8. Bölüm: Selam

35 12 3
                                    

Ertesi gün okulda Minho'ya rastladım. Bana el salladı ve gülümsedi. Ben de ona el salldım. Ama konuşmadık.

Dün ki dersi düşündüm. Beklediğimden daha zevkli geçmişti. Sonuçta matematik dersiydi, ne kadar zevkli olabilirdi ki?

Ama zevkliydi... neden zevkliydi ki?

Kafeteryaya indiğimde elimdeki tepsiyle etrafıma bakındım. Yalnız başıma oturmayı umarak boş bir yer aradım gözlerimle. Boş bir masa bulamasamda beni yanına çağıran Hyunjin'i gördüm.

Yanımda da elbetteki sevgilisi vardı. Ve onlar eş cinseldi. Üstelik sevgili olduklarını tüm okul biliyordu. Bu durum başlangıçta fena halde konuşulmuş ancak birkaç ay sonra bu tartışmalar sona ermişti.

"Selam." dedim onların yanına gidip.
"Selam. Naber?" dedi Hyunjin.
"İyi. Sağol." dedim.

Nedense iyi, sağol demem ezberden okumuş gibi geliyordu kulağıma.

Gülümsediğinde gözleri hafifçe kısıldı ve sağ gözünün altındaki küçük ben göze çarptı.

"Bizimle takılmazsın diye düşünmüştüm. Gelmeme sevindim." dedi ve ardından karşımda oturan çocuğu tanıttı. "Han, bu sevgilim Jeongin. Jeongin, arkadaşım Han."

Jeongin bana samimi bir gülümsemeyle baktı. "Tanıştığımıza sevindim." dedi.
"Bende." dedim.

Bir süre sohbet ettikten sonra tuhaf ve gerici bir sessizlik oldu. Sanki rahatsız edici bir şey yaşanmış gibi gericiydi bu sessizlik.

"Eş cinselliği sorun eden tiplerden değilim." dedim birden bire.

"Ney?" dedi Jeongin.
"Afedersin sessizlik olunca sorun bende gibi hissettim de." dedim dürüstçe.
Hyunjin hafifçe güldü. "Nalaka lan? Yemek yiyoruz sonuçta." dedi ve ağzına bir lokma daha attı

"Pekii," dedim uzata uzata. "Aranızın nasıl olduğunu anlatmak ister misiniz?" dedim konu açma çabasıyla.

Jeongin Hyunjin'e baktı ve onun anlatmasını bekledi.
"Ben mi anlatayım?" dedi Hyunjin. Jeongin basını öne arkaya salladı.
"Pekâlâ kısaca anatacağım."

İyice yerleştim ve Hyunjin hikayelerini bir sır gibi fısıltıyla anlatırken onu duyabilmek için sessizleştim.

Neden fısıldıyordu bilmiyorum ancak ilişkilerini gizli tuttukları dönemden kalma bir alışkanlık olduğunu düşündüm.

"Okulun ikinci haftasında beden dersinde hoca ikimizi malzeme odasına göndermişti, odanın kapısı bozukmuş, bu yüzden üzerimize kapanınca tüm dersi ve öğle arasını orada ikimiz geçirdik."

Hyunjin Jeongin'e bir bakış attı. "Çok romantik değil mi?" dedi gülerek.

"A-ha, öyle." dedi Jeongin başını sallayarak.

"Tanrım, orada olup sizi izlemek isterdim."

İkiside aynı anda şaşkın gözlerle bana bakınca gözlerim büyüdü.
"Ee şey, seviştiniz mi yoksa? Onu kastetmedim. Tatlı ve yavaş yavaş ilerleyen bir romantizim hayal etmiştim. Dizilerdeki gibi. Onu kastettim."

"Tabiki de sevişmedik." dedi Hyunjin.

Ama Jeongin'in onun bu yalanına karşı attığı bakış aksini iddia etti.

"Ne? Sevişmedik!" diye tekrarladı Hyunjin, "Sadece öpüştük." diye vurguladı.

"Peki, öyle olsun." dedim ve Jeongin'e döndüm. Başını onaylar gibi salladı.

Hyunjin masanın altından ona tekme attı. "Yaptığımız sevişmek sayılmaz." dedi.

"Biliyorum, sadece tepkin hoşuma gidiyor." dedi Jeongin sırıtarak.
"Gördün mü? Sevişmedik." dedi bana kanıtlamak zorunda gibi.

Jeongin'le birlikte güldük.

"Hyunjin, yanakların kızarıyor." dedim. Gerçekten de pembeleşen yanakları onu tatlı göstermişti. Ellerini yanaklarına bastırdı. "Umrumda değil." diye homurdandı.

Çok tatlı bir çifttiker..

Tanrım, sanırım ben de bir sevgili istiyordum.

Seukinsip | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin