorucu bir yolculuğun ardından en sonunda tampon bölge sayılan Andorra'ya varmışlardı. Aziz en yakında ki tavernaya gitmek için çoktan atının ipini mahmuzlamıştı. Kısa bir süre daha gittikten sonra gözüne ilk kestirdiği tavernaya yönelerek atının üzerinde ilerledi. Atların bağlandığı kısma geldiğinde attan hızlı bir manevra yaparak indi ve atını diğer atların yanına sıkıca bağladı. Peşine de Othmane'ı indirerek tavernanın içine doğru yöneldiler. İçeriye girdiklerinde her zaman karşılarına çıkan tavernalardan farklı bir ortam vardı. Daha önce duymadığı klasik müzik ve sakinlik... Aziz şaşkınlık içinde yürürken ve peşinde de Othmane kendisini takip ederken tavernanın barına doğru çoktan varmıştı. "Barmen! Bana oradan birer içimden 4 duble, çocuğa da büyük bir süt. Uzun yoldan geliyoz, kaliteli ürün ver dostum." dedikten sonra barmen başıyla hayhay şeklinde yaparak hızlı bir şekilde bir elinde rakı şişesi, diğer elinde süt ile beraber geldi. Sütü Othmane'a uzattıktan sonra rakının da kapağını açıp Aziz'in önünde ki bardağa doldurup su katmak için yeltendi. Aziz eliyle dur şeklinde işaret yapıp rakıyı doldurmasını göz kırparak işaret etti. Barmen suyu geri bırakıp bardağın ağzına kadar rakıyı doldurduktan sonra başıyla kıyağımız olsun şeklinde işaret çakarak diğer müşterilerle ilgilenmek için Aziz'in yanından ayrıldı. Aziz rakısını ağzına götürürken Othmane'ın çoktan sütünü bitirdiğin i görünce içinden 'Garip çocuk.' diye geçirdi. Kısa bir süre sonra kendisi de rakısını bitirdikten sonra masaya birkaç livre atıp tavernanın üst katlarına doğru Othmane'ı da alarak çıktı. Birkaç basamak kadar çıktıktan sonra üst kattan garip garip sesler gelmeye başlamıştı kulaklarına. Merdivenin başına kadar çıktıktan sonra Aziz, Othmane'a eliyle merdivenin başında durmasını tembihlemişti. Kendisi ise pantolonunun yan cebinden kasaturasını çıkarıp eline almıştı. Yavaş adımlarla sesin geldiği odaya yaklaşıyordu ama sesin ne olduğunu hala çıkaramıyordu. Kasaturasını geri cebine sokup iç cebinden tabancasını çıkarmıştı. Çalışıp çalışmadığını mekanizmasına bakarak emin olduktan sonra kapının dibine iyice yanaştı. Kapıya yaklaştığında ise içeriden bu sefer eşek anırma sesleri boğuk bir şekilde geliyordu. İçinden 'Biri eşeği boğazlıyor sanırım.' diyerek kapıya tekme vurarak açıp içeri dalması bir olmuştu. Ama içeriye girdiğinde ise karşısında şu manzara vardı: Bir siyahi ve ağzı bağlanmış bir eşek... İçeriye girdiğimde zenci adamın gözleri fal taşı gibi açılmış ve eşeği ileri itip üzerine hızlıca pantolonu giymesi bir olmuştu. Aziz ise tabancasını ona doğru tutuyordu. "Napıyorsun lan sen burada lanet Zenci? Ne ayaksın sen?" diyerek bağırması bir olmuştu. Siyahi ise korkudan Aziz'in ayağına kapanarak ağlamaya başlamıştı: "Abe. Ben yaptım sen yapma. Lütfen abe." şeklinde. Aziz neden yalvardığını başta anlayamamış olsa da sonra kafasına dank etmişti. Silahının hizasını dahi değiştirmeden ayakkabısının üstünü zencinin çenesine dayayarak kafasını kaldırtmıştı. "Ulan zenci. Yapacak kadın mı kalmadı lan! Gitmişsin masum hayvancağıza işkence ediyorsun. Bırak lan hayvanı pis domuz." diyerek yüksek sesli bir şekilde konuşuyordu. Siyahinin ise bu sefer dili tutulmuştu ve ağzında bir şeyler kekeliyordu anlamsızca. Aziz, siyahinin konuşamaması üzerine silahını kafasına dayamış tetiği çekecekken içeriye Othmane'ın gelip dur demesiyle birlikte Othmane'a dönmüştü anlık olarak. Geri siyahi adama döndüğünde ise adamın çoktan bayıldığını görmüştü. Aziz eliyle alnını sıvazlayarak çattık şeklinde söyleniyordu. Othmane'a işaret ederek eşeği çözdürdü ve merdivenlerden aşağı yolladı. Eşek merdivenlerden aşağı acılı bir anırışla inerken Aziz ise arkasından gülüyordu. Othmane'da Aziz'e dönerek: "Eşek napıyordu bu adamla beraber?" diye sormuştu. Aziz, Othmane'a dönerek: "Eşeği kesmeye çalışıyordu ama sadece ağzını bağlamayı becerebilmiş salak." diyerek cevap vermişti. Othmane ise duruma sadece gülmüştü. Aziz, Othmane'dan bir bardak su getirmesini istemişti.
Othmane hızlı bir şekilde aşağı bara inmek için merdivenlere yönelmişti. O sırada Aziz'de, siyahinin ceplerini karıştırmak için eğilmişti. Birkaç cebini karıştırdıktan sonra eli boş bir şekilde geri çekilmişti, zaten o sırada da Othmane aşağıdan geri gelmişti. Aziz suyu alarak siyahinin suratına boşaltmıştı. Suyun yüzüne çarpmasıyla beraber de siyahi hızlı bir şekilde yerinden fırlamıştı. "Abe lütfen beni bağışla. Ben bir şey yapmadım." şeklinde tekrar yalvarmaya başlamıştı. Aziz ise gülerek: "Sakin ol. Öldürmeyeceğim seni ya da mahkemeye şikayet etmeyeceğim." derken siyahi de mutluluktan Aziz'in ayaklarına sarılmıştı. Aziz eliyle onu geri ittirip ayağa kaldırmıştı. "Tabi bir şartım var: Benim yardımcım olacaksın yoksa..." derken siyahi sözünü keserek: "Kulun olurum yeter ki bana acı." diyebilmişti sadece. Aziz önce Othmane'a bakıp sonra geri siyahiye çevirmişti kafasını: "Sorularımı cevapla ki bende sana bir şey yapmayayım." derken siyahi adam ise kafasıyla onaylıyordu. "Birincisi adın ne? İkincisi nereden geliyorsun ve nerelisin? Üçüncüsü bu eşeği nereden buldun? Dördüncüsü bu tavernaya nasıl girdin?" şeklindeydi sorular. Siyahi kısa bir süre düşündükten sonra: "Efendim. Öncelikle adım Farai, Farai Akwasi. İkincisi Trinidad'lıyım ve oradan geldim köle taciri gemilerinde. Ama kurtulmayı başarıp kaçtım oradan. Üçüncüsü eşeğin sahibi var. Bana birkaç adam gelip eşeği..." derken Aziz hafif yüksek sesle: "Tamam anladık detaya gerek yok. Son sorumu cevapla." demişti. Farai, Aziz'e bakarak: "O adamlar dedi bana işte ve burayı tuttular. Birazda para verdiler işte." diyerek sözünü noktalamıştı. Aziz ise adama acımalı bir şekilde baktıktan sonra: "Hemen yan odada kalacağım ben. Yarın sabah tekrar yola çıkacağım ve sende benimle geleceksin. Sakın kaçmaya çalışma yoksa seni bulurum ve anladın sen." diyerek odadan çıkmıştı. Odadan çıkıp kendi odasına giderken Othmane ise Farai'nin yanında kalmıştı. Yanına yaklaşarak: "Merhaba. Adım Othmane, Othmane Shamayim. Sanırım artık beraber yolculuk edeceğiz." diyerek Farai'ye doğru gülümsemişti. Farai ise bu candan gelen samimiyet karşısında rahatlamış ve konuşma şekli düzelmişti. "Memnun oldum Othmane. Parasızlık ve özellikle de kölelik çok zor. Sana benden tavsiye köle olacağına kendini öldür daha az acı çekersin. Ama sanırım yeni efendim artık O. Adını bilmediğim kişi." diyerek Othmane'a doğru gülümseyerek bakmıştı. Othmane ise: "Onun adı Aziz, Aziz Monsieur. Kendisi benim akıl ve dövüş hocamdır. Özünde emin ol iyi birisi. Sana da acıdığı için canını almadı yoksa buraya gelmeden önce yolda rahat on beş yirmi kişinin canını aldı. Heralde eşek etini yemeyi sevmediği için seni öldürmedi." diyerek hafifçe gülmüştü. Farai ise başta anlamasa da sonra Aziz'in çocuğa başka türlü olayı anlattığını hızlıca çakmıştı. "Evet. Kesecektim eşeği karnım baya acıkmıştı. Ama eşek gitti ben buradayım hala. Umarım dediğin gibi merhametli birisidir Efendi Aziz. Çünkü artık onun kölesi olmuş bulunmaktayım." diyerek hafif bir oh çekmişti kendince. Aralarında birkaç dakika daha konuştuklarından sonra koridorun diğer ucundan sesler gelmeye başlamıştı. Othmane merak etmişti ancak gidip bakmak için hareketlenmemişti. Daha sonrasında: "OTHMANE!" diye Aziz'in seslenişini duyunca Othmane anlık korkarak hızlıca Aziz'in yanına koşmuştu. Aziz ise hancıyı duvara yaslamış ve kılıcını boynuna dayamıştı. Kafasını ise hancıdan çevirmeden: "Othmane. Biz geldiğimizde bu eşek odalardan birinin içinde değil miydi yoksa eşeği biz mi soktuk. Şu galyalıya söyler misin?" demişti. Hancı ise galyalı hakaretine daha da sinirlenmişti kılıç boynuna dayalı olduğu halde. "Efendim. Eşeği biz sokmadık. Biz geldiğimizde odalardan birinde yatakları kirletiyordu. Bizde onu alıp merdivenden aşağı yolladık." demişti. Othmane'ın bunları demesinin ardından sakinleşen hancı: "Sana güveniyorum çocuk. Temiz bir yüzün var. Tamam bırak beni delikanlı. Sen yoluna ben yoluna." dedikten sonra Aziz kılıcı hancının boynundan çekip kınına koydu. Sonrada hancı gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/366199857-288-k952753.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerin Sessiz Sırları
FantasyAziz Sagesse Monsieur adlı bir adamın hayatı. Sakin bir şekilde geçen İspanya Şatosu'ndan heyecana dönüşen Fransız Sokakları...