Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Harry James Malfoy, Draco ile evleneli beş yıl olmasına rağmen bazen onu hiç tanıyamadığını hissediyordu.
Örneğin asilzade kurallarına hala uyması kimi zaman onu pasaklı ve aptal gibi hissettiriyordu. Draco her şeyi zarif yapmayı başarıyordu ve kimi zaman bu sadece su içmek gibi basit bir şey olsa bile.
Bilerek ya da farkında olarak yapmaması Harry'i yaralayan bir diğer şeydi. Draco zarif olmak icin ekstra çaba sarf etmiyordu bile, odaklanmadığında o hala zarifti.
"Potter, yüzünü batırmışsın." Harry'nin en sevdiği şey Draco'nun ona hala soyadıyla seslenmesiydi.
Elindeki çikolatalı ekmekten gözlerini çekip Draco'ya bakan Harry o söyleyene kadar yanaklarına dahi bulaşan çikolatadan bir haberdi.
Yanına gelip elindeki bezle dudaklarını sildiğinde Harry uzamış saçları ve dikkatli yüzüyle dibine giren Draco'dan çoktan etkilenmeye başlamıştı bile. Eşinden hala ilk zamanki kadar etkileniyor ve hoşlanıyordu. İlişki dinamikleri hiç düşmüyordu.
Öte yandan Draco eşinin çocuksu hallerine aşıktı. Dünyayı umursamayan Harry'nin sorumluluğunu almak kendisini çok mutlu ediyordu.
Sildiği dudaklara bir öpücük bırakıp uzaklaşırken saçları oflamasına sebep oldu. İşlere odaklandığı zamanlar saçına pek dikkat etmemiş ve kesmek istediğinde Harry'nin itiraz etmesi sonucu onlara dokunmamıştı. Ancak alışık değildi ve canını sıkıyorlardı.
Harry onun saçlarına attığı sinir bozucu bakışları keyifle izlerken hızla yatak odalarına koştu. Ona aldığı hediyeyi yeni hatırlamıştı.
Öte yandan Draco sevgilisinin peşinden ilerlerken bu heyecanlı haline sırıtıyordu. Yüzünde tüm duygularını yansıtan bir ayna varmış gibi hissediyordu çoğu zaman, Draco onun duygularını ona çekincesiz göstermesinden memnundu.
"Sana bir hediye aldım." Arkasına sakladığı şeyi kast eden Harry, Draco'ya bakarken oldukça keyifli görünüyordu.
"Neden bundan memnun olmayacak gibiyim?" Draco ondaki şeytani alay dalgalarını sezmiş gibi sorguladığında zümrüt gözlü adam gülmüş ve şüphelerini haklı çıkarmıştı.
"Ta-da" arkasından çıkardığı siyah mandal tokatı ona gösterdi.
"Bu ne?" Draco anlam veremeyerek elindekine bakıyordu.
Harry hızla yatağın ucuna oturdu, "Gel, saçını bununla toplayacağım." Dedi.
Draco itiraz edecek gibi olsa da eşinin saçlarını okşayacak olması fikri hoşuna gittiğindan sakin adımlarla ayak ucuna, yere oturup arkasını döndü.
Harry dakikalar boyunca platin sarısı saçları toplamakla uğraşmıştı. Başarması biraz zaman alsa da sonuçtan oldukça memnundu.
"Çok güzel duruyor." Harry dürüstçe konuşup Draco'nun saçlarının üzerine öpücük bıraktığında mutluydu.
Öte yandan Draco biraz rahatsız hissediyordu ancak saçları artık onu rahatsız etmiyordu.
Yerinden kalkıp odadaki aynaya yaklaştığında Harry dizleri üzerine doğrulmuş tepkisini bekliyordu.
"Tamam, sen kazandın Harry. Gerçekten bu muggle icadı işimi görüyor." En sonunda itiraf ettiğinde zafer çığlığı attı Harry.
"Sana söyledim! Hem çok yakıştı sana, bu halde tüm dünyanın en yakışıklı insanı gibi görünüyorsun!" Hırçın bir sesle konuştuğunda çoğu onun kavga ettiğini zannediyordu ama siniri övgüden kaynaklanıyordu.
Draco keyifle ona döndüğünde onu kızararak izleyen eşi kesinlikle hayatında gördüğü en şirin şeydi.
