ⅰv

2 0 0
                                    

yongsun sabah alarmın sesiyle birlikte kan ter içinde uyanmıştı. ergenliğinden beri böyle rüyalar görmüyordu, garip hissetti.

hızlıca duş alıp ayna karşısında dans ederek saçlarını fönleyerek kuruttu. uzun süredir dokunmadığı makyaj malzemelerine uzanıp yüzünün güzelliğini ortaya çıkaracak basit bir makyaj bile yaptı. üzerine de dolaptan rastgele bir tişört ve en sevdiği jeanini seçip onları giydi. daha fazlası abartı olurdu. ayrıca yongsun derslere hiç böyle özenli gitmezdi ki.

çantasını toparlayıp ağzına açlıktan bayılmamak için resmen zorla tıktığı yiyecekleri yutmaya çalışırken ayakkabılarını giyip aynaya baktı. uzun süredir kendini bu kadar hoş görmemişti. allıktan kızarmış yanakları, yüzüne düşen dümdüz kumral saçları ve her zaman ağlayacakmış gibi bakan gözleri ona farklı bir çekicilik katıyordu.

evden çıkıp fakülteye doğru yürümeye başladığında bölümünden tanıdığı bir arkadaşıyla karşılaştı. bu jia'ydı.

- yongsun, harika görünüyorsun! seni uzun zamandır bu kadar canlı ve... güzel görmemiştim.

+ teşekkür ederim jia. sen de her zamanki gibi inanılmaz güzelsin.

jia minyon ve sarışın bir kızdı. yarı amerikalıydı ve aksanlı konuşması çok sempatikti. üniversitenin ilk senesinde tanışmıştık.

küçük iltifatlaşma faslımızdan sonra dün ruhsuzca ayrıldığım amfiye bugün enerjik bir şekilde girip şaşırtıcı bir şekilde en önlerde bir yere oturdu.

byul sınıfa girdiğinde günaydın bile demeden elindeki kalın kitapları masaya bıraktı. hızlı bir şekilde gözlerini kısıp amfiyi süzdükten sonra yongsun ile 1-2 saniye bakıştılar. yongsun kadının kendisine baktığını fark ettiğinde hafifçe tebessüm etti fakat byul'un ifadesinde en ufak bir değişim olmadı.

daha fazla beklemeden derse geçen byul-yi, beklenmedik anlarda öğrencilere sorular yöneltiyordu. bu sefer piyango yongsun'a çıkmıştı.

- geçmiş yoktu, gelecek yoktu; ışıktan halkası içinde yalnızca o an b-

+ bizim bedenlerimiz ve karşı konulamaz o doruk noktası, esriklik vardı. dalgalar, virginia woolf.

yongsun kadının sözünü bölerek yaptığı alıntıyı tamamlamıştı, iyi mi yapmıştı? bir fikri yoktu.

- sorumun cevabını soruyu soramadan aldım, teşekkürler bayan yongsun.

ismini nereden biliyordu? hiç sormamıştı ki. yoklamadan öğrenmiş olmalı diye düşünüp byul'e gülümsedi.

+ rica ederim bayan moon.

son kelimeyle birlikte gözlerinin içi bile gülümsemişti. şaşırtıcı olan byul de ona gülümsedi. kadının ifadesinin yumuşayabildiğini ilk kez o an gördü.

senior -moonsun ₊ ⊹ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin