Minho'yu gördüğümde bir yandan şaşırıyor bir yandan da ben anlamıştım mooduna giriyordum. Hakem iki saniye sonra maçı başlatıcaktı fakat topa odaklanamıyordum. Ben onun gözlerinde takılı kalmıştım.
Ve top havaya atılmıştı. Aynı anda zıplamıştık fakat Minho, elimin önüne elini koyup topu kavramıştı.
"Eline yakışır mıyım?"
Yanımdan ayrılmadan önce söylediği şeye şaşırmıştım. Bu o yabancı numaradan gelen mesajladan bir tanesine benziyordu.Maçın devamında söylediği aklımdan çıkmamıştı, çıkamıyordu. Bir türlü odaklanamıyordum. Topu her eline aldığında topa değil ona odaklanıyordum.
"Seungmin! Oynasana!"
Takım arkadaşlarımdan bir tanesinin bağırmasıyla biraz olsun toparlanmıştım.Minho karşıdan elinde topla geliyordu. Önüne atladığım gibi topu elinden kaptım ve potaya attım, üçlük basket olmuştu.
Arkama dönüp baktığımda tirübündekiler gibi onunda alkışladığını gördüm, maçı umursamıyor olmalıydı.Bir kaç dakika sonra ilk yarı bitmişti ve 15 dakikalık molaya girmiştik.
Moladayken takımdakiler ve koç biraz azarlamıştı fakat Dino'nun karşı çıkmasıyla susmuşlardı.
"Seung, sen hiç böyle yapmazdın, bir türlü odaklanamadın, kafan doluysa başkasını koyalım."
Koç'un söylediğine anında karşı çıkmıştım.
"Yok yok! Ben oynarım, söz odaklanıcam."Koç yanımızdan ayrıldığında Dino kolumu dürtmüştü.
"Şu kızıl seni fena etkiledi galiba?"
"Ne alaka olum?"
"Amına koyum topa değil full ona baktın, basket attın arkana baktın. Hayır anlamadım da, o niye alkışladı?"
Omuz silktim ve sahaya geçtim. Süre dolmuştu ve ikinci yarı başlıyacaktı.Bu sefer benim yerime başka biri geçmişti. Karşında da başka biri dardı. Minho bileğine masaj yapıyordu. Eski maçlarımızda da hep böyle yapardı. Sırrı nedir bilinmez ama bileklerini ağrıtınca daha iyi oynardı ki hala öyle oluyor olmalıydı.
İkinci yarıda çekişmeli geçiyordu. Üç puan öndeydik ve iki üçlük bir ikilik atmıştım. Takımın siniri geçmişti. Minho'ya bakmamaya çalışıyordum çünki fena etkiliyordu. Maçın son 50 saniyesi olmalıydı. Maçı kazandık diye sevinmeye başlamıştık ki top bana gelmişti. Karşıdan gelen rakipten kurtulup potaya gitmiştim. Topu attığımda tam potaya girecekken Minho eline alıp ordan bizim potaya atmıştı. Artık eşittik. Son sayıyı almak için yırtınsak da ikilik attıklarında kazanmışlardı...
Maç bitmişti. Onlar sevinç gösterisi yaparken koç bizi etrafına toplamıştı.
"Çok güzel oynadınız, karşıdan Minho olmasaydı belki de kazanmıştık. Seung ilk başta dağınık olsan da sonradan toparladın, teşekür ederim. Bne söyleyeceklerim bu kadar. Moral bozmak yok. Karşı takımla eşit güçteydik, şans onlardan tarafa oldu.''Yanımızdan ayrıldığında dağılmıştık. Beomgyu'nun yanına gitmiştim. Dino ortalıkta yoktu.
"Dino nerde?"
"İşi çıktı, evrak mı ne kaybolmuş."
Kafamı salladım ve yanına oturdum.
Dizlerime dirseklerimi koydum ve başımı ellerim arasına aldım. Başım çatlamak üzereydi. Beomgyu sırtımı patpatladı."Güzel oynadın."
Kafamı salladım ve ayağa kalktım.
"Ben hemen gelicem."
Yanından ayrıldım ve Minho'nun yanına gittim.
Elini sargıya alıyordu, yüzü buruşuktu.
"Güzel maçtı."
Yanına oturduğumda şaşırmamıştı."Sizde güzel oynadınız, hakkınızı yiyemem."
Kafamı salladım. Sanki her zaman konuşuyormuşuz gibi konuşuyordu elini sarması bittiğinde suratıma baktı. Sadece boş boş bakıyordu, bende ona boş boş bakıyordum. Göz temasını kesmiyorduk.En sonunda ağzını açtı.
"Benim şimdi gitmem gerekiyor, sonra yine konuşuruz."
Kafamı salladım. Yanımdan kalktı ve kolumu patpatlayıp yanımdan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay Away2/2Min
FanfictionBelli sebeplerden dolayı Seungmin'in Amerika'ya gitmesiyle çok sevdiği sevgilisi Minho ile yolları ayrılır. İki yıllık özlemden sonra Minho'nun Amerika da Seungmin'in karışısına çıkmasıyla birlikte bir süre sonra tekrardan birlikte olurlar fakat Min...