2 | eddie munson

484 11 1
                                    


"Bunları buzdolabına koyacağım, tamam mı?" İçinde birkaç dilim kalmış olan pizza kutusunu kapattın ve Eddie'nin yatağından kalktın.

"Tamam bebeğim, fazla zaman kaybetmeden geri gel lütfen." Eddie yüzündeki sırıtışla yalvarırcasına konuştu ve seni güldürdü. Yatağında bağdaş kurarak oturdu, gitarı kucağına yasladı ve öğrenmeye başladığı yeni bir şarkıyla telleri tıngırdattı.

Pizzayı yerleştirdikten sonra odasına geri döndün, kapıya yaslanarak Eddie'yi izledin.
Geri döndüğünü fark etmedi. Birkaç kaset gelişigüzel yere atılmıştı. Gitarıyla tekrarlamaya çalıştığı aynı şarkıyı dinlerken, başı eğik, gözleri parmaklarının hareketlerine sabitlenmişken, önüne düşen saçları gözlerini görmene izin vermiyordu. Bir an için polaroid fotoğraf makinenin yanında olmasını diledin.

Aptal bir sırıtışla yanına oturdun, vücudun onunkiyle aynı hizadaydı ve kollarını beline doladın. Vücudu anında tutuşunla gevşedi.

Eddie gözlerini gitarından ayırdı ve sana doğru eğilip yanağını ve sonra alnını öptü. Belki bunu söyleseydin kimse sana inanmazdı ama Eddie tanıdığın en sevecen insanlardan biriydi; oldukça da yapışkan.

Ellerinden birini başının arkasına getirdin, onu uygun bir öpücüğe çekerken parmaklarını saçlarının arasından geçirdin. Burnun onunkine çarptı ve dilini alt dudağının üzerinde gezdirdiğinde, gitarını hareket ettirdiğini ve yere bıraktığını hissedebiliyordun.

Bir saniye geçmeden, Eddie iki elini beline doladı ve kucağına oturabilmen için seni nazikçe kaldırdı.

Geri çekildi, hevesli parmakları senin giydiğin tişörtün altına girdi. Evine gittiğinde onun tişörtlerinden birini giymen neredeyse bir gelenekti, seni onları giyerken görmeye takıntılıydı. Eddie'nin tişörtlerinin bu kadar rahat olmaları neredeyse haksızlıktı. Bugün siyah, yıpranmış bir Iron Maiden tişörtünü giymeye karar verdin.

Eddie parmak uçlarını belinde ve sırtında gezdirdi, çıplak tenine dokunuşu tüylerinin diken diken olmasına neden oldu.

"Kalıyorsun, değil mi?" diye mırıldandı, dudaklarında olan bakışları gözlerine çıktı.

"Hmm, bilmiyorum, kalmalı mıyım?" Dalga geçtin, iki elini başının arkasına getirerek ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladın.

Eddie sana daha iyi bakmak için geri çekildi, kaşlarını hafifçe çattı.

Kıkırdadın, "Elbette kalıyorum aptal. Bugün cumartesi."

Eddie seni öpmek için kendine çekti, "Zaten gitmene izin vermeyecektim." dedi, dudakları seninkinin üzerinde gölgelendi.

İki elini yanaklarına koyarken, onun elerinin ise tişörtünün altında sırtında gezindiğini hissettin; üzerinde sütyeninin olmadığını farkettiğinde ondan alçak bir inilti duydun.

İlişkiniz hala yeni sayılabilirdi, ikiniz de hala birbirinizi keşfediyordunuz. Bu yüzden, Eddie'nin boynunu hafifçe ısırdıktan sonra, kollarının seni daha sıkı sarması ve dudaklarından sessiz bir inilti çıkması seni şaşırttı.

Ona karşı sırıttın, bir öpücükle tenini yatıştırdın. Sonra tekrar yaptın, sadece biraz daha güçlü bir şekilde.

Eddie titrek bir nefes bıraktı ve eşofmanının üzerinde belirgin bir şişkinliğin oluştuğunu hissetmeye başladın. Hissettiğin bu his iç çamaşırını ıslattı. Kalçalarını gittikçe büyüyen aletine sürttün.

"Sevgilim, böyle devam edersen kendimi tutabileceğimi sanmıyorum." Eddie nefes verdi, sesi kafasını boynuna gömdüğü için boğuk çıktı, kolları seni sardı ve seni yerinde tuttu.

imagine | multifandom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin