16-Seung

116 13 7
                                    

Yaklaşık yarım saattir Seungmin'i arıyorduk. Hastaneden çıkışı yapılmamıştı ama hastanede de yoktu. Dört bucak dolaşmıştık ve sonunda yine 150 numaralı odaya girmiştik.
"Yok amına koyum yok!"

Biz nerde olabileceği hakkında konuşmaya devam ederken odaya doktor girmişti.
"Kim Seungmin?"
"Yok."
"Hala gelmedi mi?"
Kaşlarımı çatmıştım.
"Nasıl yani, siz nereye gittiğini gördünüz mü?"
"Hayır fakat en son Gaon beyle dışarı çıkmak için izin almışlardı. Bende geri dönmeleri gerektiğini söyleyerek izin vermiştim. Son tetkikleri yapmamız gerekiyor."

Doktorun lafı bittiğinde dördümüzde dışarıya fırlamıştık.
Hastaneden çıktığımız gibi farklı yönlere dağıldık.
Hala bulamamıştık. Kim bilir nereye götürmüştü şerefsiz!

Etrafa bakarken hastanenin yakınındaki kafeye gözüm çarpmıştı. İçeride iki kişi oturuyordu ve birinin saçları renkliydi. Evet, bunlar onlardı.

"Şimdi siktim belanı!"
Biran koşsamda sonrasında duraklamıştım. Sessizce yaklaşıcaktım.
İçeri girdim ve oturdukları masaya yakın bir yerde durdum. Söylediklerini duyabiliyordum.

"Seung, burdan bana geçmek ister misin? Bir süre bende kalırsın."
"Ama doktor geri dönmemiz gerektiğini söyledi."
"Olsun, ben seni başka bir hastaneye götürürüm."
"Ama,"
"Ama?"
"Tamam tamam, olur."

Konuşmaları bittiğinde ayaklanmışlardı. Gaon'u ensesinden yakalamıştım.
"Madem burdan Gaon'a geçiyoruz, ona geçmeden önce ona geçirelim."
Sürükleyerek dışarı çıkartmıştım.
"Ulan valla bu sefer Chan'da yok, şimdi siktim seni!"
Gaon'u duvara yapıştırıp boğazından tutmuştum.

Tam vurucakken bir el elimi kavramıştı.
"Lü-lütfen, lütfen yapma!"
Kafamı yana çevirdiğimde Seungmin'in çaresizce ağladığını görmüştüm. Bir süre öylece kalmışken arkadan ses duymuştum.
"Minho bırak!"

Chan geldiği gibi elimi kavrayıp aşağıya indirmişti. Refleksle geri çektiğimde elim Gaon'un karnına gelmişti.
"Uzak dur!"
Chan'a bağırdığımda ellerini havaya kaldırmıştı.
"Tamam tamam ama sakin ol."

Tekrar Gaon'a dönmüştüm.
"Bana bak! Seni bi daha görmiycem, anladın mı!?"
Cevabını beklemeden Seungmin'i bileğinden kavramıştım.
"Yürü!"
Kendimle birlikte onu da hasteneye sürülüyordum.
"Bırak Minho, istemiyorum."

Duraklamıştım.
"Bak Seungmin, kendine geldiğinde her şey için çok geç olabilir, anlıyor musun? Sana sadece bana güvenmeni söylüyorum."
Lafını dinlemeden yürümeye devam etmiştim. Üçüncü kata çıktığımızda 150 numaralı odaya girmiştik.

"Doktor birazdan gelir."
Kafasını sallamıştı.
Dediğim gibi az sonra doktor gelmişti.
"Sonunda geldiniz. Seungmin bey, lütfen benimle gelin."

Ayağa kalkıp doktorla birlikte gitmişti.
Onlar gittiğinde Chan, Dino ve Beomgyu görünmüştü.
"Ne yapıcaz bununla?"
"Siz onu bana bırakın Beomgyu, ben ilgilenicem."
"Sebep?"
Dino'nun söylediğiyle ona ters bir bakış atmıştım.
"Hala bunu soruyor olamazsınız."

"Minho biraz Seungmin'e aşık da."
Chan'ın söylediğine şaşırmıştım.
"Chan'cım, bunları biz ulu orta konuşmuyoruz diye biliyordum ama."
"~sorry."

Bir kaç dakika sonra yanında doktorla birlikte Seungmin görünmüştü.
"Bütün kontrolleri yaptık, artık taburcu olabilirsiniz."
Doktor gittiğinde Seungmin omuz silkmişti.

"Ben nerde kalcam?"
"Seninle birlikte senin evinde kalıcaz."
"Benim evim mi var?"
Kafamı sallamıştım.
"Ben Gaon'da kalı-"
Seungmin'in lafını sinirle Dino kesmişti.
"Şimdi bi çakıcam, görücen Gaon'u"
"Tamam olum sakin ol, napıyon? Bu çocukta delirdi."
"Napim Beomgyu, iyice başımıza Gaon delisi kesildi. Götümüzü yırtıyoz bi hatırlatamadık kendimizi."

Stay Away2/2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin