19

417 54 50
                                    

Jimin'in uykusunun ne kadar ağır olduğunu hatırlıyorsunuzdur.

Bu, gecenin bir yarısı Kore'nin Seul ilçesinde olup panikle Jimin'i arayan Yeonjun için korkunç bir durumdu.

Aynı zaman dilimleri içerisinde yüzüncü rüyasını gören Jimin için ise nötr bir andı.

Ama aynısını bir kişi için söyleyemeyeceğim.

Jungkook, sürekli olarak yatakta titreyen telefon yüzünden önce kaşlarını çattı, sonra tek gözünü açıp önce kendi telefonuna baktı, hiç sessizde kullanmamasına rağmen. Kendi telefonunda cevaplanmamış arama bildirimi yerine başka aramaları görünce bu sefer hemen yanında yatan Jimin'e baktı.

Uyku halinde olup aramalardan hiçbir şekilde etkilenmediği belli olan Jimin, iki elini başının altına koymuş, Jungkook'a dönük bir şekilde uyuyordu.

Telefon, yeni bir çağrıyla tekrar titremeye başladı.

Jungkook doğruldu ve Jimin'in telefonuna bakındı. Yastığının hemen yanında olduğunu görünce Jimin'in üzerinden uzanıp telefonu eline aldı.

Yeonjun.

Uyku sersemi ekrandaki ismin kim olduğuyla alakalı pek bir fikir yürütemedi ama arka plandaki resimde Lou ile birlikte olan Yeonjun'un resmini gördüğünde erkek kardeşi olduğunu hatırladı.

Saat gece dörttü.

Elindeki telefonla tekrar Jimin'in yanına uzandı ve Jimin'e baktı. Gecenin dördünde kimse kimseyi keyfi aramazdı, değil mi? Bir şey olmuş olmalıydı.

Jimin'i uyandırması gerekiyordu ama bunun kolay olmayacağını biliyordu.

"Jimin." diye ona yaklaşıp mırıldandı. "Uyanmalısın."

Bir eli saçlarına gitti ve geriye doğru taradı. Yumuşacık görünen yanağına uzanıp küçük bir öpücük de bıraktı. "Yeonjun arıyor. Bakman gerekiyor."

"Hm?" Jimin uyku sersemi mırıldandı. "Kim?"

"Yeonjun. Erkek kardeşin."

Jimin geri uyumaya devam etti.

Jungkook tekrar çalmaya başlayan telefonla derin bir nefes aldı ve aramayı onayladı.

"Jimin!" diye bağırdı Yeonjun hemen. "Jimin lütfen dön! Burası yanıyor. Kimseye söyleyemiyorum! İtfaiye'yi aradım yoldalar. Tanrım geleceksin, değil mi?"

Jungkook ağzını araladı konuşmak için ama Yeonjun o kadar gergin ve korkuyordu ki konuşmasına izin vermedi. "Lütfen gel. Çok korkutuyor beni burası Jimin."

Ve telefonu kapattı.

Jimin gözlerini açtığında arabadaydı.

Başta hiçbir şey anlayamadı, gün daha yeni doğuyordu- belki de doğmamıştı. Jimin tamamen gözlerini açabilmiş sayılmazdı. Rüyada olabilirdi ama hayır, değildi. Açık camdan içeri giren soğuk rüzgar rüyadayken vücudunu bu kadar üşütemezdi. Bu kadar gerçek hissettiremezdi.

Yavaşça gözlerini araladı Jimin. Yeni yeni doğmaya başlayan güneş ona şimdi göz kırpıyordu.

Jungkook onun uyandığını fark edince azıcık araladığı camı geri kapattı. Uyku halinde olan Jimin'e azıcık soğuk rüzgar yeterli gelmişti ama Jungkook'un saatlerdir seslenmesi, onu taşıması ve dürtmesi yeterli olmamıştı. Jimin'e hayret edeceği yeni şeylerle tanışıyordu Jungkook.

Soğuk hava akımı kesilince kaşlarını çattı Jimin ve etrafı seçmeye çalıştı. İlk olarak, arabadaydı. Soluna döndü. Jungkook arabayı kullanıyordu. Güzel.

505 | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin