DİFFERENT WORLDS BXB

/ MERAK/

Taylan'ın ağzından;

Denizin dürtmesiyle kısa çaplı bir titreme geçti üzerimden sonrada yerimde azıcık gerinip son derse girmek için hazırlandım.

Deniz bu gün bizim eve gelsene beraber takılalım?

Olur da  ne yapıcağız evde?

Biraz içeriz film izleriz sonrasındada seninle izlemek istediğim kasetler var.

Ne kaseti? Film falanmı ? Yada 80 lerden kalma plak falanm-

Görürsün. Yıllardır cesaret edemeyip izlemek için kendimi zorladığım ama bir o kadar da  izlemekten nefret ettiğim o kasetler.
Belki başka şeylerde vardır içinde diye senin yanında izleyeceğim.
Hazır babam iş seminerdeyken fırsat bu fırsat bütün kasetleri izlemeliyim.

Anladım da kimin kasedi bu senin için bu denli değerli?

Görüceğin kişiyi tanımayacakzın ama yüzünü çıkarıcaksın eminim.

Yani kimin kaseti kasetteki kişi kim taylan?

O da sana süpriz olsun değilmi?

Denizin yanağında bir makas alıp ders ile ilgili notlar almaya başladım. Dersin bitimine  son 3 dk  kala çantamı toplayıp beklemeye başladım.
Zil çalar çalmaz  dışarı fırlayan denizin peşinden bende arabamın yanına gittim.
Arabanın dibinde yavru köpek gibi beni bekleyen deniz ile arabaya bindim ve gazı kökleyip her zamanki içkiciden 1 -2  içicek ve yanına çerezlik bişeyler aldım.
Eve geldiğimizde poşetlerden birini denize kaktırıp arabalı kilitledim ve evin kapısını açtım.
Deniz poşeti tezgaha bırakıp ;

Bro ben bi duş alsam ya yapış yapış olmuşum .

Yukarıda temiz havlu var ben sana kıyafet ayarlarım. Kendi evin gibi takıl .

Tamamdır o zaman ben çıkana kadar sende şu yiyecekleri hazırla da aç karnımızı doyuralım.

Aklın fikrin yemekte be, sen gir duşuna ben hallederim.

Deniz yukarı kata duş almaya giderken bende ona temiz kıyafetlerimden ve çamaşırımdan çıkardım.
Deniz benden daha iri yapılı olduğu için en büyük oversize tişortümü ve onu uygun eşofmanımı çıkarıp yatağın üsttne bıraktım.

Aşağı inip çerezlikleri hazırlayıp en pahalı kırmızı sek şarap şişesini açıp kadehlere eşit şekilde dökmeye başladım.
Kadehleri 5 er kez döndürerek şarapın kendine has kokusunun yayılmasını sağladım ve nerdeyse yüzyıldır orda sarılı duran kasetlerin yanına , çatı katının bodrumuna çıktım.

(Tozdan öksürür) bu ne rutubet anasını satayım bide hizmetli burayı her haftasonu temizleyecek.

Elini eski oyun konsolunun üzerine sürtüp üzerindeki tozlara bakar.

Tam kasetlerin olduğu yere doğru ilerlerken bodrumun merdiveninin katlanıp üzerime kapanması bir oldu.

Kapanan merdivenin olduğu yere gidip bir kaç kez ittirmeye çalıştım
Ama nafile bu eski merdiveni kaç kerede yağlasam her seferinde sıkışmanın bir yolunu buluyodu.
Kapının açılmayacağını anladığımda denize seslenmeye başladım.
Umarım o kütük kafalı sesimi duyar da gelir.

Deniz (böğürür)  amını sikim lan kütük  kafalı  hödük (merdivene tekme atar) çıldırıcam ya ulan telefonumda yok sikicem şansımı.

Denize bağırmaktan pardon böğürmekten sesim kısılınca bodrumun sol lobisini gezmeye başladım.
Duvarda asılı üzarinde beyaz çarşaf serili olan tablonun yanına gidip çarşafı indirdim.
Gördüğüm portreyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü portrede annem,babam ve annemin kucağındaki minik ben vardım.
Buraya kadar tamam ama fotoğrafın çekildiği yerde kapının arkasında ne kadar saklansada kızıl saçları ve çilleriyle çıkan minik bi çocuk vardı.
Çocuğun elinde benim boynumda olan, annemden bana yadigar kalan kolye vardı.
Boynumdaki kolyeyi fotoğraftakiyle karşılaştırıp emin olduktan sonra portreyi yere sakince koydum.
Biraz daha ilerledim karanlıktan önümü göremeyince duvarın kenarından şarteli kaldırıp ışıkların yanmasını bekledim.
Sadece bir yerin lambası yanınca ileride görünen piyanonun yanına gittim.
Daha önce bunu burada görememiştim. Piyanonun üzerinde altın sarısıyla yazılmış harflerle EGE yazıyordu.
Piyanonun tuşlarına basmaya başladım.
Yıllardır burda durduğu için tuşların arası toz dolmuş haliyle sesi biraz garip çıkıyordu.
Piyanonun üzerindeki isim kime aitti?
O portredeki çocuk kimdi ve neden annemin kolyesini tutuyordu?
Bende olan bu kolyenin o çocuğun elinde ne işi vardı?
Ben düşüncelerimde boğuşurken bodrum katın merdiveni açıldı ve deniz aşağıdan bana bağırarak;