45 [FINAL]

1K 159 355
                                    

En güzel yaşlarım olduğunu, gençlik yıllarımın tadını çıkarmam gerektiğini, geçip giden zamanı geri döndüremeyeceğimi ve en iyi şekilde yaşamamı öğütleyen annem, beni aynı zamanda tecrübelendirecek kötü olaylar zincirine de hazırlıklı olmam konusunda uyarmıştı.

İnsanlar hata yapa yapa büyür; bir meyvenin çıktıktan sonra olgunlaşması gibi. Okul yıllarımı bir şekilde hareketli geçirmeyi başarıp gün sonunda babamdan azar yemekle geçirir, dizlerim yara bere içinde eve gelirdim. Edindiğim her bir tecrübe, yaralarımdan çıkardığım ders sayesindeydi.

Şu an kendime büyüdüm desem bile bundan yaklaşık beş on yıl sonra ne kadar küçükmüşüm diyip yaptığım seçimleri ve davranışları eleştireceğimi şimdiden öngörebiliyordum. Beni şu ana getiren seçimlerim, bulunduğum çevre ve zaman dilimi, hayatımdaki kritik noktaları belirliyordu. Belki de bugün, bir kez daha büyümüş oldum.

Düşünüyorum, düşündükçe düşünüyorum. Hayat hepimiz için sıradan değil mi? Başımıza gelen zorluklar basit olsa dahi en zoru bizimleymiş gibi hisseder ve göğüs germeye çalışırız.

En basiti, bunalım dolu bir sınav yılından çıkar bir üniversite kazanırsın, büyük umutlarla gidip hayal kırıklığına uğrar fakat bir şekilde ortama uyum sağlayıp yeni insanlarla tanışırsın. Tanıştığın yeni insanlar senin dostun da olabilir düşmanın da.

Buraya gelmeden önce büyüklerimden duyduğum ilk şey başlarda kimseye güvenmemem gerektiğiydi. Bir bildikleri varmış, çoğu zaman dedikleri haklı çıktı. Dostluk kurup bozduğum çok kişi oldu, yüzüme gülüp arkamdan atıp tutan, çıkarları uğruna yanımda duran nice insan hayatımdan bir rüzgar gibi esti geçti.

Her şeye rağmen iyi dostluklar da edindim. Günümüzü gün edip eğlendiğim, yeri geldiğinde ağlayıp sızlandığım ve gecenin sonunda bana elimdeki birayla dertlerime eşlik eden kardeşlere sahip oldum.

Bununla kalmadı tabii, daha öncesinde hiç hissetmediğim duyguları son bir yıl içerisinde hızlı ama yoğun bir şekilde yaşayıp deneyimledim. Aklımın ucundan geçmeyen o nankör aşkı, gidişatı kötü olan yaşamımın ortasındayken tatma şansım oldu. Kuyunun en dibine düşmüş haldeyken yukardan atılmış uzun bir halata tırmanmış ve ellerim kesile kesile kuyudan dışarı çıkmayı başarmış gibi hissettim. Üniversite hayatımı eğlenceli ve anlamlı kılan arkadaşlıklarımın yanında beliren yeni aşkım, her şeyi tamamlamışım gibi hissettirmişti.

Sonu ise yine bana ders verecek şekilde ayarlanmış sanki; herkesin bahsettiği o aşk acısını bu cıvıl cıvıl ortamda dibine kadar yaşadığım günleri de tanrı bana gösterdi.

Sonuç olarak bu hayatta her şeyin tadına bakıp sonucunun acı ya da tatlı oluşuna seçimlerim ile karar verdiğimi anladığım onca yıl yaşadım. Hayal kırıklığı ile çıktığım sınavdan sonra, aynı şekilde hiçbir fikrimin olmadığı bir bölümü yazıp bir anda bambaşka bir hayatta bulduğum kendimle savaşmaktan bazen yorulsam da şimdi dimdik ayaktayım.

Şimdi ise arkadaşlarım ve sevgilileri yanımda, aynı masada bir daire oluşturup oturmuş kendi aramızda birkaç kağıt oyunu döndürüyoruz. Hem de cezalı.

Jimin ayaklanıp cezasına itiraz etmeye hazırlanırken hemen arkasından Taehyung ensesine bir şaplak atıp "Yapma da nasıl sikiyorum belanı, izle." diye onu zorlamaya devam edince araya Wonho girdi. "Zorlamayın lan."

Taehyung çaresiz bakışlarla bana baktığında Wonho'dan az da olsa tırstığını belli ediyor, üzerine benden yardım bekliyordu. "Ağlayacaksa oynamasın. Bizim kurallarımız böyle." diyerek Taehyung'a destek çıkmamla birlikte Jimin'in saçından birkaç santim kesmemiz saniyelerimizi aldı.

secrets of eng. , taennie+liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin