Ertesi sabah Hava Lordu kişisel odasında, kırışmış çarşafların arasında tek başına uyandığını fark ettiğinde sisli bakışları şaşkınlıkla irileşti.
"Amala?" diye sessizce yokladı yanını. Henüz uyku sersemliğini üstünden atamadığı için sesi boğuk ve kısık çıkmıştı. "Buradayım,"
Amala elini Sina'nın omuzlarında gezdirirken yavaşça gülümsedi. Lord her zaman ki gibi yakışıklı gözüküyor olsada ne önceki geceki kadar sert ne de ciddiydi.
Amala'yı görünce rahatlamış gibi iç çekti ve kadını bir kez daha belinden tutarak yanına çekti. Neredeyse annesine sarılan bir çocuk gibi, diye düşündü Ateş Varisi.
Kalbinin en içten kısmı ile Hava Lordu'nun Varisi olmayı istedi. Artık gerçekleşmesi imkansız bir dilek olduğunu bilmesine rağmen inanmadığı gökyüzüne bile böyle bir sevgi için yalvarabilirdi.
Ne yazık ki, diye tekrarladı içinden. O benim sadece piyonum. Tıpkı diğerleri gibi.
"Canın yanıyor mu?" dedi Sina gözlerini ovarken. Sarı saçları dağınık, yanakları pembeydi. "Hayır, bu bir sorgulama mı Lordum?" Amala kışkırtıcı bir şekilde gülümserken Sina hafifçe dudaklarını kıvırdı.
"Neden olmasın Varisim?" Neredeyse kalçasının kırılmış gibi hissettiğini bir kenara bırakacak olursa Amala bir Lord ile 1. dereceden bir yakınlığın hayal edebileceğinden çok daha iyi olduğunu itiraf edebilirdi.
"Senin için bir periden elbise istedim. Dolabımda asılı, izin verirsen duşa gireceğim Varisim. Sonra kahvaltıya gideriz, olur mu?" Sanki dün beni neredeyse ezen o değilmiş gibi, Amala dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı.
Adam nezaketle gülümseyip ayağa kalkarken Amala zihninde dolaşan ejderhalarla ayağa kalktı. Elbette, müttefik arayışında en azından ilk etapta başarılı olmuştu ama gerçekten sağlam adımlar atması gerektiğini fark etmişti.
İlk olarak Su Varisi ve Daren'in kavgası. Elbette, sikik iblis o kadar kolay vazgeçmeyecekti. Amala ellerini dantelli siyah kumaşın üstünde gezdirerek bir an için gözlerini kapattı.
Hava Lordu'nun evraklarını karıştırmıştı ve belge okumayı bilmiyor olsa bile Hava Varisi düşündüğünden daha iyi bir itibara sahipti. Elbiseyi üstüne giyerken düşünceli bir şekilde aynada kendini inceledi.
Daren
Ona hem çok büyük bir öfke hemde çok büyük bir aşk besliyordu. İntikam mıydı yoksa isyan mı? Kırgındı ve bu duygudan hiç hoşlanmamıştı Amala. Hava Lordu ona böylesine kibar davranırken Lordunun onu böylesine görmezden gelmesi çok acıtıyordu.
Saçlarını düzeltti ve arkasını döndüğünde Sina ile burun buruna geldi. "Çok güzel görünüyorsun Amala," dedi ve bir an için Amala Hava Lordunu ilk defa bu kadar yakından gördüğünü fark etti.
Gözleri sislerle süslenmiş açık bir yeşildi. Gözlerine eşlik eden uzun sarı kirpikler onu hem çok kadınsı ama aynı zamanda yüz şekliyle de çok erkeksi gösteriyordu. Hava Lordu bir kuğu gibiydi.
"Teşekkür ederim. Sende çok güzelsin," Sonra söylediği şeyin garipliğine takılarak güldü ama bu Hava Lordu'nun ilgisini çekmiş gibi gözüküyordu.
"Güzel mi?" diye sordu tutması için Amala'ya kolunu uzatırken. Yavaşça ve sessizce yürümeye başladılar. "Evet, güzel. Güzel bir kadın denildiğinde akla hep sarışın kadınlar gelir mesela. Sarı saç ilk defa birini hem bu kadar güzel hemde bu kadar yakışıklı gösteriyor."
Amala kalbi acıyor olmasına rağmen duygularını bir kere daha bastırdı. Yalana biraz doğru kattığında inandırıcılığı artar.
Hava Lordunu kalbinin derinliklerinde çok seviyor, onun sevgisinden de çok hoşlanıyordu.
Zihnini meşgul eden iblisler olmasaydı çok mutlu olabilirdi. Kahvaltı salonuna açılan çift kanatlı kapı açıldığında Hava Varisinin karşısında oturan Lordu görünce şaşkınlık onu vurdu ama Amala sakin yüzünü korudu.
Sina da en az onun kadar şaşkın görünmesine rağmen Daren'e dostane bir şekilde gülümsedi. "Günaydın Varisim, Daren." Sonay başını salladı ve gülümsedi ama Amala Daren'in gözlerinde cayır cayır yanan ateşi gördüğünde bildiğini anladı.
Sorun değildi, bu diyar sadece Su Varisine zoru öğretmemişti. Sakince Hava Varisinin yanına otururken "Günaydın," diye seslendi.
"Seni beklemiyordum Daren," Dostane bir tavır sergiliyor olsa da Amala ortamdaki havanın ağırlaştığını hissetti.
"Zaten artık bu diyarda kimse beklediğini alamıyor," dedi Daren anlamlı bir şekilde. "Değil mi?" dedi Amala.
Bunu en iyi kendisi deneyimlemişti ve şimdi Daren'in bu konuda ona laf çakmasına izin vermemişti. Daren ona çakmak çakmak gözlerle baktı ama ilk kez sessiz kaldı.
Hava Varisi bir şeylerin döndüğünü anlamıştı ama Sina'nın tavrı mı yoksa Daren'in tavrından mı bilinmez sessiz kalmayı tercih etmişti.
"Amala," dedi yumuşak bir gülümseme ile. "Aslına bakarsan Vâris eğitimlerini beraber tamamlamak istiyorum. Burada benim gibi birisinin daha olması çok iyi olurdu."
Fikiri kafasında tarttı Amala. Şu anda Hava Krallığı güç bakımından ikinciydi ve Ayzer zaten tamamlamak üzereydi. Hava Varisi de fena bir müttefik olmazdı.
"Evet, katılıyorum. Aslında emrivaki yapmak istemem ama Hava sarayı çok uygun. Lütfen bunu bir düşün Amala," Sina gülümserken yüzü aydınlandı, yavaşça elini Amala'ya uzattı.
"Gereği yok," Aniden önünde duran peçete alev alırken Amala kuşkucu yeşil gözlerini Daren'e dikti. Eğer bir çocuk gibi trip atacaksa en başında aptalca hareketleri bırakmalıydı.
"Varisime ben öğretirim." Kelimeleri harflerle beraber vurgulayarak Varis kısmına dikkat çekti. O halde şimdiye kadar neredeydin diye sormamak için kendini zor tuttu Amala.
"Benim Krallığımda beni tehtid etmeye cürret etme," Sina bakışlarını kıstığında alev kolaylıkla söndü.
"Çok nazik bir teklif," Kelimelerinin gücünün farkına vardığından beri zamanını kontrol etmeye çalışıyordu Amala. "Ama ben eğitimimi ait olduğum yerde, kendi topraklarımda yapmak istiyorum. Umarım anlarsınız,"
Sina takdir edermiş gibi başını salladı. Bir Vâris gibi bir cevap. Olması gerektiği gibi. Daren ile göz göze geldiler. Ortak olan tek noktaları geceden aldıkları o simsiyah saçlar olmasına rağmen gözleri onları öylesine farklı, öylesine yabancı yapıyordu ki.
Toprak Vârisi Lorduna benziyordu. Hava Vârisi de öyle.
O halde sorun ben miyim yoksa Ateş Lordu mu? Hayır.
Sorun o. Su Vârisi. Lordu gibi layık değil. Lordu gibi ilahi değil. Tacı hak etmiyor. Tahtı hak etmiyor. Zayıf halka. İradesi yok. Gücü yok. İzi yok.
İçinde bir yerlerde yer alan o kötü iblis Ateş Vârisini esir aldı.
Halkın yok. Tacın önüne attıkları bir kemik. Sarayın yok. Krallığın yok.
Onları geri al ve hepsine tek başına sahip ol.
Oyundan bir Lordu ve Vârisi çıkart.
Amala gülümsedi. Alaycılıkla, yabancılıkla ve kahrolmuşlukla.
Halkı için muhafızına ihtiyacı vardı.
Sarayı için Hava Lorduna.
Krallığı için ise Su Lorduna.
Sessiz bir savaş ilanı. Ateş Lordunu daha da kışkırttı. Yine de o sadece ateşe sahipti. Karanlığa
Oysa Amala ışığın ta kendisi olduğunu biliyordu. Güneşin ışığı varken ve herkes ona muhtaçken kimse yıldızı aramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötülüğü Öldür ¦ HGOİ
FanficIslak göz yaşları güzel kadının gözlerinden aşağı aktı. Bıkkınlık gözlerinde gezindi, kalp sancısı onu öldürüyormuş gibi hissetti. Yanlızdı. Dibine kadar yanlızlığa batmıştı. Amala, anlamı ateş anlamına geliyor olsada yanan bizzat kendisiydi sanki. ...